Yoğun işlerin arasında bir oradan bir buraya koşuştururken yeni bir toplantıya yetişmeye çalışıyordum. Çalan telefonumla patlamak üzere olan beynim yine ne var dercesine açtı telefonu.
"Eda hanım"
"Efendim Eliz"
"Eğer 5 dakika içerisinde toplantı yerine varmazsanız toplantı iptal olacakmış"
"Ne! Tamam Eliz teşekkürler, yetişiyorum hemen ben"
Telefonu kapayıp daha hızlı adımlarla yürüdüm ve soluk soluğa kalsam da yetiştim. Masaya doğru ilerlediğimde küçük çaplı bir şok yaşadım.
"Hah sonunda geldiniz" dedi ve telefondan başını kaldırdığında şok olmuş gözlerle bir bana bir etrafa bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Eda?"
"Serkan."
"Demek bu başarılı peyzaj mimarımız sensin ha?"
"Sanırsam"
"Otursana" dedi ve sandalyeyi oturmam için çekti.
"Pek centilmensin, teşekkürler"
"Rica ederim"
"Ee neler yapıyorsun görüşmeyeli"
"Yokluğuna alışmaya çalışıp robot gibi yaşıyordum."
"Her zaman robottun pek değişmemiş"
"Hayır Eda. Sen geldin ve gittin benden çok şey götürdün aşkı verdin ve aldın benliğimi kalbimi... Sen gittikten sonra hayata anlamsız devam ediyordum öylesine yaşıyordum yani."
"Vahh vah depresyona mı girdin sen"
"Komik mi?"
"Yok ya ne alaka"
"Sen neler yapıyorsun"
"Bilmem ne yapıyorum"
"Ha?"
"İş güç Serkan iş güç. Ben de açıkcası, aynı sayılırız ben de yaşamış olmak için yaşıyorum anlamsız geliyor hayat."
"Bunu beni dinlemeden çekip gitmeden düşünecektiniz"
"O sinir ve üzüntüyle ne yaptığımın farkında değildim. Sonra da dönemedim"
"Gururum aşkımdan daha önemli diyorsun yani"
"Öyle olsaydı söylemezdim bence bunu"
"Hala aşkınız duruyor yani"
"Bilemeyeceğim"
"Ben de gün geçtikçe daha da artıyor doğruyu söylemek gerekirse!"
"İş için gelmiştim ben buraya. Sen de, konu saptı işe dönebilir miyiz?"
"İş için zaman çok Eda"
"Başka toplantın falan yok mu senin yetişmen gereken"
"Bir iki tane var ama iptal edilir şeyler bunlar! Ya da Engin'ler ve sayre girer"
"Gururu her şeyden önemli Serkan Bolat'a ne olmuş böyle"
"Aşık olmuş küçük hanım"
"Küçük hanım?"
"26 Yaşındasın diye biliyorum Eda Yıldız"
"Evet"
"Küçüksün yani"
"Hayır değilim?"
"Bana göre öylesin. Ben 33 yaşındayım"
"Ee ne yapayım"
"Aramızda 7 yaş var yani büyüğüm"
"Ben küçüksün sanmıştım ya saol"
"Dalga geçeceğine Eda konuşsak"
"Neyi? İş dışında konuşalacak bir şey yok ki Serkan"
"Yapma ama, elbette ki var. Yani yoksa da buluruz. Ne zamandır buralardasın?"
"4. ay oluyor"
"Okul?"
"Tatilde, sadece diploma olayları kaldı."
"Ne zaman mezun olacaksın?"
"Bugün dönüyorum İtalya'ya yarın olacağım"
"Ne zaman döneceksin?"
"Bilemiyorum"
"Gelmek... Çok isterdim."
"Ben de... Yani isterdim gelmeni. Çok!"
"Çok farklı olabilirdi, dinleseydin."
"Senin bir suçun yoktu. Anladım ama geçti"
"Hiç bir zaman geç değildi değil de Eda. Geç olsun güç olmasın derler bilirsin"
"Özür dilerim, dinlemediğim için. Dinlemeliydim seni ama sen de anla beni annemle babamın ölümü baban falan"
"Haklısın. Ben özür dilerim daha erken söyleseydim beraber gelirdik üstesinden belki de."
"Geçti artık ikimiz de hayatlarımıza devam ediyoruz"
"Yaa ne demezsin. Hayat bıraktık ya birbirimiz de bir de devam ediyormuşuz. Benim haberim yok tek galiba"
"Nasıl yani"
"Eda ben bitiremedim"
"Neyi"
"İçimde seni beni bitiremedim, lanet olsun ama her gün seni daha çok özlüyor daha çok bağlanıyorum. Bir geleceğimiz yok biliyorum canımı yakıyor ama insan aşk acısına bile alışıyor. Geçmiyor asla sadece alışıyor ama kabullenemiyor da. Neyse toplantıyı sonra yaparız kalkayım ben"
"Bunca şey diyip kalkacak mısın yani"
"Tek taraflı bir aşk yani. Ne olacaktı Serkan kalbini kırmak istemem ama demeni falan mı bekleyecektim??"
"Çok kötümsersin. Madem öyle söylemiyorum."
Kalkıp çıkışa yöneldim ve çıktım yürümeye başladım akşamın bastırması bir yana çiselen yağmurla buralar da ne zaman içim daralsa kaçmak istediğim kaçtığım ara sokaklara doğru gidiyordum. Arkamdan gelen Serkan'a dönmeden onu takmadan sadece huzur istiyordum. Yağmur iyice bastırmış gecenin koyu mavisi de kendini belli etmişti bense huzur bulduğum ara sokaklar da dolaşıyordum.
"EDA"
"Ne var"
"Ne diyecektin"
"Hiçbir şey"
"Yağmur yağıyor gel şuraya"
"Yoo hayır. Bence çok güzel"
"Ne diyecektin söyle yoksa seni rahat bırakmam."
"Off peki. Aşkın tek taraflı değil diyecektim oldu mu?"
"NE"
"NE"
Serkan belimden tutup dudaklarımızı birleştirmişti. 2 Yıl sonra beraber olmanın mutluluğu ve korkusuyla delirmek üzere olsam da sakinleşmiştim, yatıştırılmıştım. Sadece bir öpücük tarafından! Nasıl ya?
"Tek taraflı değil demek"
"Hiçbir zaman da olmadı Serkan Bolat!"
"Bolat hmm yakışacak birilerini tanıyorum"
"Kimmiş? Selin Bolat falan?"
"Hahaha çok komik Eda, hayır ne alaka ben senden bahsediyordum. Eda Bolat... Harika!"
"Sen bana mı yürüyorsun yoksa bana mı- yo yo hatta sen baya koşuyorsun"
"Ahhaha Eda, evet sana yürüyorum ne yapacağız?"
"Bilmem. Sonu neresi bu işin çıkma teklifi?"
"Çıkma teklifi mi istiyorsun Eda? 2024'teyiz güzelim."
"Banane"
"Peki Eda Yıldız... Benimle çıkar mısın bebeğim ?"
"Olur neden olmasın bakabiliriz deneyebiliriz"
"Ne bakıp deniyorsun oyuncak mı bu ilişki ilişki"
"Pardon"
"E yani haddini aşma"
"Hahaıaosm peki"
"Gel üşütme gidelim şuradan"
"Ya hayır! Yürüyelim buralar çok güzel. Hem yağmur falan ortam çok güzel evimde yakın ki zaten"
"İyi madem öyle"
El ele tutuşup sarıla öpüşe yağmurda yürüdük ve sonunda eve geldik ama bana değil Serkan'a.
"Üstümüz sırılsıklam oldu şaka gibi"
"Kurutucuya koyalım elbiseni"
"Hiçbir şeyim yok ki burada."
"Yok mu? Dolu burada eşyaların."
"Nasıl ya"
"Bütün her şey Eda bıraktığın gibi duruyorlar"
Evi gezerek bir yandan yatak odasının yolunu tuttum. Gerçekten de hiçbir şey değişmemiş koyduğum her şey yerli yerinde duruyordu. En son Serkan'ın yatak odasına geldim ve kendi kısmıma doğru gittim giyinme odasında. İçeride bütün eşyalarım yerli yerinde duruyordu. Kendime siyah bir kumaş şort ve beyaz bir crop alıp giyindim ve elbisemi kurutucuya koydum. Daha sonra aşağı tekrar Serkan'ın yanına indim ve mutfak barına oturdum o sıra Serkan da bana bir kupa sıcak çikolata uzattı.
"İçin ısınsın"
"Gerçekten de değişmemiş"
"Değişmesi için bir sebep yoktu da ondan hatta değişmemesi için vardı."
Ben sıcak çikolatamı Serkan kahvesini içti daha sonra uzun bir sohbet ettik.
"Serkan benim kalkmam gerek"
"Neden?"
"Bu gece uçağım var demiştim ya"
"Ha doğru, ne zaman döneceksin?"
"Bilmiyorum sevgilim"
"Beni yalnız bırakıyorsun yine olmaz ama"
"Ama gitmem gerek"
"Ben de geleceğim"
"Ne ? Nasıl ?"
"Ne olacak Eda. Bir kaç günden bir şey olmaz"
"Emin misin"
"Eminim güzelim"
"Peki o zaman"
"Ne kadar kalacağız"
"2 gün. 3'üncü gün uçağım var dönüş için"
"Tamamdır. Ben yanıma bir kaç eşya alayım tamam mı?"
"Tamam ben de eve uğrayıp kendi eşyalarımı alayım"
"Tamam bebeğim"
Serkan bir kaç eşyasını alarak bavulunu tamamladı. Daha sonrasında bana geldik ve ben hızlıca zaten hazırlamış olduğum bavulumu alıp arabaya döndüm. Uçağa bir kaç dakika kala yetiştik ve şuan İtalya'ya doğru uçuyorduk. Bir kaç saat sonra mezuniyetim vardı ve öncesinde aşık olduğum adamla barışmış şuan onunla geliyordum.To be continued...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
renderia
FanfictionYıldızlar kadar parlak cildin, içinde Güneş saklı gözün, Venüs'ün güzelliğini almış dudakların ve yine Venüs'ün aşkını almış kalbin. Uzayın güzelliği ile donatılmış yaratılışın.