Sen de değiştiysen

255 16 2
                                    

*5 Yıl Sonra*
"Annee"
"Efendim kızım"
"Uçağa bizi almazlarsa çok sıra var burada"
"Hepimizi alacaklar merak etme gideceğiz Türkiye'ye çok mu istiyorsun oraya gitmek"
"Evet neden bilmiyorum"
"Halan ve kızlarla mı görüşmek istiyorsun"
"Evet"
"Onlara geldiğimizi bir süre söylemememiz gerek"
"Neden"
"Bir oyun olarak"
"Yaa tamam o zaman kesin kazanacağız tabii söylemezsen"
"A a asıl sen söylemezsen"
Türkiye'ye vardılar. Eda Pırıl'ı arayıp Serkan'ın şirkette olmadığına emin olduktan sonra şirkete gitti. Ancak yanılıyordu Serkan oradaydı. Onunla barışmaya çalışacak onu ikna da edecekti belki. Ama Eda çok kırılmıştı. Her neyse taksiyle beraber önce eve gidip bavullarını bıraktılar ve arabayla şirkete geçtiler.
"Hadi Liya içtin mi suyunu"
"İçtim geliyorum"
Bir gün belki kalbimi yormayan birine denk gelirim diyen birini gördüm... Ama katılmaya gücüm yetmedi kalbim seni hatırladı, nasıl da yorduğunu, canımı yaktığını hatırladım yine. Ona rağmen tek sığınağım sensin sana, senin kalbine sığınıyorum yine... Katılamadım bin asır önce de şimdi de. Yıllar geçse de üstünden der Tuğkan, bilirsin belki. Eda her şeyden habersiz şirkete geldi toplantı odasına gitti.
O sırada orada harıl harıl çalışan bir Serkan vardı Eda'nın geleceğini öğrenmişti ama şuan bekelemediğinden tabii ki çalışıyordu. Eda, Serkan'ı görünce kapıdan çıktı geri girdi offlayıp bir iç çekti ve bunu farkeden Serkan tam odasına izinsiz girilmesine kızacakken karşısında Eda'yı gördü.
"Eda"
"Ben de tam gidiyordum"
"Beni görünce tabii ki tam da gidiyordun"
"Alakası yok gerçekten de gidiyordum"
Liya, Eda'ın arkasında bacağına sarılmış duruyordu ve eğilip annesiyle konuşan adama baktı. Çok tanıdık ve yakın gelmişti ama neden anlamamıştı. Serkan'da Liya'yı gördü.
"Liya saklanmana gerek yok"
"Sen adımı nereden biliyorsun ee"
"Serkan, Serkan Bolat"
"Sen adımı nereden biliyorsun Serkan Bolat"
"Bilmiyor musun"
"Neyi, bir şey söyleyeceğim ama türkçesini bildiğimden emin değilim"
"Necesini biliyorsun"
"İtalyanca, İtalya'da yaşıyoruz biz annemle"
"Eda yardımcı olur musun Liya'ya"
"Ne demek istiyorsun bebeğim"
"Mi sento vicino a te, come se ti conoscessi, ma non ti conoscessi"
"Sana yakın hissettiğini sanki tanıyormuş gibi ama aslında tanımadığı söylemek istemiş"
"Tanıyorsun aslında ona da tanımak denirse bir kaç saat"
"Nasıl yani"
"Senin ilk doğduğun andan itibaren gördüm ben seni ama sadece bir kaç saat görebildim. Kocaman olmuşsun kızım"
"Kızım ne demek anne"
"Mia figlia"
"Haa ama mamma ma non sono sua figlia?" *Haa ama anne ben onun kızı değilim ki*
"Liya hiç mi türkçe bilmiyorsun"
"Biliyorum ama yanlış konuşursam diye"
"Olabilir, önemli değil hem gayet normal"
"Peki, sen neden bana kızım dedin ben senin kızın değilim ki?"
"Eda"
"Ne var"
"Söyleyelim, nolur"
"Peki, Liya"
"Efendim anneciğim"
"Hani demiştim ya babanın çok işi var çok uzakta diye"
"Evett ne oldu yoksa yanımıza mı gelecek"
"İşleri bizden uzak kalmasına gerek kalmayacak kadar azalmış. Yani babanla tanışabilirsin"
"Anneee hadi hemen gidelim babamla içimden konuşmuştum bence yani belki de hissetmiş"
"Gitmenize gerek yok"
"Serkan Bolat duur babamı ilk defa göreceğim sonra konuşuruz burada zaten annemin işleri varmış geleceğiz yine"
Liya annesinin elini tutup çekiştirmeye başlamıştı.
"Anne neden gitmiyoruz hadii"
"Liya gerek yok çünkü ben buradayım babacığım"
"Nee? Serkan Bolat"
"Evet"
"Anne babam Serkan Bolat mı?"
"Evet bebeğim öyle"
"Babaa"
Liya, hiç görmediği babasının kucağına atlayıp sıkıca sarıldı sonunda o da babasıylaydı arkadaşları gibi, kimse onunla baban seni sevmiyor seni bıraktı diye dalga geçemeyecekti! En önemlisi babasıylaydı ona sarılıyordu.
"Çok büyümüşsün Liya, doğduğun da ki gibi çok çok güzel bir kızsın"
"Teşekkür ederiim"
"Annene çekmişsin tamamen kopyası gibisin konuşman yüzün her şeyin"
"Tabii ne demezsin yüz de ellisi Serkan Bolat"
"Kalan yüz de ellilikse Eda Bolat"
"Yıldız diyecektin"
"Pardon, alışkanlık. Seni en son bir buçuk aylıkken görmüştüm. Kucağıma gelmek çok istemiştin sonra da zar zor annen almıştı seni ağlamıştın"
"Neden aldı ki annem beni senden"
"Ben iş için gidecektim de ondan"
"Anladım. Anne, Serkan Bolat. Artık beraber yaşayacağız değil mi benim arkadaşlarım hep beraber yaşıyor anne babasıyla"
"Ha-"
"Tabii ki öyle olacak değil mi Eda'cığım"
Serkan, kucağından Liya'yı indirip Eda'nın yanına gidip kulağına eğildi.
"Bir psikolog arkadaşım var ayrı bir çift olarak psikolojisini bozmadan onu büyütmemiz gerek Eda. En azından bir süre aynı evde yaşayalım"
"Peki, teşekkür ederim psikolog için iyi olacak"
"Kızımız için"
"Evet, tabii ki kızımız için"
"Ne konuşuyorsunuz fısır fısır"
"Hiiç, hiçbir şey ne zamandır görüşmüyorduk ya ondan nasılsın falan"
"Hmm pekii bir şey soracağım"
"Söyle güzelim"
"Siz de evlenecek misiniz arkadaşlarımın annesiyle babası hep evli beraber yaşayıp aynı yatakta falan yatıyorlarmış bir de aşıklarmış birbirlerine" dedi ve sırıttı Liya.
"Her anne baba evlenmez ve aşık olmaz annecim. Biz babanla iyi kötü zamanlar geçirdik birbirimize karşı ters bir duygumuz yok ancak evlenecek ya da beraber yatacak bir durumumuz yok birbirimize aşık değiliz. Arkadaşız çünkü"
"Ama neden onların anne babaları öyle"
"Birbirine aşık olanlar da olabilir olmayanlar"
"O zaman neden beni aldınız"
"Liya annen saçmalıyor babacım. Ayrı olan anne babalar tabii ki var ve bu normal olmuyorsa olmuyor. Biz de annenle şuan ayrıyız ama ben kendimi affettireceğim ve biz de öyle olacağız. Annen hayır diyecek ama biz birbirimize çok aşığız evleniriz de beraber yatarız da ama biraz zaman alabilir"
"Yeeey tamam! Anne bu arada"
"Efendim"
"Sara'nın bir kardeşi var ondan biraz küçük ve çok tatlı ben de kardeş istiyorum bana kardeş yapın"
"Sadece anneni ikna et ben bu gece bile yaparım"
"Annneee"
"Hiç uğraşma bile anneciğim olacak iş değil"
"Ama annee"
"Bakarız"
Serkan, Eda'nın kulağına eğildi;
"Bakarız demek. Hayır demiyorsunuz yani kabul et sen de bana hala deli gibi aşıksın ve en az benim kadar özledin"
"Geçiştirmek için öyle dedim canım çok bilme ben seninle olan defterleri kapayalı Serkan. Çok oluyor"
"Daha güzel bir defter yaratır onunla kalırız sonsuza kadar"
"Bilemem"
"Beni en ufak affetme ihtimalin var mı"
"Serkan sen tükettin şansını"
"Belki çok büyük bir şey benim için o bile olur aslında"
"Peki ama o bile yok"
"Olsun oldururum"
"Liyaa"
"Caaan"
"Liya gelecek diye Can'ı da getirmiştim. Benim işlerim var çocuklar da oynasınlar benim yanımda olur mu sen de işlerini hallet"
"Olur farketmez"
"O zaman ben gidiyorum görüşürüz anne"
"Görüşürüz bebeğim"
"Sana da görüşürüz Serkan Bolat"
"Görüşürüz Liya"
Çocuklar önden gitti ve Pırıl kapının dışına çağırdı Eda'yı tabii ki Serkan da onları dinliyordu.
