SOLO
"Cellat"Karanlık hava bir şeylerin haberini verircesine yalnızlığın hâkim olduğu sokağa çökmüştü, bir yılan,ın derin tıslaması sokak da yankılandı. Öyleydi ki yılanın varlığını arkamda hisseder gibiydim.
Sakince gözlerimi yumup açtım.
Hızlıca arkama döndüğümde tekrar dan bir yılan tıslaması duyar gibi oldum. Yutkunarak aceleyle gözlerim etrafım da dolaştı. Sağa ve sola... Hiç bir şey yoktu. Hepsinin kendi kendime kurduğum bir paranoya olmasını istedim. Vücudum korkudan dolayı kasılırken tırnaklarımı avuç içine bastırdım ve minik adımlarla sokağın ortasında yürümeye devam ettim. Vakit geç saatlere yaklaşırken rüzgar hızını yavaş yavaş artırmaya başlamıştı.
Yürümeye devam ederken ileride yerde bir karartı görmemle duraksadım. Saçımın bir kısmını kulağımın arkasına sıkıştırdım ve titrememe mâni olmaya çalışarak tekrar dan yürümeye başladım. Sanki her adımımda rüzgarın şiddeti daha fazla artıyor, hava daha çok soğuyordu.
Karartıya yaklaştığımda gördüklerimle duraksadım, korku tekrar dan bedenimi kuşatırken nasıl bir tepki vereceğimi bilemedim. Engerek olduğunu düşündüğüm siyah yılan gözlerini üzerime dikerek tıslıyordu, geri adım atarak yılandan uzaklaşmaya başladığımda yılan tıslamaları arasında konuştu. "Hoşş geldiinnss" gözlerim kocaman oldu ve olduğum yerde duraksadım. "Benden korkmana gerek yok efendimss!" Diyerek konuşmaya devam etti. "Sizi uzun zamandır bekliyorduk. " dediklerine anlam veremedim. "S-senden korkuyorum." Yılan olduğu yerde hızlıca olduğu yerde döndü. "Bendem korkmanıza gerek yok efendimss." Üzerim de ki korkuyu atamazken aklıma bir soru geldi.
"Ben seni nasıl anlıyorum?"
Yılan uzun bir şekilde tısladıktan sonran tekrar dan konuştu "her şey zamanını beklerss!"
Yılanın altın sarısı gözlerine odaklandığımda sanki zaman durdu... Yılanı avuçlarımda hissettim, kalbim de hissettim, varoluşun ve yok oluşun o ince çizgisinde hissettim, ben yılanı kendimde hissettim. Yılan ben oldum ben yılan oldum, Bir bütün olduk.Gözlerimi aralarken birbirine yapışan göz kapaklarım canımı acıtırken korku ve panik beni öldürmek isteyen bir zehir gibi bütün vücuduma istila etmeye başladı. Nefes alamadığımı hissettim, yüzümde ki ter gözlerimi yakarken hala etkisinde olduğum rüyayı düşündüm. Artık neler oluyor asla anlamıyordum, Son üç gündür yaşadığım şeyler beni anlamsız bir çukura sürüklüyor gibiydi. Bu olanların bir şeyle ilgisi olmalıydı ya da ben kuruntu yapıyordum hatta belki de sessiz sedasız geçen on sekiz senenin ardından sonra bu yaşanan olaylar bana fazlasıyla garip geliyordu.
Gerçekten böyle miydi?
Gözlerim bulunduğum oda da gezdirdim, ahşap dan yapılma bu yer fazlasıyla sıcaktı ya da ben yanıyordum. Baş ağrısı kendini belli etmeye başlarken kalbimin göğüs kafesimde sıkıştığını hissettim, derin nefesler almaya çalışırken açılan kapının gıcırtısıyla gözlerim oraya kaydı. Cellat yine aynı kıyafetlerle fakat bu sefer daha yorgun olan gözlerle bana baktı. Yerimden doğrulmaya çalıştım fakat sağ tarafımda hissettiğim acıyla birlik de ağzımdan çıkan inleme ile çareyi tekrar dan yatak da uzanmayla buldum.
"İyi misin?" Sesinde ki ismini veremediğim o duygu beni suskuna çevirirken üzerimde olan meraklı bakışı cevap bekliyordu. "İyiyim, b-ben teşekkür ederim." Gözleri yatağın yanında ki komodine kaydı ve "Senin için ilaç koydum içmeyi unutma" dedikten sonra arkasını dönerek odadan çıktı. Derin bir nefes aldıktan sonra dediği ilacı içtim ve yanında ki bir bardak suyu içtik den sonra gözlerimi camdan dışarıya çevirdim. Ormanın içinde, ağaçların bol olduğu bir yerdeydik. Acaba şuan ne durumdadır diye düşündüm, Cho'nun bir anda ortadan kaybolması çok mantıksız geliyordu. Arkamdan benimle beraber koşarken ne olmuş olabilirdi ki? Aniden aklıma düşen fikirle kafamı hayır anlamında salladım hızlıca, ölmüş olamazdı. "Hiç bir şey anlamıyorum" diye mırıldandım. Tüm bu olanların bir rüya olmasını istedim.... Sadece kötü bir uykudan uyanmak istedim. Acaba şuan annem ve babam ne yapıyordu? Dün başıma gelenlerden haberleri var mıydı?
Beni aramaya başlamışlar mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLO | Vsoo
Fanfic18 yaşına basan Kim Jisoo doğum gününde yaşananlardan sonra babasının isteği üzerine halasının sarayına gitmek için yola çıkar ama yolda karşılaştığı hain pusu bütün hayatını tepetaklak olmasına sebep olur. Pusudan Jisoo'yu kurtaran Kim Taehyung Jis...