Öncelikle beni takip etmek isteyenlere
INSTAGRAM HESABIM: aslhnuarMerhaba arkadaşlar biraz cığlıklı ve can acıtıcı bir bölüm oldu güzel oldu inanıyorum, hisserek yazdım umarım hissederek okursunuz yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum çok teşekkür ediyorum sizleri seviyorum♡
Kos koca hayatların ufak hatalarla ve ani çıkışlarla mahfolması... zaman adil değil insanlar adil değil ve bazen tanrı bile . Kahrolası bir düelloydu üzerimde oynanan sonucunda kim neyi kazanacak, kim kazanacak ve kim hayatta kalacak tahmin etmesi bile güçtü, neydi bu 8 Oscarlı aksiyon filmi mi? Kendi içimde olacakları tartarken bile gözlerimin önüne gelen bir parça kareyi beynim bile hemen algılayamıyordu.
"Bugün sen bana yalvaracaksın. Köpek gibi!!! Dur diyeceksin Murat şerefsizi ama ben senin kalbini kendi ellerimle sökücem"
Andaç bu denli haykırırken çalıların arasından birinin bizi izlediğini anlayabiliyordum. Andaç'ın yüzündeki öfke yılların birikmiş kinine dönüşmüştü bugün bu adam burayı yakacaktı ve bizde onun ateşi ile küle dönecektik. Ben hayatım boyunca hiç bu kadar ne yapmam gerektiğini bilmemezlik yaşamadım ormana doğru koşmak, Andaç'ın beni her zaman kitlediği odaya gidip bu sefer kendi kendimi kitlemek yada karanlığa yürümek her kapı iğne gibi etime dokunan acılar misali sırtıma sırtıma batıyordu.
"Bu kadar yürekli olma Andaç"
Bu ses ormanın içinden gelmişti bu ses Muratın değildi ona ait değildi.
"Sen hayatımda gördüğüm en korkak insansın ama seni buraya getiricem iyi izle Murat Bey kadınını senin için bağırtıcam"
Kalbim hızlı atmaya başladı, gözlerim yanıyordu kulaklarımda sanki kendi çığlığımı duyar gibi oldum.
Andaç bu kendinden emin lafını söyledikten sonra bir süre Ormanın içinden cevap bekledi ama sessizlikten başka birşey yoktu, zifiri karanlık olan ormanın içini görmek mümkün değildi sanki aralarında kocaman bir duvar varmış gibi meydan okuyorlardı birbirlerine ama ikiside iki adım atsa kendilerine ulaşabilirdi demek ikisinde birbirlerinden korktuğu şeyler vardı.
"Büyük ve kalın bir halat istiyorum" diye bağırdı Andaç, emri altında olan insanlar bu söylediğini yapmakta yavaş davranınca
"Hadiii!!!!" Diye tekrar bağırdı.
"Andaç Güneşi böyle geri alamazsın yalvarırım, ormanın içindeki Murat değil."
Diye haykırdım.
"Hala Muratı düşünüyorsun değil mi?" Dedi
Şuan düşündüğüm tek şey kendi canımdı bu adamın bir dakikası diğerini tutmuyordu, beni öpüyordu bunu hissederek yapıyordu sonra aptalca davranıyordu.
Adamları halatı getirdi ve Andaç'ın önüne attı. Beni kedine döndürdü gözlerime baktı ve ellerini boynuma götürdü bu saatlerde beni boğup öldüreceğini düşünmüştüm ama...
Tişörtümü elleriyle ortadan ikiye ayırdı paramparça olmuştu sütyenle kala kalmıştım, havanın soğukluğu o saniyelerde umrumda değildi yaptığı şeyin şaşkınlığı diken diken etmişti tüğlerimi donup kalmıştım ne yapacağını hala tahmin edemiyordum ama bir erkek gördüğü bir vücudu başkasına göstermemeliydi buna rağmen etrafımızda tonlarca emre amade korumalar vardı.
Onların bile utancını görebiliyorken kendi yüz ifadem için tekrar tekrar utanıyordum. Andaç bu hamleden sonra bir saniye bile suratıma bakmıyordu. Belki merhamet ederde yapacaklarından vazgeçer diye. Ellerimle yarı çıplak bedenimi kapatmaya çalıştım tırnaklarım soğuktan mosmor olmuştu gözlerim dolmuştu ama onun karşısında bu halde ağlamayacaktım.
