♡ 1 ♡

12.5K 649 906
                                    

Bir yandan ağır valizimi taşımaya çalışıp bir yandan da "Beni aradığım yere götürecek bir Allah'ın kulu var mı acaba?" diye düşünüyor ve etrafıma bakınıyordum. Şu öğle saatinde ne işim vardı benim Mardin'de? Keşke daha uygun bir saatte gelseydim, yollar sıcaktan neredeyse alev almak üzereydi. Okulun düzenlediği gezide arkadaşlarımla buraya gelmiş sonra da bu güzel şehire aşık olmuştum. Mimarisi, konakları, dar ve taş sokakları ile Mardin beni büyülemişti belki de kaderim beni buraya çağırmıştı, kim bilir...

Annem İzmir ve çevre illeri yazdığımı sanırken ben sadece Mardin merkezi istemiştim. Ankara'da atandığım yeri öğrenince de havalara uçmuştum. Urfa Kız Öğretmen Okulunu bitirmiş bir süredir atanmayı bekliyordum. Buralara çok talep olmayınca atanmam uzun sürmemişti. Babamı küçük yaşta kaybettiğimiz için annem biz üç kız kardeşe fazla korumacı davranıyordu. Bu da ister istemez bizi hem geriyor, hem boğuyordu. Ben ilkokulu bitirince bir tanıdığın tavsiyesiyle yatılı okuduğum Urfa Kız Öğretmen Okuluna gidip kurtulsam da, diğer iki kız kardeşim benim kadar şanslı değildi. Annem normal şartlarda beni buraya asla tek başına yollamazdı. Ona kalsa tüm kötülükler etrafımızda fır dönüyor ve bize zarar vermek için fırsat kolluyordu. Ne yaparsak yapalım annemi evhamlı hatta biraz paranoyakça bulduğumuz bu ruh halinden çıkaramıyorduk.

Aptal bir kadın değildi canım anneciğim, Mardin'e atandığımı görünce anlamıştı sadece burayı yazdığımı.

"Ya biz ya Mardin." diye ültimatom vermişti.

Benim için çok zor bir karar olsa da özgürlüğümü ve annemin kanatlarının altından çıkarak yalnız uçmayı tercih etmiştim. Bir türlü anlamıyordu kendi ayaklarım üzerinde durmak istediğimi ve bağımsız bir birey olduğumu. Büyüdüğümüz halde bana ve kız kardeşlerime çocuk gibi davranıyordu. Hiçbir şeyde söz hakkımız, seçme şansımız yoktu. İsyan edince de üç kızı tek başına büyütüp saçlarını süpürge ettiğini söyleyerek gözyaşlarına boğuluyordu. Bizde onun bu hallerine kayıtsız kalamıyorduk. Bir noktada haklı olduğu için mecburen yelkenleri suya indiriyor ve dediğini yapıyorduk. Sözde bizi ölümden koruyordu. Halbuki isterse ölüm bizi her yerde bulurdu.

Biraz soluklanmak için bulduğum ağaç gölgesinde durmaya karar verdim. Ağır valizimi yere bırakıp küçük el çantamdan çıkardığım mendille alnımdaki ve ensemdeki teri sildim. Resmen yanıyordu buralar, çok sıcaktı, çok...
En sonunda duvarda oturmuş sohbet eden üç genç görünce düşüncelerimi rafa kaldırdım ve onlara yöneldim. Ortadaki çocuk sağında oturan esmer delikanlıyı dürtüp beni işaret etti.

"Oğlum yavruyu gördün mü? Turist galiba, bize doğru geliyor." dediğinde çocuk da başını bana çevirdi. Sonra göz göze geldik.

Aman Allahım, hayatımda gördüğüm ve görebileceğim en güzel yeşil gözlerdi o gözler. Yemin ederim ömrümde ilk defa ense tüylerim diken diken oldu. Sanki aramızdan bir akım gelip geçti. Önce bakışlarımız perçinlendi sonra yüreklerimiz. İki yalnız ruh sanki bir anda diğer yarımızı bulduk. Belki başkasından duysam hayatta inanmazdım. Ama görür görmez anlamıştım şu yalancı dünyada yalnızlığımın son bulduğunu. Sanırım o da benimle aynı şeyleri hissetmişti. Öylece bakakaldık birbirimize, bir türlü göz temasımızı kesemedik. En sonunda ben bozdum o büyülü anı, çünkü akşama kadar bakışamazdık. Birinin bunu yapması gerekiyordu. Beni işaret ederek o çirkin sözleri söyleyen gencin kafasına sert bir şekilde vurdu. Çocuğun yıldızları gördüğünden emindim, gülmek istesem de kendimi tuttum.

"Böyle her gelen turiste yavşıyorsunuz bir daha buralara gelmek istemiyorlar. Doğru düzgün konuş! Terbiyeni takın!" diye çıkıştı çocuğa.

Öbürü "Tamam ağam." diye karşılık verdi.

Beni turist sanmaları çok normaldi. Sarışın ve mavi gözlüydüm. Daha da önemlisi, ip askılı bulüzüm ve kot şortumla çevrede gezen turistlere benziyordum. Biri güzel gözlüye "Ağam." demişti belki Baran Ağanın konağını biliyorlardı. Yanlarına iyice yaklaşınca "Excuse me, how can I help you?(Afedersiniz, size nasıl yardımcı olabilirim?)" diye sordu genç ağamız. Vay vay vay! İngilizce de biliyordu.

İNCİ BONCUK (MTS-1) TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin