Mezuniyet

459 22 0
                                    

*Şarkıyı açın dediğim yerde açın."
Uçağın inmesine bir kaç dakika kala Serkan tarafından öpülerek uyandırılmıştım. Bu yanağıma konan kısa, küçük ve sıcak öpücük adeta içimi aydınlatmıştı.
"Günaydınn"
"Günaydın bebeğim"
"Ne kadar kaldı ? Uyandırdın beni ama..."
"Bir iki dakika falan çok az"
"Peki sevgilim"
Dediği gibi 5 dakika sonra iniş gerçekleştirdik bavullarımızı aldık ve havaalanından çıktık saat gece sularında yarıyı geçti geçecek gibiydi. Evime doğru yol aldık ve vardığımızda yorgunluğumuza karşı düşüp sarılarak uykuya daldık. Sabah olduğunda alarmımın çalmasıyla fırladım kalkıp elimi yüzümü ve sayre yıkadım kahvaltı hazırlamaya başladım pratik bir şeyler olması daha iyiydi.
"Oo neler pişiriyorsunuz Eda hanım"
"Hiç, pratikten de olsa bir kahvaltı yapalım dedim ondan omlet yapıyorum"
"Ohh, eline sağlık güzelim yardım edeyim"
"Şu şeyleri doğra hazır tabakları ve sayre masaya koy masayı hazırla yani"
"Tamamm"
Pratik bir kahvaltı sonrasında 1.30 saat kalmış olan mezuniyetim için hazırlanmaya başladım. Hafif dalgalandırılmış açık saçlarım, siyah askılı aynı Serkan'la ilk sevgili olduğumuzda giydiğim gibi olan bir elbise altına beyaz ince burnu açık bilekten bağlamalı topuklular hafif dumanlı nude tonlar da bir makyaj. 1 saatin sonunda hazırlanmıştım, Serkan'da hazırlandığında okula doğru yol aldık. Serkan'a gelen telefon ve Serkan'ın çıldırmış, çaresiz mimikleri beni deliye döndürüyordu. Tam da evden çıkacekken!
"Sevgilim ne oldu?"
"Çok çok büyük bir proje büyük tehlikedeymiş çözmem gerek. Anlıyorsun değil mi?"
"Ama... Peki sen çöz ben gideyim en azından diplomamı alayım"
"Özür dilerim Eda"
"Ya özür dilersin, tamam. Çıkıyorum ben"
Nasıl bir hayal kırıklığına uğradığımı kimse anlayamaz. Tam zamanıydı sanki, ne kadar da mutluydum beraber gideceğiz diye. Demek ki böyle olmalıymış diyip avunmaya çalışsam da... Avunacak bir şey yoktu ben de. Mezuniyet alanına gittim. Okulun birincisi, ikinicisi ve üçüncüsüne diplomaları alanlarındaki önemli iş adamlarından verilecekmiş. Heyecanlanmıştım. Arkadaşım Lura'nın diplomasını Almanya'nın en ünlü mimarları tarafından verildi. Diğer bir arkadaşıma Daniel'inse Fransız bir peyzaj mimarı tarafından. Sıra bana gelmişti.
*Türkçe mealiyle yazılmıştır*
"Okulumuzun birincisi Eda Yıldız'ı diplomasını almak için sahneye davet ediyoruz."
Yavaşça olduğum yerden ilerleyip yerden biraz yüksekteki alana geçtim.
"Şimdi Eda hanıma diplomasını vermek için bir diğer çok ünlü ve başarılı mimarımızı çağıyoruz."
Ben sağa sola bakınırken mimar gelmiş mikrofonu almış söze başlama öksürmesi yaptıktan sonra lafa girmişti.
"Öhm Öhm"
"Serkan?"
"Bebeğim."
"Senin burda ne-"
"Şşş, bu kadar başarılı bir öğrenciye diplomasını verdiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Mükemmel ruhu ve aklıyla beni kendine her seferinde hayran bırakan sevgilime... Diplomasını vermekten onur duyuyorum. Başarılarının devamını diliyorum."
Serkan sözlerini bitirip diplomamı elime uzattı ve mikrofonu kürsüye bıraktı müdüre teşekkür edip elimden tuttu ve sahneden indik. İnip yerimize geçtiğimizde elimi boynuna doladım ve;
"Deli misin sen"
"Beğenmediniz mi sürprizimi Eda hanım"
"Hayır çok beğendim. Şoka uğradım, ne kadar üzülmüştüm bilemezsin. Sürpriz içinde olsa yapma böyle şeyler bir daha"
"E her gülün dikeni vardır Eda Yıldız. Vay be istediğin okulda okuyup mezunda oldun demek"
"Çocuğun muyum ben senin konuşmaya bak hahshnaahaha"
"Çok gurur duyuyorum seninle, sen mükemmel bir kadınsın"
"Teşekkür ederim sevgilim. Sen de mükemmel bir adamsın! Asıl ben seninle gurur duyuyorum"
"Evet kep atımı için son 1, 2 ve ÜÇ!"
Bütün öğrenciler olarak kepleri havaya atmış çığlıklar atmayla uğraşıyorduk. Hayatım boyunca beklediğim anlardan... Sonunda rüya gibi bir adamla gerçek olmuştu.
"Kanka hadi mezuniyete"
Lura buradaki tek Türk arkadaşımdı. Daha doğrusu şöyle annesi yarı İtalyan yarı Türk babası Türk ve Lura eğitim için buraya gelmiş.
"Ay doğru o da vardı değil mi"
"Bir kere üniversiteden mezun oluyoruz! Hadi, ben taksiyle geçiyorum geliyor musun? Yoksa neyle geleceksin ki zaten, araban burada değil"
"Okul yakın gibi ya ondan arabayla gelmedim"
"Eda? Kiminle gideceksin"
"Ben seninle geleyim"
"Ya niye ayrıca yeni tanışmadınız mı siz bu adamla daha doğrusu ne ara tanıştınız abin falan mı"
"Eda diploma alırken burada mıydın sayın arkadaşı?"
"Maalesef. Tuvaletteydim mecburen ölemezdim!"
"Sakin ol Luraaa, önemli değill"
"Ne abi abi Luraa kızım anlamıyor musun"
"Neyi"
"Ne abisi kızım ben tek çocuğum bilmiyor musun?"
"Aa doğru o zaman? Haaa kuzen"
"Ya yürü yürü"
Arabalara ilerleyip alana doğru yol aldık.
"Yanında abin gibi duruyorum demek"
"Yoo ne alakası var"
"İnsanlar öyle sandığından olabilir mi?"
"Serkan saçmalama öyle bir şey yok"
"Eda sevgili olmasak abi derdin bana zaten"
"Yoo ben kimseye abi demem ki?"
"Abin olacak yaştayım ama. Bak sen 26 yaşındasın ben geldim 33'üme, yaşlanıyorum"
"Boş yapma Serkan boş yapma"
"Orta yaş 60 mıydı neydi yarısını geçtim bile bir ayağım çukurda"
"Saçmalama, ağzını hayıra aç! Ayrıca sen bu kadar sağlıklı yaşarken 500 yılda yaşarsın hiç dert etme"
"Banane kaç yıl yaşamışım. Seni bırakmak istemiyorum"
"Seni seviyorum"
"Ben de seni. Bir şey diyeceğim ya kendimden 7
yaş küçük birine aşık olmak hastalık olur mu?"
"Boş yapma Serkan boş yapma, reşitim ayrıca ben isterse aramızda 30 yaş olsun"
"Tamam o zaman sıkıntı yok"
"Yok"
Alana vardık. Serkan arabayı park etti ve indik, kapıda beni bekleyen Lura'nın yanına ilerledim.
"Heh geldiniz sonunda koş hadi içeri"
"Tamam, çok heyecanlıyım"
"Ben dee ben de"
Lura'yla içeri girip arkadaşlarımızla sohbet etmeye başladık. Serkan da arkamızdan gelmiş sanırım tanıdığı birini görmüş el sıkışmıştı ve sohbet ediyordu. Yanına gittim;
"Bebeğim, bak tanıştırayım kuzenim Mert, ne tesadüf karşılaştık burada"
"Güzel oldu ama kuzen ya"
"Evet evet"
"Ee bizi tanıştırmayacak mısın hanımefendiyle?"
"Kız arkadaşım, Eda"
"Canım kız arkadaşın olduğunu anladık zaten. Kız ve arkadaş işte ahaha Serkan alemsin başka bir şey sanmadık tamam sakin ya biliyoruz hayatına kimseyi almayacağını"
"Sevgilim demek istemiştim yani"
"İnandırıcı oynamıyorsun"
"Yok, gerçekten sevgilisiyim ben"
"Yakın arkadaşın herhalde beraber beni trollüyorsunuz ahahajda"
Serkan belimden tutup kendine çekti ve uzunca beni öptü.
"Sevgilim diyorum oğlum deli misin, o kadar  mı hissizdim ben"
"E baya, bravo valla azıcık insan etmiş kız seni"
"Öyle, öyle oldu" dedi Serkan, bana bakarak.
"Bir daha öpeyim mi bence ikna olmamıştır"
"Serkan Bolat'a bak! Kız cidden insan etmiş seni galiba"
"Fırsatçılık yapma"
Kulağıma eğilip sessizce;
"İyi ben de akşamı beklerim"
Serkan'ı dirseğimle dürttüm ve Lura'nın yanına döndüm.
"Kızım noldu orada az önce"
"Ne olmuş"
"Abi ya vardı ya, kuzenin işte Allah Allah"
"Eee"
"Siz de akraba evliliği, sevgililiği falan mı oluyor? Öptü ya seni"
"Ayy delirdin sen iyice hala anlamamış ahah"
"Anlat o zaman beynim yandı bak pufff"
Serkan yanımıza gelip belime sarıldı ve boynuma bir öpücük kondurdu ben de dönüp dudağına kısa bir öpücük kondurdum"
"Anlat Eda valla beynim yandı kızım"
"Kuzenim falan değil kızım abim falan da değil Allah Allah, sevgilim Serkan benim"
"Ha o Serkan bu Serkan haaaa tamam"
"Aydınlanma yaşadı arkadaşın her ne olduysa"
"Eda hani barışmayacaktın bu adamla"
"Affetmez diye şey yapmadım ben barışacaktım yoksa"
"Ne affedicek o mu affedicek sen affediceksin"
"Şş Lura tamam boşver"
"Üzme kankamı üzerim seni oğlum"
"Aynen ben de o"
"Niye üzecek misin Serkan?"
"Yok ne alakası var"
"Hayır yani öyle bir dedin ki"
"Of bebeğim benim saçmalama, ben seni asla üzmek istemem"
"İyi madem"
Ellerimi boynuna dolayıp dudağına bir öpücük kondurdum sonra da  yanağına ardından Lura ve diğer arkadaşlarımızın çağırmasıyla Serkan'ın yanından ayrıldım o da kuzeniyle sohbet ediyordu.
"Hadi şarkı falan açacaklar dans edelim"
"Olurr"
Şarkılar açıldı ve hep beraber arkadaşlarımla dans ettik arada Serkan'la göz göze geldiğimde utanıyordum neden bilmiyorum, beni böyle deli deli dans ederken görmesini istemiyordum. Aslında çok hafif dans ediyordum ama her neyse. O da arada sohbetini bırakıp beni izliyordu, çok aşığım bu adama o kadar güzel bakıyor ki! Serkan'a doğru döndüğümde yanına bir kız gelmiş olduğunu ve sarılıp selamlaştıklarını gördüm. Arkadaşı ve sayre olduğunu düşünüp aldırmadım bir süre sonra yine döndüğümde kız neredeyse Serkan'ın içine düşecekti. Gidip yanlarına bakmak için yol aldım. Ah Eda ah! Ne olacaktı gitmesen. Tam Serkan'ların önünden geçerken hafifçe saçımı savurup yanlarına gitmek yerine dışarı çıktım. Serkan bana seslenmek için ağzını açmıştı ancak yarıda kalmıştı.
"Aa a nereye gitti şimdi bu kız"
"Ne kızı ne oldu Serkan'cığım"
"İzninizle"
Yanıma gelen Serkan'ı gördüğümde telefonumla uğraşıyormuş gibi yaptım.
"Bebeğim yanıma geleceksin sanmıştım gelmedin"
"Hava almaya çıktım Serkan"
"Sıkılıyorum ama gelsene yanıma"
"Yok ya sizin sohbet baya koyu ben bölmeyeyim zaten arkadaşlarım da beni bekliyor görüşürüz"
İçeri geri dönüp lavaboya gittim çıkışta kızın Serkan'ı masadan uzaklaştırmış bu ve bir şeyler konuştuğunu gördüm. Dinlemek için bekledim.
"Serkan, biliyorum sen soğuk duvarları olan bir insansın. O yüzden sana hiç söyleyemedim ama bana sıcak davrandın fazlasıyla. Aramızda bir şeyler olduğuna, olabileceğine eminim. Senden çok hoşlanıyorum hatta daha fazlası."
Bunları duyunca yerime çivi gibi çakılmış olsam da koridordan çıkıp salona Lura'ların yanına ilerledim.
"O kız kimdi? Bizi dinliyordu galiba"
Serkan yanıma geldi ve;
"Eda"
"Bir şey söyledi kız sana cevaplarsan yalnız"
"Duydun yani"
"Yok kuşlar söyledi ya Allah'ım"
Serkan kolumdan hafifçe tutup kenara çekti.
"Sen bana niye trip atıyorsun? Ben mi dedim kıza sana aşığım diye o dedi"
"Bir şey olabileceğini düşündürecek kadar yakın davranmışsın ama?"
"Hayır davranmadım. Kendisi öyle olsun istediği için öyle düşündü"
"Emin misin?"
"Güzelim. Seni ne kadar sevdiğimi gayet iyi biliyorsun. Yapma böyle kişilerin aramızı açmasına izin vermeyelim olur mu"
"İyi tamam"
"Bak hala trip atıyorsun"
"Atmıyorum Serkan, Lura'ların yanındayım ben bir şey olursa, hiç sanmıyorum diyaloğa girme gereği duyacağını ama söyleyeyim dedim"
Belimden çekip bir süre öptü beni.
"Delirticek misiniz siz beni böyle?"
"İyi tamam atmıyorum trip mrip"
"Emin misin"
"Çook"
Serkan'ın yanağına bir öpücük kondurup Lura'ların yanına eğlenmeye döndüm. Bir süre daha devam eden eğlenceden sonra saat gece yarısına geliyordu neredeyse. Yavaş yavaş dağılınmaya başlamıştı.
"Eda, ben de gidiyorum çok geç oldu"
"Tamam konuşuruz yine, biz de çıkarız şimdi"
"Tamam bebeğim görüşürüz"
Lura'yla vedalaşıp Serkan'ın yanına gittim.
"Aa sen birincilikle bitiren öğrencisin değil mi?"
"Hıhı evet"
"Ee nasıl çok çalışmışsındır eminim"
"Yoo gayet normal bir çalışma sürecindeydim. Ben zaten yeterli bilgiye sahiptim"
"Bir kaç sene ara vermişsin diye duymuştum?"
"Mecburen. Birileri sağolsun"
"Edaa özür dilerim ben yapmadım biliyorsun"
"Seninle ne alakası var Serkan'cığım"
"Bursunu bizim şirket veriyormuş. Gereksiz harcamaları kesin dediğimde burslar da bana haber verilmeden kesilmiş"
"A a sen de bundan da Serkan'ı suçlamazsın ya, neyse daha küçüksün büyüyünce anlarsın"
"26 yaşındayım sanmıyorum pek küçük olayım"
"26'yla 32'yi bir tutma"
"Daha o kadar yaşlanmadığım için anlamıyorum galiba boşverin siz. Çıkmıyor muyuz sevgilim?"
"Pardon sevgilim derken?"
"Sevgilime sevgilim demem gayet normal"
"Oy senin sevgilin de mi var? Küçük değil misin daha ailen izin veriyor mu"
"Ailem benim kararlarıma karışmaz. Ayrıca size de düşmez"
"Burada sevgilin olabilecek birini görmüyorum Serkan'la aranızda 7 Mert'le de 7 yaş var"
"Ama sevgiliyiz ne yapabiliriz ayrılalım mı sen uygun görmedin diye"
"Benlik bir şey yok kimse okey bir yaş demez zaten. Arkadaşınız pek şakacıymış beyler."
"Arkadaşım değil yengem o benim"
"Ha?"
Serkan başından beri gülmemek için kendini zor tutuyordu. Elini ensesine götürmüş hafif yere bakar gibi duruyordu.
"Benim de sevgilim, arkadaşım değil."
"Ne kadar şakacısınız. Bu kızla sevgili değilsin değil mi Serkan! Ben onca hayaller kurarken kızımızın ismi bile belliydi"
"Ne olacaktı?"
"Sen karışma Eda mısın nesin. Çiçek olacaktı"
"Allah korumuş o zaman Çiçek nasıl bir isim"
"Sen karışma! Sen ne koyacaktın sanki daha güzelini bulacaktın"
"Olunca söylerim"
"Ne"
"Çocuğumuz diyorum olunca söylerim adını"
"Olsun bence ya ne dersin küçük bir Bolat eve neşe getirir"
"Yavaş gel"
"Ahhaha tamam bebeğim, ama olacak"
"Tabii ki"
"İki tane"
"Bir de olabilir"
"Sanmam"
"Bakarız"
"Çok şakacı bir arkadaşlığınız var. Sevgili değilsin bu kızla Serkan"
"Şaka ya da arkadaşlık yok ortada"
"Varsa da ayrılmanı öneririm arkadaşlık falan"
"Adın neydi?"
"Ece."
"Ece... Hiç sanmıyorum kuzum ya, neyse Serkan çıkalım mı geç oldu"
"Niye Mert'le sohbet ediyordum"
Kulağına eğilip; "Sen bilirsin" dedim
"Haaa tamam doğru bizim çok önemli işlerimiz var aşırı önemli o yüzden biz gidiyoruz"
"Ne işi oğlum ya"
"İş işte"
"Gece gece"
"Ya öyleli değil, amca yaparız belki seni hadi hadi"
"Haa kolay gelsin oğlum ne diyeyim"
Serkan'a dirseğimle vurdum.
"Ahh Eda"
"Anlat bir de detaylı istersen"
"Aman yenge almayayım ben, yanlışlıkla hayal ettim akla zarar siz gidin beni amca yapın"
Bu arada Mert'te Aydan hanımın ablasının çocuğuymuş. Mert'le vedalaştıktan sonra çıkışa ilerledik.
"Senden beklemezdim Serkan"
"Ece sen hala gitmedin mi"
"Bana bir gün tıpış tıpış döneceksin. Bu kız seni ağlatacak, koynumda ağlayacaksınız"
"Serkan öyle herkesin yanında ağlamaz yalnız Ece'ciğim"
"Ben herkes değilim"
"Umm hiç sanmıyorum, baya herkessin aslında ama, izninle biz evimize gidelim"
"Gel sevgilim"
Serkan elini belime doladı ve arabaya doğru yürüdük. Eve geldiğimiz de üstümdeki çantayı bir kenara atıp günün yorgunluğundan istifade koltuğa attım kendimi.
"Niye koltuğua oturdun sen?"
"Yere mi oturayım Serkan"
"Hani amca falan olucaktı Mert?"
"Onu sen dedin, ben demedim"
"Edaa oyun bozucusun"
"Sağol"
"Off delirtiyorsun valla ya beni"
"Sana aşık olan kızlar da beni! Bu ne ya herkes niye sana aşık"
"Herkes bana aşık değil?"
Ayağa kalkıp kapının orada duran Serkan'a ilerledim.
"Değil tabii ki sana sadece ben aşığım. Onlar sadece öylesine... Aşık olduklarını sanıyorlarlar işte."
"Öyle mi"
*Şarkıyı açın*
"Öyle beyefendi, siz ne sanmıştınız"
"Hiç"
"Neye bakıyorsun öyle"
"Hiçbir şeye"
"Dudaklarıma bakmayı keser misin bir şey konuşuyoruz"
"Önemli bir konuşma değil"
"Önemli"
"Bence değil"
"Bence öyle"
"Off Eda çok konuşuyorsun"
Serkan beni duvarla arasına sıkıştırıp elini belime doladı istemsizce ellerim boynuna gitti ve ellerimi boynuna doladım. Yavaşça öpüşmeye başladık.

To be continued...

renderiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin