♡ FİNAL ♡

4K 222 77
                                    

En sonunda düğüm çözüldü. Üç elti otururken Mizgin kürtçe "Devran Ağaya bakarken ağzının suyunu sil seni orospu!" deyince anladığımı fark ettirmemek için kendimi zorlamam gerekti. "Demek söylenenler doğruymuş Miran'la sevgili olduğunuz halde Devran'la evleneceğini duyunca sevinçten halay çekmişsin. Midesiz!" diye sözlerine devam etti. Demek o yüzdendi kocama göz süzmeleri, dikkatini çekmek için yaptığı saçmalıklar. Sessiz kaldım ne söylerse söylesin Kürtçe bildiğimi belli etmeyecektim. Nurbanu en sonunda patladı "Mardin'de yaşayıp Devran ile evlenmek istemeyen tek bir kız bile yok. Ne var buna sevindiysem? Herkes Baran Ağaya gelin olmak istiyor gelinlerine verdiği kıymet milletin dilinde, Devran yüz vermeyince o yüzden ben de Miran'la sevgili oldum. Devran'a istediklerinde hayallerim gerçek oldu. Sonra ne oldu? Gitmiş sünepe her şeyi abisine anlatmış!" dediğinde ise ellerimi sıkmaktan tırnaklarımın etimi kestiğini hissettim. Bu nasıl bir kadındı, kardeşiyle evli olduğu halde Devran'a hislerini ulu orta söyleyebilecek kadar şeref yoksunuydu. Miran Nurbanu için büyük bir cesaret örneği göstermişti. Onlarca silahlı adamın arasında ölümü göze alıp onu babasından istemişti. Bir de bu cesur adama sünepe yakıştırması yapıyordu.

Sinirden titrememek için zor tutuyordum kendimi. Hem kocamda hâlâ gözü olduğunu öğrendiğim için, hem de onu deli gibi seven Miran'ı kandırdığı içindi bu öfkem. Avuç içlerim aynı biber sürülmüş gibi yanmaya başladı. Sessiz kalabilmek için canımı yakıyordum.

Mizgin "Seni Bedirhan'a söyleyeceğim pis orospu!" dediğinde Nurbanu ona iyice yaklaştı.

"Dikkat et hamilesin merdivenlerden inerken ayağın kayıp düşebilirsin. Sonra bebeğinden olursun maazallah, sana bir şey olur. Bence çok konuşma. Hem ispatlayamazsın tek kelime Kürtçe bilmeyen çok sevgili eltimiz var yanımızda" deyip sırıttığında bu bardağı taşıran son damla olmuştu.

Nurbanu'yu kolundan yakaladım "Eğer öyle bir şey yaparsan gör bakalım nasıl başını yakıyorum! Senin gibilere yemek yediği kaba pisleyen derler. Konuşmuyor olabilirim ama söylediklerinin her bir kelimesini anladım. Altı yılım Urfa'da geçti benim. Bir sürü Mardin'li arkadaşım vardı. İkiye birsin, Mizgin'in ayağına taş değse senden bilirim." dedikten sonra kolunu bıraktım.

İki kadının şaşkın bakışlarına aldırmadan yanlarından ayrılıp merdivenleri ikişer ikişer çıkarak odama geçtim. Sözde Kürtçe bildiğimi belli etmeyecektim ama Nurbanu'nun sözlerini duyunca dayanamamıştım. Hamile olan Mizgin'i bebeğiyle tehdit etmesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Daha fazla alçalamaz derken çok daha kötüsünü yapacak kadar zalim oluşuna söyleyecek bir şeyim yoktu. Yatağa uzanıp düşünmeye başladım öğrendiğim bu bilgiler ile ne yapacağımı bilemiyordum. Miran'a söylersem yıkılırdı öyle çok seviyordu ki o yılanı, bunu ona yapamazdım. Öyle büyük bir aşk ile bakıyordu ki karısına, gerçekleri öğrenirse ne yapacağını kestiremiyordum. Çok üzüldüm zavallıya, bu kadar iyi niyetliyken tam bir yılana aşık olmuştu. Devran ise mutlaka öğrenmeli ve ayağını denk almalıydı. Nurbanu denen kadın yüzünden başı yanabilirdi.

Kocam akşam eve gelince yemekten sonra beraber odamıza geçtik. Ona bugün olanları uzun uzun anlatıp uyardım. Nişanlarında gayet mutlu olması kocamın da kafasına takılmış bir zamanlar, ama sonra önemsememiş. Miran'a söylememe kararı aldık ve karısı ölene kadar hatta öldükten sonra bile hiç bilmedi gerçekleri. Bu olaydan sadece ben, Devran, Mizgin ve Bedirhan abi haberdardı. Ona da ne olur ne olmaz belki bir gün gerek olur diye söyledik. Nurbanu'nun Mizgin'i tehdit ettiği kısmı özellikle atladık. Eğer öğrenseydi sadece biz değil tüm konak toplansa Nurbanu'yu elinden alamazdı.

Devran uzun bir süre Nurbanu ile muhatap olmadı. Yalnız kalabilecekleri ortamda bulunmadı. Gereken yerde ben devreye giriyor dikkat çekmeden onu çekip çıkarıyordum. Devran daha fazla dayanamadı ve Nurbanu ile yüzleşti çünkü fark ettirmediğini sanıp hâlâ kocama yanaşmaya çalışıyordu.

İNCİ BONCUK (MTS-1) TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin