#6 Şaka Gibi

330 22 6
                                    

Bu bölümü, paylaştığım şarkıyı dinleyerek yazdım. Sizde belki dinleyerek okumak istersiniz diye düşündüm :)

Bu nasıl bir şans ? NKoca İstanbul'da bula bula yine onu bulmuştum. Tam her şey rayına oturdu derken olanlara bak. Allahım ne yapacağım ben şimdi ? Bir de gittim aptal gibi sözleşme imzaladım. Zilin sesini duyunca odamdan çıktım ama annem benden önce davranmıştı. Hülya içeri girdi. Anneme sarılmakla yetinip kolumdan tuttuğu gibi odaya soktu beni. Kapıyı kapatıp klasik Hülya bakışıyla ellerini beline koydu. İşte başlıyorduk.
" Kızım sen ne bok yemeye daha ev sahibi ile tanışmadan o sözleşmeyi imzalıyorsun ? Hadi onu geçtim. Kimdirler ? Nedirler ? İnsan bir araştırır da gider. Resmen rezillik. Dua et sözleşmeyi yırtsın atsın. Yüzsüzlükten başka bir şey değil. Aferin Başak. Adam seni tehdit etmedi mi o gece ? Seni görünce ne tepki vereceğini bir düşünsene ? Suratına yumruğu indirse yeridir. Hatta-..."

" Ayyhh. Üstüme gelme Hülya ya. Sus bi. Zaten sinirlerim tepemde. Sende moralimin içine daha çok sıçma istersen."

"Sinirleri tepesindeymişmiş. Yerim senin sinirini. Oh iyi oluyor sana."

"Hülyaaa."

"Aman iyi be. Bari bi bok yemişsin. Nasıl düzelticeğimizi düşünelim. "

" Aynen. Pek düzeltebileceğimizi sanmıyorum ama..."

" Sus. Daha konuşuyor. Öncelikle düşmanı yakından tanımamız gerekiyor. Laptobu getir." diye emretti. Masanın üstünden laptobu alıp yatağa koydum. Hülya'da yatağa yüz üstü uzanıp laptobu açtı. Bende koca kıçının boş bıraktığı kısma uzandım. Arama motorunu açtı ve bir şey söylememi bekler gibi yüzüme baktı. ' Ne var ?' der gibi kafamı salladım. Oflayarak konuşmaya başladı.
" Mal mısın ? Rol mü yapıyorsun ?"
" Ya noldu yine ?"
" Kızım adamın ismini söylesene. Ne bakıyorsun yüzüme şapşal şapşal."
" Ay ne bileyim. Beynim durdu. Bora ismi."
"Soyadı ?"
Tatlı görünmek için alt dudağımı sarkıttım çünkü adamın soyadını bile bilmiyordum. Gözlerini büyüterek " Adamın soyadını bilmiyorum deme. Daha soyadını bile öğrenmediğini söyleme bana Başak." dedi. Evet. Hülya'nın sinirden yüzünün kızarmaya başladığı dakikalardayız. Köpek yavrusu misali uzun kirpiklerimle gözlerimi kırpa kırpa bakmaya devam ediyordum. Gözlerini kapattı ve bir şeyler mırıldandı. Sanırım sabır diliyordu. Sert bir bakış atıp ekrana geri döndü. Arama motoruna ' İş adamı Bora.' yazdı ve tıkladı.

İşte tam karşımdaydı. Binlerce sayfa, fotoğraf , haber, röportaj... Böyle bir adamın varlığından haberimin olmaması içler acısıydı. " İşte o." dedim fotoğraflarını göstererek. Hülya birden kahkaha patlattı. Kız kafayı yedi iyice valla. Kaşlarımı çatarak susmasını bekledim. Bir an yüzüme bakıp ciddileşti. Bir şey diyecek gibi ağzını açtı ve sustu. Öyle aptal aptal bakıştık bir kaç saniye. Kaşının birini kaldırarak konuşmaya başladı.

" Barda bu adamın üzerine atlamadım değil mi ? "

" Bunu bana mı soruyorsun ? Ah pardon. Deveye yetecek kadar içki içtiğini unutmuşum.Tam olarak bu adamın üzerine atladın."

" Başak şaka yapıyorsun..."

"Hülya, sen yine geceden kalma mısın ? "

" Başak bu adam Bora Arslanoğlu. Bildiğin Bora Arslanoğlu. "

"Yani ? "

" Doğru hatırladığına emin misin ? " diye sordu. Gözlerimi devirmekle yetindim. Cevap vermemi beklemeden araya girdi tekrar.

" Tamam tamam. QI'den şüphe etmiyorum. Ama artık daha büyük bir sorunumuz var."

"Hadi ya. Gerçekten mi ? Bende her şeyin yolunda gayet yolunda olduğunu düşünüyordum tam." dedim yine gözlerimi devirerek.

PATRON KASILDI!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin