~4✨🍓

8.3K 436 68
                                    

Nabıyon bea? Hojgelmişsin tekrardan. Okumalar gittikçe artıyor, ufak bir sorun var ki beğenmiyorlar. Kitabı sevmediysen, yorumlarda belli edersen çok sevinirim. Biliyorsun ki kitabı 'gerçek hayatta olsaydı ne yapardım' adı altında yazıyorum. Tesadüfler falan wattpad zorunluluğu, yapacak bir şey yok. Umarım seversin bu bölümü. Yazım hataları veya mantık hatalarını söylersen hemen düzeltirim. Seviyom seni candan. İnanmıyorsan, boşan da gel kocadan. İyi okumalar...

Hatırlatma
Şimdi sırada o eve gitmek var. Çalışarak, alın terimle kazandığım parayla aldığım o eşyaları onlara bırakmayacağım.
Hatırlatma bitti.

Kapının önünde durmuş, ne ile karşılaşacağımı düşünüyordum. En fazla kovulurum. Kimse beni kovamaz, ben istifa ediyorum. Dur lan bu başka bit replikti.

Kapıyı çaldım ve beklemeye başladım. Kapıyı, üvey anneciğim(!) açtı. Beni süzdü ve kollarını bağlayarak, alayla sırıttı.

"Ne oldu? Kürtçü dükkanına geri mi döndün?"

Bende alayla sırıtıp

"Tüh bilemedin bak. Çamaşır makinesi hediyesini kaybettin."

Ciddileşip bana yaklaştı.

"Bu evden içeri adımını bile atamazsın."

"Kendi paramla aldığım eşyalarımı alıp çıkacağım. Size bırakacağım mı sandınız yoksa? Çık şurdan"

Dedim ve elimle hafifçe ittirdim. O da, arkamdan koşturmaya başladı. Odama girip bavulu aldım. Elimden çekilen bavul ile öylece kaldım.

"Yalnız bavulda bizim"

Üvey anneciğime döndüğümde, yüzünde alayla bir sırtıma gördüm. Demek oyun istiyorsun öyle mi? Bana uyar. Bavulu hızlı elinden çekip Odanın bir köşesine fırlattım. Çok üzülmüş gibi yaparak

"Şimdi alırdım ama sizin olduğu için alamıyorum. Kusura bakma."

Gidip kendi paramla aldırdıkları kumaş olan bavulu aldım ve paramla aldığım eşyalarımı doldurmaya başladım. Kendi paramla aldığım; okul eşyalarımı, kıyafetlerimi, eskiz defterlerimi, kalemlerimi ve kişisel eşyalarımı aldım. Ben hızlı hızlı eşyalarımı toplarken o kadınsa güvenlik gibi başında bekliyordu. Eşyalarımı doldurduğum gibi arkama bile bakmadan kapıya gittim. O da benim peşimden geldi. Adını bile söylemek gelmiyor içimden. Tam kapıyı açtığım sırada kolumu tuttu.

" Sakın bir daha bu eve gelme cüret etme. Bu ev senin değil artık, hiçbir zaman da olmadı. Şimdi defol git ve bir daha gelme."

Sanki sen demesen, buraya geri dönecektim.

" Merak etme, aynı senin hiç annem olmadığın gibi bende hiçbir zaman sizin kızınız olmadım. Bir daha bu eve dönmem. Sen demesen de dönmeyecektim zaten. Bir daha görüşmemek üzere. Umarım bana yaşadığınız her şeyi yaşarsınız."

Arkamı dönüp, bavulumla beraber evden çıktım. Zaten ağır değildi. İçinde ne var ki ağır olsun. Tabii ki yine sahile indim. Başka gidebilecek bir yerim yok.

Düzgün gitmeyen hayatım daha da tepetaklak olmuştu. Hayallerime daha da uzaklaşmıştım. Acaba İstanbul'a gidip orada mı yaşasaydım? Saçmalama Anka. Sen daha burada bile yaşamıyorsun. İstanbul'da nasıl yaşayacaksın?

Acar Demirel

Buldum işte. Buldum o kızı. Kardeşimiz olan kızı oldum. Gözleri anneme, yüz hatları ise bana benziyor. Evet, bana benziyor. Hemen yüzümde istemsizce oluşan gülümsemeyi silip, ekrana bakmaya devam ettim. Elimdeki dosyada, onun hakkında ki her şey yazıyordu.

Fragola🍓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin