Odaya girenin susmuş olmasından anladığım üzere kötü bir haber yoktu. Jane'nin odasının önünden içeriye baktığımda her şeyin dağıtılmış ve parçalanmış olduğunu görünce kendime bir kez daha kızmıştım. Jane ise yere oturmuş ağlıyordu. Yatağının bir kısmı ise alev almış yanıyordu. Bunların bir kısmını üzgün bir ruh haliyle yapmış olmalıydı. Ashley yerde ağlayan kızıyla ilgilenirken ben tek hareketimle yatağın yanan kısımları söndürdü. Beni fark etmiş olan Jane
"Nasıl?"
Diye tepki vermişti. Ashley'in gözlerine baktığımda anlatmama izin veren bir baş hareketi yapmıştı.
"Jane, sıcak bir duştan sonra odamda buluşmaya ne dersin?"
Arkamı dönüp odama doğru gittim. Hemen arkamdan Will gelmişti. Şu an seçeneklerimi gözden geçirmeye çalışıyordum. İlk seçeneğim Ashley ile Jane'nin her şeyi unutmasını sağlayıp yeni baştan alabilirdik. Bir başka seçenek sadece Jane'nin unutmasını sağlayıp bildiği o yaşama devam etmesini sağlamak. Ve cadılık içgüdümün resmen bağırdığı o seçenek ise her şeyi anlat diyordu. Kaldıramazsa buraya geldiğimizi unutturup hayatlarından çıkarız. Bana en yakın olan son seçeneği seçip yatağıma oturdum. William hemen yanıma gelip uzandı. Ellerimi onun saçlarında dolaştırmaya başladım. Bunu genellikle düşündüğüm zamanlarda yapardım. O yüzden William hiç sesini çıkarmadan yanımda yatmaya devam etti. Kapımız tıklanıp da içeri Jane girdiğinde zamanın ne zaman geçtiğini fark etmemiştim. Jane hemen karşımda mini şortuyla bana bakıyordu. Saçını karıştırmaya başlamış olması utangaçlığını ortaya koyuyordu. Sonra oldukça nazik bir sesle
"Seni dinliyorum Lydia."
Dedi. William çıkmak için bir harekette bulununca onu durdurdum. Jane'ye başucumda duran yeşil koltuğumu göstererek buyur ettim. Açık kalan kapıyı ise elimin bir hareketiyle geri kapatmıştım. Jane'nin yerinden zıplayışını not etmiştim. Anlattıklarımın bir kısmını kaldıramaya bilirdi. Will'in bana yardımcı olacağını bilerek konuşmaya başladım.
"Jane biz Wyatt nesli olarak doğduk. Ailemizin soyu asırlar önce cadılıkla başladı. Bu nesilden nesile devam eden bir mirastı. Ben Wyatt soyunun 3. Neslinde doğdum."
Bu söylediğim sözle Jane'yi inceledim. Tepkisini ölçmek için önce biraz şaşırdı. Sonra parmağını kaldırıp izin isteğince gülmemek için dudağımı koparıyordum. Başımla onu onayladım. Elini dizleri üzerinde birleştirip konuşmaya başladı.
"Peki, ben kaçıncı nesil oluyorum? Seninle aynı yaştayız nasıl oluyor da senin gibi böyle kontrollü olamıyorum."
William gülünce dirseğimle karın boşluğuna sert bir tepki vermiştim. Sonra biraz yüzüme gülümseme katıp Jane'nin gözlerine baktım.
"Jane seninle aynı yaşta gösterebiliriz ama ben 2,5 asırdır 16 yaşındayım."
Jane şok olmuş bir ifadeyle beni süzdü. Birden silkelenip hikâyeyi dinlemek için dikkat abidesi oldu. Bacaklarımı kendime çekip kaldığım yerden devam ettim.
"Bende senin gibi yaşlanma hayalleri kuran masum bir genç kızdım. Ta ki köyümüz lanetlenene kadar. Tanrıça Frigg sayesinde ölümden kurtuldum."
Burada Will'in adını vermek istememiştim. Onun kalbinin bende olduğu hikâyeyi anlatmak çok uzun sürecekti. Hem William'da benim gibi o hikâyenin bize özel kalmasından yanaydık. Nefesimi alıp hikâyeme devam ettim.
"Tabi bu kurtarılmanın bir bedeli vardı. Sonsuz yaşam hiçbir cadıya bahşedilmemiş bir şeydir. 2,5 asırdır 16 olmak ne kadar kötü bir şey hayal et. Neyse konumuzdan sapmayalım. William ile ikimiz akrabalarımızı senelerce gezip tanımaktan asla bıkmamışızdır. Ashley'i aradığımızda oda bizi seve seve kabul etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP BEKÇİSİ
FantasíaEjder kalbi sonsuz yaşamı getirir. Peki sonsuz yaşam aşkı alevlendirir mi? Her şey bu hikayede cevap buluyor. Lydia ile William'ın aşkı ne kadar kuvvetli.