5- Gol

510 36 4
                                    

"Yeter artık Kartal. Hırpalama bu kadar kendini. Sakin ol artık."

Soyunma odasında yalnız ikimiz vardık. Geri kalan takım sahaya çıkmıştı. Kartalın da gitmesi gerekiyordu ama bir türlü sakin kalamıyordu. Sebebi ise ilk yarı kaçırdığı goller olmustu.

"Anlamıyorsun Melodi. Anlamıyorsun."

Bana bas bas bağırırken tek istediğim onun sakin olmasıydı.

"Neyi anlamıyorum Kartal? Daha maç bitmedi sonuçta çıkıp oyna işte hadi."

Onun tavrına karşın benim sesim de istemsizce artmıştı.

"Biraz daha burada durursam kalbini kıracağım."

Yanımda geçip giderken öyle bir hızla geçmişti ki omzu bana çarpınca kendimi yerde bulmuştum. Zaten pek ağır bir insan olmadığım için beni uçurmak pek zor olmamıştı.

Kartal kapıdan çıkarken yerde olan beni görmüş ve kaldırmaya gelmişti.
Hep böyle oluyordu işte. Kırılıyordum ve üzülen ben oluyordum. Bana uzattığı eli tutmayıp kendim kalktım.

"Melodi özür dilerim."

Sahaya adımlayıp yedek kulübesine oturdum. Babam ise ısrarla Kartal'a bağırıp sahaya geçmesini söylüyordu. En sonunda daha fazla dayanamayıp mevkiine geçti.

Benimse gözümden nedenini dahi anlamadığım göz yaşları süzülüyordu. Beni bilerek üzmeyeceğini biliyordum ama insanın içi acıyordu. Üstelik şuan bir yerim de ağrımıyordu.

Oyuncu değişikliği için taktik gerektiğinde oturduğum yerden kalkıp yüzümü kuruladim ve Burak abinin yanına gittim. Kurduğu cümleleri uzun uzun anlattıktan sonra değişiklik gerçekleşmişti.

Bayern Münih ise hiç durmuyor sürekli kalemize atak yapıyordu. Atakan şimdiye kadar hiç gol yemeden mucizevi bir şekilde dayanmıştı.

Yine soldan gelen hızlı bir topa çıktığında bir süre yerde kalmış sonra ise hemen toparlanmıştı.

Topu ileri fırlattığında Alp ortasahada topla buluşmuş ve soldaki Murat'a pasını atmıştı. Hızla koşan Kartal'ı gördüğünde yüksek bir orta açtı. Top tam kafasına gelince yavaş bir dokunuş yapıp gol atmıştı. Tüm takım bir sevinç yumağı oluşturunca biz de kulübede sevinmiştik. Sevinç yumağına kafamı çevirdiğimde Kartal ısrarla gözlerimin içine bakmaya çalışıyordu. Bense o hariç herkesi izlemiş ve oturduğum yere geri dönmüştüm.

Maç tekrar hareketlenince içim içime sığmıyordu. Klubede herkes aynı şekilde bekliyor ve bittiği an sahaya girmek için resmen saniye sayıyordu. Dakikalar 88'i gösterirken artık klubenin çimlerine kadar inmiştim. Çok stresliydi gerçekten.

Bizim kalemize yaklaşan atak ile oturduğum yerde doğruldum. Kırmızı formalı oyuncunun ardından koşan Kartal ise beni hepten korkutuyordu. Bu kovalama ceza sahasına kadar sürmüştü. Kırmızılı şut çekeceği an Kartal'ın tekmesini görmüştük. Oyuncu yere düşerken hakem ise 1 an bile düşünmeden düğünü çıkartıp beyaz çizgiyi işaret etti.

Ve dakika 90'dı. Son dakika. Birkaç dakika daha dayansa her şey bitecekti ama o yine sinirinin kurbanı olmayı seçmişti.

Atakan'ın gerginliğini metrelerce öteden bile çok net okuyabiliyordum ama haklıydı ya. Kalesinde sıçrayıp üst direğe dokunduğunda bense merakla olan biteni izlemeye çalışıyordum. Hakem tüm oyuncuların topun gerisini geçmesi konusunda bir uyarı daha yaptığında artık hepimiz nefeslerimizi tutmuş beklemeye başlamıştık.

Penaltıyı vuracak olan oyuncu topun başına geçmeden arkadaşına dönüp "left" (sol) demişti. Bense bunu resmen görmüştüm. Ne yapacağımı şaşırırken elim ayağıma dolaşmış ve bir anda sahaya doğru koşturmaya başlamıştım. Kim bilir şuan ne kadar salak görünüyordum. Tüm oyuncuların gözleri bana dönerken bense kolaylıkla Atakan'ın yanına kadar gitmiş ve kulağına islarla sola atlamasını söylemiştim. O ise beni onaylayıp yerime gönderirken hakemden de sarı kart yemiştim. Olsundu. Döndüğüm gibi Burak abi beni yanına çağırınca kısaca özet geçtim.

SENİN NUMARAN? |BeşiktaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin