Bölüm 8

342 26 2
                                    

"Haydi! Biraz daha hızlı Lydia!"

Ayaklarım koşmaktan yorulmuş her bulduğum ağaç gölgesinde dinleniyordum. Günlerdir kalacak bir yer arıyorduk William'la, William'ın tekrardan sitemli sesini duymamak için koşmaya başladım. Koşarken görmediğim bir ağaç köküne takılıp yere kapaklanmıştım. Avuçlarımla yüzümü son dakikada korumayı akıl edebilmiştim. Düşme sesimi duyan William hemen yanıma gelmişti. Kalkmama yardımcı olurken avuç içlerimin kanadığını görünce tekrar sitemli bir bakış atmıştı. Omuzuna astığı çantasından biraz temiz olduğunu düşündüğü bir bezle ellerimi sarmaya çalıştı.

"Bu seni dereye kadar idare eder."

Koluma girip beraber yürümeye devam ettik. Ben birazcık mola vermek istesem William kolumdan çekip engel oluyordu. 2 yıldır beraber yaşıyorduk. Ben sanki hiçbir düşünceye sahip değilmişim gibi beni yanında bir yük misali gezdiriyordu. Ona göre ben güçsüz her hastalığı kapan aciz bir yaratıktım. Güçlerimi denemeye kalktığımda bayıldığım için artık güçlerimi de denettirmiyordu. Annemin sözleri hiç aklımdan çıkmıyordu. 'Lydia ilerde çok güçlü bir cadı olacaksın kızım!' Hani anne nerede normal bir cadının yaptığı güçleri bile gerçekleştiremiyorum. William'ın çekiştirmesiyle daldığım hayallerden sıyrılmış yürümeye devam etmiştim. Elimi William'dan kurtarıp ilerde gördüğüm dereye doğru koşmaya başladım. Derenin kenarına çöküp elimdeki kesikleri bir güzel yıkamaya başladım. Dizimdeki kesikleri görünce onları da yıkamaya başlamıştım. Güneşin batmakta olduğunu görünce içerlenmiştim. Daha derenin keyfini düzgünce çıkaramamıştım ki. William ortalıklarda gözükmüyordu. O gelene kadar vakit geçirmek adına derede taş sektirmeye çalışıyordum. Hava iyice kararmaya başladığında William elindeki meşaleyle çıka gelmişti. Tam neden geciktiğini soracaktım ki arkasındaki kadını fark edince durmuştum. Kadın gülümseyerek bana doğru geliyordu.

"Lydia tatlım sonunda seni bula bildim."

Önce karanlıkta kadını çıkaramamıştım. Sonra annemin gözlerine benzeyen bir çift mavi gözleri görünce teyzem olan Nelly Wyatt'ı tanımıştım. Ben çok küçüktüm onu gördüğümde ama yine de annemin kopyası olduğunu biliyordum.

"Ablamdan mektup alınca hiç gecikmeden yıllarca sizi aramaya başladım. Tam umudumu kaybetmiştim ki bu genç ejderle karşılaştım."

Yanıma gelip ellerimi tutunca yaralarımı fark etmişti. Gözleri şefkatle ışıldamıştı.

"Hadi bana gidelim küçük Lydia'mın elindeki bu kesikleri tedavi edelim."

Teyzemin koluna girdim. William yol boyunca önümüzden gidip meşaleyle yolumuzu aydınlatmıştı. Biraz ilerledikten sonra ormanın tam ortasında sakin bir kasabaya giriş yapmıştık. William evlerin arasında, bahçesi kocaman olan bir evin önünde durdu. Teyzem beni William'ın yanında bıraktıktan sonra evin kapısının önüne geldi. Etrafta kimsenin olmadığın kontrol ettikten sonra kapının kulpuna eğilip bir şeyler fısıldamıştı. Kapı sonra kolaylıkla teyzemin ellerinde açılmıştı. William bir eliyle belimden iterek yürümemi sağladı. Teyzemin bir cadı olduğunu görünce sevincimden zıplamamak için kendimi zor tutuyordum. William elindeki meşaleyle evdeki lambayı yakıp meşaleyi söndürüşünü izledim. Teyzemin bir çocuğu olup olmadığını kontrol etmek için evin içinde gezinmeye başladım. Ama sadece teyzemin sığacağı tek bir yatak vardı. William huzursuzdu pencereden dışarı kontrol edip duruyordu. Teyzem elindeki bir merhemle geldiğinde William'a bakıp

"Delikanlı öyle camdan dışarı bakıp dikkati üstümüze çekme."

Sonra gülümseyerek yanıma oturmasını işaret etti. William son kez daha göz atıp, gelip yanıma oturdu. Nelly teyze elime merhemi sürerken aynı zamanda elimi koruyacak bir şeyler mırıldanıyordu. Aynı işlemi dizlerimi de devam edip temiz bir bezle parçasıyla yaralarımı sardı. Sonra eliyle konuşmamızı teşvik ederek

KALP BEKÇİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin