Su baloncuklarınlarını düşündüm, onlar gibiydi Andaç ne zaman bir ağırlık gelse patlıyordu. Öpüşmek tehlikeliydi insanı insana bağlayan ilk temastır benim için, bir adamı öpüyorsan o adama aitsin demekti, ama Andaç için böyle değildi basit birşeydi hiddetlendiğimde beni yatıştırmak, suç işlediğinde affetme mi sağlamak, en önemlisi kafamı allak bullak etmek için yapıyordu bunu. Ben neydim onun için? Arada bir lavobaya giden,yemek yemek için mutfağı kullanan ve arada ağlayan sıradan bir insan mı?...
Benim içimde taşıdığım Andaç hiç bir zaman sönmüyordu her defasında ona sarılma ihtiyacımı içimde baskıya uğratsamda onu kapı aralarından uyurken seyretmeye engel olamıyordum.
O adam beni canlı canlı dikdikten sonra bana bir hayat kadını damgası hediye ettikten sonra beni havuzda..."Bir dahaki sefer sana yemin ediyorum..." gözlerini benden kaçırmıştı "Gözlerime bak" sesim titredi. "Sana yemin ederim ki bir daha beni öpmene izin vermeyeceğim"
Havuzdan çıkmayı çok isterdim bu laftan sonra fakat havuzun tamda ortasındaydık ve yüzme bilmediğim gerçeği beni dışarı çıkaramadı. Kafasını kafama yasladı.
"o dudaklar bana olmam gereken yeri hatırlatıyor." İstemsizce gözlerim kapandı beynim 'tekrar öp ' diye tezaurat yapıyordu, kim ve nasıl bir kız olduğumu Hatırladım.
"Çıkart artık beni şuradan" dedim kafamı kafasından çekip havaya bakarak nefesim yüzüne çarpmıştı. Odak noktamın onda olduğunu anlamasını istemiyordum kızgındım ona bu çizgiyi bozmamalıydım. Titriyordum dudaklarım birbirine çarpmaktan neye uğradıklarını şaşırmışlardı adeta.
"Senin nefesin dudaklarıma estiği an..." cümlesinin devamını duymak istemiyordum oyüzden Andaç'ın su altındaki belini tuttum ve kafamı suyun altına soktum işte şimdi söylediği hiç birşeyi duymuyordum.
Ama o güçlü biriydi bense ufacık bir tavşan gibi, kollarımdan destek alarak kafamı sudan çıkarttı."Beni duymamak için ölmek istediğin yere sığınıyorsun Garez"
"Üşüdüm Andaç" dedim şöylediği şeye cevap vermemek için.
Artık Havuzdan çıkmıştık, elimle sırtımı tuttum yeni dikişlerim alınmıştı daha suya girmem bana hiçte iyi sonuçlar getirmeyecekti. Andaç acı çektiğimi anladı.
"Sırtına bakmama izin ver" bu laftan sonra gözlerimi Andaç'ın gözlerine kilitledim. O simsiyah gözler beni kapsamım alanı dışında bırakmıştı ama herşeyden önce kin tutmayı öğrenmeliydim aynı onun gibi.
"Yaptığın şeye karşılık beni düşünüyormuşsun gibi yapma lütfen" işte şimdi arkama bile bakmadan ordan uzaklaşmıştım, tişörtüm havuzun orada kalmıştı evin ön tarafına geçerken korumaları kapıda gördüm ve beni tekrar sütyenle görmelerini istemiyordum olduğum yerde durdum. Yüzünde tek bir hücresi bile kımıldamayan surat ifadesi ve kalın sesiyle...
"Al bunu giy" derken ıslak tişörtünü koca bedeninden çıkartıp bana uzattı. Şuan itiraz etmek boşaydı çünkü mahremim söz konusuydu. Tişörtü aldım giymeye çalıştım ama her kolumu kaldırdığımda sırtımdaki iz geriliyor ve canımı yakıyordu.
"Dur bana bırak ben hallederim" dedi ve Tişörtü aldı, karışma geçti benim bedenim onunkinin yanında karınca falandı heralde.
Kafamı geçirdi ilk önce bunu yaparken saçlarımı yüzümün önüne düşürmüştü istemeyerek yapmıştı bunu, sol eliyle yüzümün önündeki saçları aldı. O anda put gibi durup kımıldamamak için yemin etmiştim sanki. İlk önce sağ kolumu gerçirdi sonrada sol, aşağı indirmek istedi ama buna izin vermedim ıslak tişörtü kendim çektim aşağı, içi pirinç dolu çuval gibi olmuştum ama benimkinin içinde hayal kırıklığı ve etten bir kalp vardı. Teşekkür bile etmeden odama doğru yürüdüm aklıma dün gece Murat sandıkları adama ne yaptıkları geldi sırtımdaki dehşet sayesinde herşeyi unutmuştum adeta.
