İşte o son dört ay yavaş yavaş bitiyordu. Tahminen bir kaç gün kalmıştı doğuma aslında dün bugün yarın diğer gün olabilirdi. Eda ve Serkan uyuyorlardı. Uyanan Serkan oldu ve sevgilisini izleyip bir öpücük kondurdu. Yarım saatlik işi vardı onu uyandırmadan çıktı evden. Eda da Serkan'dan bir süre sonra uyandı sevgilisini göremeyince işe gittiğini düşünüp aradı ve düşüncesini onayladı.
"Serkan işte misin sevgilim"
"Evet güzelim vardım neredeyse yarım saatlik bir işim var geliyorum hemen tamam mı"
"Tamam!"
"Eda niye kızıyorsun bebeğim gelicem işte"
"Bağırmadım"
"Emin misin"
"Emi-Ahh!"
"EDA, Eda ne oldu?!"
"Sancı girdi yok bir şe-AH!"
"Dur, dur geliyorum"
Serkan telefonu hiç kapamadı ve Eda'nın nefes alıp vermesini söyleyip durdu. Eve vardığında telefonu kapayıp yatak odalarına koştu.
"Gir koluma hemen hastahaneye gidiyoruz Eda"
"Serkan ölüyorum galiba"
"Ne!?"
"Ahh!"
"Eda doğum yapıyor olma ihtimalin"
"Salak mısın sen Serkan! Tabii ki doğum yapıyorum ahh!"
"Ben ne biliyim"
"SERKAN!"
"Noldu"
"Çantayı almadın"
"Ne çantası Eda çocuk geliyor Eda ne çantası çantanı ne yapacaksın"
"OF YÜRÜ YÜRÜ"
"Aşkım bak nefes al nefes ver tamam mı sakin ol"
"NE SAKİN OL ÖLÜYORUM BEN BURADA"
"BEN NE BİLEYİM BANA NİYE BAĞIRIYORSUN"
"SEN DE BANA AHHH! BAĞIRIYORSUN"
Arabaya geldiler ve Serkan gazın sonuna kadar basıp herkesi geçti. Tabii ki polis durdurdu.
"Beyefendi bu hız ne? Ne yapıyorsunuz"
"Eşim doğuruyor! Doğuma yetişmeye çalışıyoruz"
"Dikkatli davranın"
Serkan tekrar gaza bastı ve hastaneye adeta uçtu! Hastaneye vardıklarında Eda'yı odaya aldılar.
"Niye hemen doğuma almadınız? Doğuruyor!"
"Daha doğum başlamadı Serkan bey. Sancılar saatler önce başlar"
"Peki, sevgilim iyi misin bir şey ister misin"
"Değilim! Ölüyorum sanki bütün kemiklerim kırılıyor"
"Keşke acın bana geçse"
"Bir bilsen ne acı çekiyorum"
"Bir şey ister misin"
"Uff aslında şuan varya canım nasıl turşu çekti"
"Tamam hemen alıp geleyim"
"Yok öyle turşu değil bizim özel bir turşu var halam da vardır"
"Tamam ben hemen alıp geleyim tamam mı ama önce yanına birileri gelsin yalnız bırakamam seni"
O sırada Aydan'lar içeri girdi. Ama şok yaratacak biriyle.
"Senin ne işin var burada"
"Aydan hanımla konuşmam lazım keyfimden burada değilim. Ne olduğunu da anlamış değilim ama"
"Alıp geliyorum ben Eda hem halanları çağırayım olur mu"
"Tamam, teşekkür ederim"
Serkan, odadan fırlayarak çıkıp hafif uzak olan Eda'nın halasına sürdü.
"Aa Serkan hoşgeldin Eda yok mu"
"Hastanede"
"Ne hastanesi!"
"Doğuruyor"
"Sen burada ne yapıyorsun oğlum? Karının yanında olsana dur telefonumu alayım hemen gidelim"
"Canı turşu istemiş siz de bi turşu varmış özel"
"Doğum yapmıyor muydu o ne turşusu"
"Yok daha değil yani daha doğum başlamamış sadece sancılar oda da şuan"
"Tamam alıp geliyorum"
Ayfer turşuyu alıp geldi ve hastaneye uçtular o sırada Ayfer kızlara, kızlar da Pırıl, Engin ve Ferit'e falan haber veriyordu. Biraz onlara dönmek gerekirse
"Ne! Hemen geliyoruz"
"Ne oldu Ferit bey"
"Eda doğum yapıyormuş Erdem çekil önümden"
Tabii ki Erdem bütün şirkete yaymıştı ve hastaneye gitmişti. Herkes Erdem'den gelecek haberi bekliyordu. Tek konuları Eda ve Serkan'ın kızının dünyaya gelecek olmasıydı. Serkan'sa hastaneye varmış odaya gelmişti. O kişiyi görünce büyük bir şok geçirse de bir şey demeden sevgilisinin yanına gitti.
"Al sevgilim"
"Teşekkür ederim"
"Eda nasılsın aşkım çok sancın var mı"
"Ölüyorum desem yeridir hala aklıma doğum yaptığım gelmese ölüyorum sanardım"
"Doğum mu!"
"Selin?"
"Melek"
"Eda ne çabuk birilerini bulmuş evlenmiş çocuk yapmışsın. Serkan'ı gerçekten sevmediğini biliyordum"
"Selin çok pardon da sen salak mısın hani burada Eda'nın eşi çocuğun babası olabilecek ve o tavırda olan tek kişi çok sevgili aşkın Serkan"
"Konuşmanı düzeltmeni öneririm Ceren"
"Umrumda değil"
"Serkan doğru mu bu kıydın mı yani aşkımıza?"
"Ne aşkı Selin Allah aşkına! Görmüyor musun adam evli doğuruyorum burada halay çekmiyoruz!"
"Eda sana sormadım"
"Olmayan bir aşktan bahsediyorsun Selin. Gördüğün gibi evliyim ve çocuğum var"
"Doğmadı ki daha ahh!"
"Doğucak ama E-Eda! İyi misin sevgilim doktor çağırıyım mı ne yapayım"
"Serkan sakin ol normal bu sancılar doğum yapıyorum ya hani"
"Ne yapmam lazım benim ha? Nasıl mükemmel baba olacağım? Ağrını azaltabilecek bir şey var mı!"
"Bu evrenin doğası Serkan, azaltamayız oğlum. Sen de böyle doğdun"
"Anne ama acı çekiyor"
"Sakin olmaktan ve yanında olmaktan başka bir şey yapamazsın Serkan"
"Ama yine de..."
"Bu arada doğum çantasını alamadık biz biri gidip alabilir mi"
"Niye almadınız Eda delirdiniz mi"
"Söyledim ama beyefendi dedi ki Eda doğum yapıyorsun ne çantası"
"Ben normal çanta sandım ya hani telefon falan"
"Telefonum ben de zaten"
"Ver onu bana"
"Niyeymiş"
"Radyasyon yayıyor! Oda da ki herkes telefonunu bana versin ya da çıksın radyasyon yayıyorsun çocuğuma!"
"Sen de olunca da yayılacak Serkan"
"Arabaya götüreceğim Figen ondan dolayı yaymayacak"
Selin hariç herkes telefonunu verdi ve Serkan gidip arabaya bıraktı. O sırada Melo ve Fifi'de Eda'ların evine çantayı almaya gitmişler. Engin, Pırıl, Ferit ve zorla gelen Erdem de hastaneye giriş yapmış Eda'nın odasını öğrenip oraya çıkmıştı. Girerken Serkan'la karşılaşmış telefonlarını ona vermişlerdi.
"Edaa nasılsın canım"
"Nasıl olayım Pırıl"
"Ölüm gibi bir şey ama kimse ölmüyor gibi hissediyorsun değil mi"
"Kesinlikle!"
"Seni anlıyorum, ben de öyle hissetmiştim Can'ın doğumunda"
"Ahh!"
"Ne oldu"
"Birden arttı sancılar anlamadım AHH!"
Serkan'da yanlarına dönmüştü.
"Heh geldim"
"Birden niye yükseldi bu acılar ölücek miyim! AHH!"
"Doğum başlamış olabilir. Serkan doktoru çağır"
"Tamam! Hemen!"
Serkan gidip doktor çağırdı ve doktor geldi. Sordu;
"Ne oldu"
"Sancıları birden yükseldi"
"Ara ara mı giriyor sancılar yoksa sürekli mi"
"Sürekli ve daha acılı bir şekilde giriyor ahh"
"Herkes çıksın odadan rahatça alalım Eda hanımı doğuma o halde, doğum başlamış"
"Ben de girebilir miyim doğuma"
"Tabii ki, ama doğum bu panik olmayın"
"Hayır, hayır gireceğim!"
"Peki"
Eda'yı doğuma aldılar ve Serkan'da yanına geldi. Serkan, Eda'nın elini tutmuştu. Eda'da Serkan'ın elini sıkı sıkıya tutuyor kızlarını doğurmaya çalışıyordu.
"Nefessiz kalacaksın nefes al nefes ver"
"NEFES ALIP NEFES VERİRKEN NEFESSİZ KALIYORUM SERKAN NE SAÇMALIYORSUN"
"NE BİLEYİM İLK DEFA DOĞUMA GİRİYORUM BAĞIRMA ÖZÜR DİLERİM"
"ASIL SEN BAĞIRMA AHH"
"Eda hanım son bir kere ıkının"
Sonunda! Doğmuştu. Doktor Liya'yı Eda'nın kucağına verdi. Eda'yla Serkan birbirlerine yaşlı gözlerle bakıp kızlarına hayran hayran baktılar. Ardından Eda'yı normal odaya geçirdiler. Bebeğinse kontrolleri yapılıyordu. Bir kaç dakika sonra hemşire bebekleriyle geldi.
"Ben nasıl tutacağım bunu kırılacak bu"
"Hiç sıkıntı etmeyin Eda hanım. Siz kendiniz kavrayacaksınız zaten bunu normal tutacaksınız, sadece boynuna dikkat edin kafasını tutmayı bilmiyor"
"Nasıl öğreteceğiz"
"O kendisi öğrenecek Serkan bey sizlik bir şey yok"
"Niye bilmiyor"
"Hiçbir bebek bir süre bilmiyor"
"Ha normal yani sağlıklı her şeyi"
"Pek sağlıklı! Kilosu ve boyu da çok iyi"
"Harika"
"İstediğiniz zaman çıkış yapabilirsiniz bu arada"
"Tamam teşekkürler"
Hemşire odadan çıktı ve diğer herkes girmeye başladı. Yanlarına ilk gelen Ayfer, Ceren, Melo ve Fifi oldu.
"Eda'mm bu ne çok güzel"
"Prenses gibi Dadam"
"Çok tatlı, gerçi senden böyle bir çocuk çıkacağı kesindi ama"
"Çok ama çok güzel"
"Çok"
"Yeter çok baktınız nazar değdireceksiniz kızıma"
"Serkan sakin yemedik kızını"
"Bakışlarınızla yediniz çocuğumu tamam evet çok güzel yaptık ama vallahi bir şey olursa sizden bilirim!"
"A a tövbe tövbe hasta mıdır nedir"
Serkan kızlara dil çıkırdı ardından diğer herkeste Serkan sayesinde en fazla 5 saniye bakabilip çıktı.
"Sonunda ikimiz kalabildik"
"Üçümüz"
"Artık evet üçümüz Liya ben ve sen"
"Hayal gibi"
"Öyle"
"Nazardan nasıl koruyacağız bu çocuğu çok güzel"
"Nazar boncuğu falan mı koysak odasına"
"Odasının görüntüsü bozulur"
"Yatağının yakınına gözükmeyecek şekilde"
"Olur, ben hallederim"
"Serkan şuna bak çok güzel! Benim kızım ya benim! Ben doğurdum"
"Lafı ağzımdan aldın, yani ben doğurmadım da ben de yaptım"
"Ahaaha"
O sırada Melo içeri girdi.
"Dadam siz ne zaman gideceksiniz biz hepimiz gidiyoruz haberiniz olsun bu arada çıkmak istediğin için çıkış işlemlerini hallettim haberiniz olsun"
"İyi yapmışsın Melo, çıkalım biz de toparlanıp o zaman"
"Eda bir şey sorucam"
"Sor"
"Liya'yı ben doğurmuş olabilir miyim ya insan da biraz kilo olur bir şey olur kız hamile kalmadan nasılsa öyle incecik belli zapzayıf"
"Hahahha böyle olmasını ben de beklemiyordum pek ama bu arada gerçekten ben doğurdum a a gördünüz karnım nasıl büyüdü ne kadar sancı çektim"
"Aman aman bırak bu hamilelik de çok zor işmiş hele doğum öldün kız şuracıkta"
"Kemiklerim kırılıyor gibi hissettim"
"Farkettim, neyse hadi görüşücez tabii eniştem eve sokarsa aman nazar gelir çocuğa"
"Hıı çok"
"Serkan yapma şöylee bebek gibi Allah Allah"
Melo, giderken Serkan'a dil çıkardı ve Serkan eksik kalmadı. Ardından onlar da toparlanıp eve gittiler.
"Vay be nasıl geldik nasıl gidiyoruz"
"Bağrışa bağrışa kocaman karnımla geldik şimdi bu dünyalar güzeli kızımızla"
"Nazar değdirecekler falan dedim ya biz de değdirmeyiz değil mi çünkü üç kelime söylüyorsak üçü de Liya'yla alakalı"
"Bilmem yok ya anne babadan nazar değmez bence"
"Bence de"
Evlerine girdiler ve Eda yukarı çıkıp kızlarını yatağına yatırıp aşağı inip salonda oturan sevgilisinin yanına gitti.
"Aşkım çok hareket etme bak bir kaç hafta geçsin en azından yeni doğum yaptın"
"Tamamm tamam"
"Eda bir şey desem beni evden atar mısın"
"Ne ne oldu"
"Hani bizim şu büyük proje vardı ya"
"Ee"
"O tehlike de ve benim İtalya'ya gitmem gerek"
"Ne zaman"
"Bir kaç saate yola çıkmam gerek"
"Of ciddi misin yani gitte"
"Liya'yla seni tek başınıza bırakmak istemiyorum ama"
"Biz de gelelim"
"Olmaz bak sen yeni doğum yaptın Liya'da bir kaç saatlik küçücük bebek ben çok koşturacağım orada bak 3 saatte orada olsam işim 3/4 saat 9/10 saate buradayım yani uyu uyan buradayım ya da uyandıktan bir süre sonra zaten bana her zaman ulaşabilirsin"
"Bak telefonunun şarjı bitmesin sessize de alma hemen gel"
"Tamam"
"Söz mü"
"Serkan Bolat sözü"
Bir kaç saat sonra Serkan yola çıktı ve Eda'da uyudu. Sabah zil sesiyle uyandı. Sevgilisinin gelmiş olduğunu düşünerek aşağı inecekken kızı ağladığı için onu kucağına alıp pışpışlarken indi. Ancak gelen Serkan değildi.
"Melo hoşgeldin"
"Dadam benim sana bir şey söylemem gerek"
"Söyle"
"Nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ya bir şey olursa sana"
"Saçmalama söyle"
"Bak Eda sakin ol kızını düşün senin bir sorunluluğun var tamam mı"
"Farkettim birden bire ağlamaya başladı neden anlamadım bence babasının yokluğunu hissetti ondan"
"Kaç gibi ağladı ki"
"1.30 saat önce falan şimdi yine ağlıyor"
"Tam da o olay olduğunda"
"Ne olayı? Ay tamam Melo ne oluyor!"
"Eda... Eniştem"
"Ne! Bir şey mi oldu Serkan'a"
"Uçağı düşmüş Serkan'ın"
"NE"
"Eda, Eda iyi misin"
*1.5 ay sonra*
Eda, Serkan'ın geleceğini dair umudunu hala içinde yeşertmeye çalışıyor ve kızlarını büyütüyordu. O kadar üzülüyordu ki kızları büyümüştü sanki konuşuyodu Eda'yla her anını videoya fotoğrafa çekiyordu ama canlı görmesini isterdi. Şirketteydiler Eda işleriyle uğraşıyor bir yandan da kızıyla ilgileniyordu. Birden bütün şirketin ağzı açık şekilde kaldığını gördü. Pırıl yanına koştu ve;
"Eda, Eda sakin ol bak kim geldi"
"Ne kim geldi"
Eda, herkesin olduğu alana gitti ve evet! Evet o haklıydı Serkan yaşıyordu.
"Serkan!" diyip boynuna atladı sarılmaları bitince Eda koşarak içeri gitti ve kızlarını kucağına alıp kızıyla konuşarak geldi.
"Liya! Anneciğim bak baban geldi demedim mi ben sana baban yaşıyor diye"
konuşmaya başladı Serkan
"Tanışıyor muyuz? Ne babası"
"Serkan deli deli şakalar yapma"
Liya kendini babasına doğru atıyordu.
"Yaklaştırma şunu bana! Şirketim de bir bebek ne arıyor!"
"Serkan dalga mı geçiyorsun? Kızın o senin"
"Benim bir çocuğum yok tanışmıyorum bile sizinle ne saçmalıyorsunuz"
"Eda.. Serkan hafızasını kaybetmiş kuzum senden bir kaç ay öncesinden itibaren hatırlamıyor"
"Ne!"
"Evet, hafızamı kaybetmişim. Hem ne kızı ne anlatıyorsunuz açıklar mısınız"
"Gel konuşalım"
Toplantı odasına geçip oturdular. Liya hep Serkan'ın kucağına gitmeye çalışıyor Serkan'sa geri çekiliyordu.
"Merak etme yemez seni"
"Hayır sadece iğrenç! Kusabilir"
"İğrenç? Sen kendine baksana önce yapmadan düşünücektiniz Serkan bey"
"Ne ben bir şey anlamıyorum!"
"Serkan biz bu hatırlamadığın süre zarfında tanıştık sevgili olduk ve çok saçma bir sebepten dolayı ayrıldık iki yıl sonra tekrar karşılaşıp sevgili olduk ve bu sefer evlendik çocuğumuz oldu. Bir buçuk ay oluyor doğalı... Adını Liya Gece koyduk çok büyüdü biliyor musun keşke büyüyüşünü görebilseydin olsun ben bir sürü fotoğraf ve video çektim istersen bakarsın"
"Yani ben evliydim ve çocuğumuz vardı"
"Hala evliyiz ve hala çocuğumuz var aslına bakarsan"
"Anla işte ama ben hatırlamıyorum? Kahretsin! Ayrıca ben çocuk falan istemiyorum!"
"Pardon?"
"Boşanalım. Çocuk falan istemiyorum ben hiçbir şey hatırlamıyorum! Ben baba falan olmam"
"Sen misin gerçekten bu karşımda ki daha bir kaç ay önce baba olmak için gün sayıyor her fırsatta kızının güzelliğinden bahsediyordun. Kimseye göstermiyordun nazar değer diye şimdi gelmiş çocuk istemiyorum diyorsun robotsun Serkan Bolat sen en hakikisinden bir robotsun!"
"Olabilir. O öncedendi hem yalan söylemediğin ne malum!"
"Kanıtlarım var!"
"Göster?"
Eda telefonunu aldı ve biraz ilerledi. Serkan, kendisi ve kızlarıyla olan çok azıcık video ve fotoğraf çok azıcık çünkü doğumdan bir kaç saat sonra Serkan gitmişti. Ama Eda'nın hamileliğinden bir sürü video fotoğraf vardı ya da Serkan'sız Liya ve Eda'nın videoları vardı.
Şuan izledikleri videoysa Eda hamileyken Serkan'ın kucağına uzanmış olduğu uyuduğu Eda'nın da onun saçını okşadığı bir videoydu. Sonra başka bir videoda telefonu bir yere sabitlemişlerdi ve Serkan Eda'nın karnını öpüp okşuyor kızıyla konuşuyor Eda ne yapıyorsun duymuyor ki delirdin mi diyordu.
"Bu adamla karşımdaki adam kesinlikle aynı değil. Kızıyla konuşan doğması için gün sayan benimle evli olduğu için çok mutlu olan bana çok aşık benim de çok aşık olduğum bir adam vardı onunla evliydim ben"
"Bu ben olamam! Ben böyle bir adam değilim"
"Ben de sen değilsin zaten diyorum"
"Ne"
"O apayrı bir adamdı sen robotun tekisin"
"Robot ha"
"Evet robot!"
Liya ne oldu anlamamış bir şekilde annesiyle babasına gülüyordu. Liya kendini atma evresindeydi bebek arabasından insanların kucağından kendini atıyordu yine arabadan atarken kendini annesi yakalamış ama engel olamamıştı Liya babasını istiyordu.
"Serkan"
"Efendim"
"Bak boşanmak mı istiyorsun peki. Liya'yı mı istemiyorsun peki. Ama o biliyor babası olduğunu biliyor ve seni istiyor iki dakika da olsa onu biraz kucağına al 1.5 aylık olması bir şey değiştirmiyor seni istiyor"
"Peki"
Liya'yı kucağına aldı ve baktı istemsizce gülümsedi Serkan.
"O kadar da kötü değilmiş"
"Akıllı bir bebek Liya öyle kusmaz merak etme"
"Benim kızım da böyle olabilirdi zaten"
"Haketmiyorsun onu, onun babası olmayı. İğrenç olduğunu ve onu istemediğini söyledin"
"O şaşkınla farkında değildim özür dilerim öyle değil hatırladığım halim böyleyse... Böyle davranırsam çok üzüleceğim sonra"
"Farkına varman harika. Neyse benim çok yakın arkadaşım avukat söyleyeyim belgeleri hazırlasın"
"Ne belgesi"
"Boşanma belgeleri"
"Sonradan pişman olacağım şeyler yapmak istemiyorum"
"Serkan sen beni de kızımızı da istemediğini söyledin iğrenç olduğunu falan hala nasıl hatırlamanı bekleyip seninle evli kalabilirim ki"
"Özür dilerim"
"Özürle geçmiyor her şey ben ne zamandır ne çekiyorum biliyor musun! Sen yoksun ödüm kopuyor ama umudumu da yitirmiyorum. Şirkete bir şey olmasın diye sen yokken onunla da çok çok fazla ilgileniyor daha iyi yerlere taşıyorum. Aynı zaman da kızımızı da tek başıma büyütüyorum ve sen gelip bunları diyorsun hafızanı kaybetmen senin suçun değil ama o cümleleri kurmak senin seçimindi Serkan ama-"
"Ben seninle niye evlenmişim gram anlamadım! Anlamadığım gibi gram beyin de yokmuş ben de ne yaparsan yap! Sağol hadi şimdi çık hayatımdan!"
"Ama yine de uzatmayıp ailemizi iyi tutmaya bakacağım Serkan"
"Ha?"
"Öyle diyecektim kesmeseydin, görüşürüz Serkan Bolat"
Eda, Liya'yı Serkan'dan zar zor olsa da almış eşyalarını alıp çıkmıştı. Zar zor almıştı çünkü Liya babasını bırakmak istemiyordu çok sıkı tutuyordu zaten ayrıldığı gibi ağlamaya başlamıştı kızları. Eda'nın içi kan ağlıyordu şok olmuştu. Sadece yaşadığına şükrediyordu Serkan'ın, daha fazla bir şeyleri düzeltmeye çalışmayacaktı kızını alıp gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
renderia
FanficYıldızlar kadar parlak cildin, içinde Güneş saklı gözün, Venüs'ün güzelliğini almış dudakların ve yine Venüs'ün aşkını almış kalbin. Uzayın güzelliği ile donatılmış yaratılışın.