3-4 ay önce ;
Soğuktu, üşüyordum. Üzerimdeki kot pantolon ve crop serin hava için pek uygun tercih olmayabilirdi ama kendime gelip, kafamı tazelemem lazımdı.
Bir aptal gibi davranıyordum.
Hiç kimseden sadece öpücükle etkilenecek biri katiyen olmamış, hatta ilk görüşte aşk denen şeye bile inanmıştım. O sandıkları şey dış görünüşünden etkilenmenin yansımasıydı, arzu gibi geliyordu bana. Karşı cinste veyahut hemcinsinde istediğin özelliklerde birinin karşına çıkması ile oluşan kalbindeki ani duraksamayı aşık oldum, karnımda kelebekler uçuşuyordu sanki diyerek tabirlemiştik. Bana göre böyle değildi,
Peki benim, ona karşı hissettiklerim neydi? İşte buna verecek hiçbir yanıtım yoktu.
Hoşlandığımı insanlar çok olmuştu benim, o kadar ilgisizlikle büyümüştüm ki en ufacık hareket ile kalbim hızlanır, hoşlanırdım. Ya da öyle sanardım. Kimse sevmemiş, sormamıştı beni. Ben de kendimi her kucak açana karşı bir şeyler hissederken bulmuştum. Ama bunu ne olduğunu bilmiyordum. Zaten anlayana kadar da ona karşı olan ilgim veyahut hoşlanmam uçup, giderdi. İlk kalbimin çarpıntısını düşünüyorum, 7 veya 8 yaşında olmalıydım. Ona olan sevgim bana fazla gelmiş olacak ki küçücük kalbimin hızıyla günlüğüme dökmüştüm içimdekileri. Anneme yalvarıp, günlük tutacağım söz veriyorum diyerek aldırdığım pembe, kilitli defteri hatırlıyorum. Kilitli olanı almak için biraz daha para koymamız gerekiyordu, annem ise almayacağım diye tutturmuştu. Lakin sonunda başarmıştım. Anneme günlüğü aldırıp, heyecanla eve koşturuyorken aklımda onunla alakalı neler yazacağım geçip duruyordu.
Nerden bilebilirdim ki ilk ihanetimin 8 yaşında olup, ana karakterinde tüm hevesimle aldığım pembe günlüğümün olacağını?
Eve gelmiş, yakın arkadaşımla beraber ikimizde hoşlandığımız kişi hakkında uzun uzun yazılar yazmıştık. İsmi Nisa diye hatırlıyordum. Onun yazdığı 7,8 satırı bile geçmezken benim günlüğümün 4 sayfası onunla dolmuştu bile. Dedim ya, çok heyecanlıydım sanki o okuyabilecekmiş gibi.
Küçücük ellerim ve kalbime tezat olgunca yazdığım satırlar daha bitmemişken annemin ismimi bağırmasıyla aceleyle defterimi kapatmış, hiçbir şey olmamış gibi gülümseyerek anneme bakmıştım. Yanımdaki Nisa hâlâ yazmaya devam ederken kaş göz yaparak kapatmasını söylüyordum. Annemin gülümseyerek hiçbir şey demeden arkasını dönüp, ilerlemesinin nedenini şimdi anlayabiliyordum. Yaptığımız şeyi anlamış, utanmamamız için gitmişti.
Gülümsedim.
Dudaklarımın büzüp, düştüğüm hale bakarak sinirle ayağa fırlamıştı küçük bedenim. Ben böyle biri değildim, o benden hoşlanmalı ve bana bu satırları yazmalıydı. Ben değil. Sinirle uzun satırlar ve kalplerle donattığım dört sayfayı da alelacele yırtarak yetmemiş gibi birkaç parçaya daha ayırmıştım. Ardından günlüğümü elime alarak, yakın arkadaşım ve ona yazdığım satırları da bırakarak hızlı eve ilerlemiştim.
Ertesi gün olmuştu. Onun benden hoşlanmasını sağlayacak, onu bana aşık bir şekilde süründürecektim. Bu planımı anlatmak için hızla sevdiğim çocukla konuşan Nisa'nın yanına doğru kaşlarım çatık ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENKAZ ÇIKMAZI +18
ChickLitaybenizlal: Dövmeni ben yapmak isterdim. aybenizlal: Ah, kendimi kandırmamalıyım. aybenizlal: Kasıklarında ki o dövmeyi yapan, ben olmak isterdim. aybenizlal: Ve ondan iyisini yapabilirdim. Hikayede bolca +18 sahne, madde kullanımı ve argo kelim...