"Babasına Serkan Bolat diyor... Canını yakıyor olmalı, söylemeyecek misin Liya'ya ve Serkan'a"
"Serkan zaten biliyor"
"Anla işte"
"Söyledik biz Liya'ya Serkan rica etti ne diyeyim ben de öyle oldu"
"Neden baba demiyor ki"
"Bilmiyorum, alışkın değil ondandır zamanla alışır ve der zorlamayız ama"
"Serkan baba demesi için zorlarsa"
"Sıkıyorsa zorlasın bak ben onun kafasını nasıl kırıyorum, psikolojisini bozacak kızımın bir de oldu alır dönerim Liya'yı"
"Tamam canım, ben yanlarına döneyim yalnız kalmasınlar"
"Tamam, her şey için teşekkürler Pırıl"
"Ne demek sen benim arkadaşımsın"
Pırıl gitti ve Eda da odaya döndü.
"Eda konuşalım biraz, lütfen"
"Peki"
Balkonu işaret edip devam etti Serkan;
"Buraya geçelim, içecek bir şeyler ister misin"
"Hayır sağol"
Balkona oturdular ve konuşmaya başladılar.
"Annemin gülleri... Leyla mı baktı"
"Hayır ben baktım"
"Teşekkür ederim"
"Çok yakışıyorlar buraya"
"Hıhı evet. Güzel olmuş"
"Eda neden bu kadar kızgınsın bana, o gün seni istemediğim için mi?"
"Ben sana sen beni istemediğin için değil, bir gün istiyormuş bir günse tam tersi davrandığın için kızgınım. Ama anlamıyorsun"
"Seni kaybettim açıkcası neye uğradığımı şaşırdım çok üzgünüm... Bu yaşanılanları değiştirmeyecek ama"
"Birini aniden kaybetmek... Evet kötü"
"Sen olmasaydın Eda... Ben de herkes gibi olacaktım bilmeyecektim aşk, mutluluk nedir. Bundan habersiz kalacaktım, teşekkür ederim"
"Ben de... Teşekkür ederim"
"Ben teşekkür ederim asıl"
"Ama yıllardır ikimiz de yaşadık Serkan demek ki böyle devam etmesi gerek... Ayrı"
"Soluk almak mı yaşamak sadece hiç sanmıyorum"
"Biz küçük bir çevredeydik yani çok açık değildik insanlara iki kişi birbirine bu kadar yakın ve mecbur olursa tabii ki sevgili olur önemli olan bütün dünyanın farkındayken olabilmek. Biz değildik farkında falan yok ki gerçek aşk, aşk yok Serkan biz de yok uğramadı bile saliseliğine"
"Ama belki farkında olsak bile aşık olacak sevgili olacaktık"
"Sen değiştin Serkan... Sen çok değiştin benim sevdiğim adam bu değildi nasılsan öyle kalmalıydın belki de, bizim için. Ama seni kendim için değiştiremem, değiştirmem. Değişmek mevsimlere yakışır aslında sadece ama sen de değiştiysen... Hayatında başarılar"

renderiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin