Kendimi Andaç'ın boynunda gözlerimi kapatmış düşünürken buldum, o kadar büyük ve iriydi ki boynuna atladığım da ona uzana bilmek için parmak uçlarıma basmam ve sarılmam için ellerimi kocaman açmam lazımdı ve şuan tam da o haldeydim.. o benim şu hayatta isteyebileceğim en son erkekti ona sempati duymam imkansız dı onu sevmem, elini tutmam.... o saniyelerde ellerimi boynundan çektim
Herkesin şaşkınlığını gizleyemediğini görüyordum ama Berrak konuşmaya bile cesaret edememişti Selim ise hiç birşey anlamadan bana ve Andaç'a bakıyor du. Andaç'ın ruh halini anlamak çok zordu bu durumdan zevk alıyormuş gibi duruyordu. Yüzüne baktım ve bir şeye dikkat ettim Andaç'ın alnında yara bandı vardı bu yara bandının neden orda olduğunu çok iyi biliyordum sanırım kafasına o kaseti fırlattığım da durum gerçekten ciddiymiş.. Berrak konuşmak için ağzını açtı
"Daha önce neden bahsetmedin Bu olaydan ."dedi
Ne demem gerektiğini bilmiyordum kafam allak bullaktı, onun suratına tekrar baktım ifadesizdi ve ruhsuzun teki gibi gözüküyor du.
"Fırsat vermedin Berrak, anlatacaktım."
Söyleyebildiğim tek yalan bumuydu ellerimin titremesine engel olmak için cebime soktum, hala kapının önünde ayakta bekliyorduk Andaçla.
"Daha ne kadar orda bekliyceksiniz."
Diye sordu Selim
Haklıydı Andaça gözümle içeri geçelim işareti verdim, içeridekilere bişey çaktırmadan kolumu sıkarak kulağıma usulca
"Buna sen karar veremezsin."
Dedi kanım donmuştu o an sanki ,ve beynim geri çekilmem için sinyal veriyordu ama yapacak birşey artık yoktu, söz ağızdan bir kere çıkmıştı
"Lütfen...Lütfen...Lütfen..."
Diye sessizce fısıldadım, yalvarmaktan başka çarem yoktu ve grurumu, o gece bana yaptıklarını bir kenara bırakmış yalvarıyordum.
Yapıcak birşey olmadığından gözleriyle tamam işareti verdi aslında bunu neden yapıyordum bilmiyordum içeridikilere Andaçın bi manyak olduğunu , aslında sevgilim falan olmadığını söyleyebilirdim ama hem muratın bu adamla ne derdi olduğunu öğrenmeli hemde kolyemi ondan almalıydım , belki onu ihbar edersem böyle birşey yaparsam peşime daha çok düşebilirdi, yavaşça içeri geçtik ve koltuğa Berrak ve Selim in karşısına oturduk Altarın ise şaşkınlığını dudaklarının aralandığından anlayabiliyordum.
"Evet anlatın ."
"Anlatacak bişey yok berrak sevgiliyiz."
Bunu söylerken boğazım düğümlenmişti ve derin nefes almıştım berrak hiç inanmışa benzemiyordu
"Bu nasıl sevgili olmak birbirinizi öldürecekmiş gibi..."
Berrak'ın lafını kesmiş ve Andaç'ın elini tutmuştum...Sanırım canıma sussamış ve kafayı yemiştim kalbim ve beynim aynı anda hareket etmiyordu biri diğerinden kaçıyordu... Andaç'ın tuttuğum ellerine odaklandım elleri yara icindeydi ve benimkilerin aksine sıcacık elleri vardı sanki benimle birlikte alev alacaktı , benim ellerim hiç ısınmazdı yaz kış buz gibi ellerle dolaşırdım murat hep ellerimi kendi cebine sokar ve ısınmasını sağlardı.
Şimdi ise bir cani 'nin elini tutuyordum
"Onu seviyorum Berrak, bak ne kadar da mutluyum. "
Dedim ama dediğime ben bile inanmıyordum hemen ertesi gün olsun ve bu kabustan uyanayım istiyordum ama mümkün değildi kabuslar hiç mutlu sonla bitmezdi.