Sabah olduğunda ilk uyanan ben olmuştum aşağı inip kahvaltı hazırlamaya başladım masayı hazırladıktan sonra Serkan'ı öpücüklere boğarak uyandırdım. Kahvaltımızı yapıp üstümüzü değiştirdik beraber İtalya'da ki kütüphanelerden birine gidip kitap okuduk. Bir saat sonra kütüphaneden çıktık.
"Şimdi ne yapalım"
"Yemek istediğin dondurmalardan yiyelim"
"Olurr"
Bildiğim iyi bir yere gittik ve beraber dondurma alıp İtalya'nın sokaklarında dolaşmaya başladık. Günler bu şekilde günleri kovaladı ve 2 günün sonunda uçaktaydık Türkiye'ye dönüyorduk. Saat sabah suları 12 gibi uçağımız inmişti. Kendi evime vardıktan sonra bavulumu boşaltıp bir duşa girdim ardından hazırlandım. Ferit'le beraber yönetimini sağladığımız hisse çoğunluğu ben de olan şirketle alakalı işleri halletmek için Pieces Mimarlık adlı şirket ofisimize gittim. İşlerimi hallettikten sonra yüksek oranda babaannemden ötürü hissedarı olduğum daha doğrusu ben İtalya'dayken bir şeyler olmuş, ve babaannem hisse almış Art Life'dan sonra bana devretti. Orada daha çok iş biriktiği kesindi. İşlerimi bitirdim ve Ferit'in yanına uğradım.
"Ferit müsait misin?"
"Tabii gel Eda, bir şey içer misin"
"Yok çıkacağım ben"
"Özledik Pieces Mimarlık olarak seni. Ne zaman döndün"
"Oldu biraz ya yaklaşık bir hafta oldu ama arada bir İtalya'ya dönüp geldim"
"O niye"
"Mezuniyet vardı ya gitmişken de kaldım biraz"
"Oh ne güzel, Serkan da gelmiyor bir kaç gündür Art Life'a... Neyse ne alakaysa saçmalamadım kusura bakma"
"Önemli değil. Ben de Art Life'a geçiyordum geliyor musun?"
"Gelsem iyi olacak işlerim var sadece şu maili atayım"
"Tamamdır"
"Babaannenin hisse alıp sana devrettiğinden haberin var yani"
"Evet, neden anlamadım ama"
"Bir süre ortaklık yaptı ama sıkılınca herhalde"
"Anladım"
"Hadi çıkalım"
Ferit'le çıktık arabama binip Art Life'a gittik. İçeri girdiğimde yanıma koşan Leyla oldu.
"Edaaa sen nereden çıktın, ne zaman geldin"
"Oluyor biraz"
"Döndün mü temelli"
"Evet"
"Çok sevindim"
"Evet çok güzel oldu, odamdayım ben Eda bir şey olursa"
"Tamamdır Ferit, teşekkürler, izninle Leyla ben de işlerin başına döneyim"
İçeri geçerken kahve alan Serkan'ı gördüm ve sessizce yanına gidip gözünü kapadım.
"Ne oluyor ya, heeyy aç gözümü"
"Açayım sevgilim"
Elimi gözlerinden çekip, ellerimi boynuna doladım"
Serkan dudağıma bir öpücük kondurdu ve;
"Hoşgeldin sevgilim"
"Hoşbuldum, sadece selam vermeye geldim yanına bir sürü işim var"
"E tabii hissen olduğunu ve bir sürü iş olduğunu bilmene rağmen gelmezsen birikir bir sürü olur tabii"
"Hee ne yapsaydım Serkan ben seni dinlemeden çekip gittim ama işim varmış takılıyorum buralarda mı deseydim"
"Hahaha"
"Gidiyorum ben hadi öptüm"
"Benim yanımda çalış"
"Dikkat lazım bana çalışırken"
"E bana da ama sensiz bir şey yapasım gelmiyor, masanın bir ucuna ben bir ucuna sen otur işte"
"İyi madem çok ısrar ettin"
"Kahve?"
"Olur"
Kahveyi ve Serkan'ı beklerken bara yaslandım. Sonrasında Serkan beni barla kendi arasına sıkıştırdı.
"Ya ne yapıyorsun Serkan şirketteyiz"
"Öpemez miyim sevgilimi ? Bu ne saçma iş ya"
"Burası bir iş yeri ama Serkan Bolat"
"Oldu canım istersen Eda hanım diye hitap edeyim bir de"
"Aslında olabilir"
"Eda"
"Nee"
"Komik değil"
"Şaka değil ki"
"Öpeyim mi?"
"Ne alaka şimdi çok fırsatçısın"
"Öptürmezsen bırakmam bak"
"Kaçarım"
"Aynen kaçarsın, öpüşüyor muyuz, öpüşmüyor muyuz? Bu şekilde kalıyor muyuz? Kalmıyor muyuz"
"İyi"
"Ihıı iyi"
Serkan eğilip tam beni öpecekken içeri Erdem daldı.
"Ay pardon ama ne oluyor burada böyle burası bir ortak alan yukarı odaya çıkın lütfen ya"
"Erdem! ÇIK!"
Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Erdem çıktıktan sonra kendime engel olamayıp güldüm.
"Gül sen gül" Serkan bunu dedikten sonra beni kucağına alıp ilerlemeye başladı.
"Ya n'apıyorsun Serkaan delirdin mi ay imdaatt insan kaçırıyolar yaaa indir beni bütün şirket bizi izliyor"
Gerçekten de bütün şirket bizi izliyordu.
"Oda iyi fikirdi. Odaya çıkıyoruz Eda hanım"
"Saçmalama indir beni göstermiyim sana odayı"
"Göster"
Serkan odaya geldiğimizde beni kucağından indirmiş kapıyla arasına sıkıştırmış ve kapıyı kitlemişti.
"Sus"
"Sustur"
"Ben ne yapacağımı çok iyi bilirdim de... Neyse!"
Serkan dudaklarımızı birleştirdi ve bir süreden sonra geri çekildim.
"Sen ne biçim bir manyaksın ya"
"Özledim ne yapayım"
"Bütün şirkete rezil ettin bizi ama"
"Ne yapayım, delirtmeseydin"
"Of Serkan of! Aç şu kilidi"
"Açtım peki sakin"
Serkan kilidi açtı ve saçımı düzeltip odadan çıkıp toplantı alanına geçtim. Herkes bizi izliyor, konuşuyordu. Bilgisayarımı açıp kendimi işe verdim.
"Yemeğe çıkalım mı"
"Olur"
Serkan'la beraber bir restoranta gidip öğlen yemeğimizi yedik ve şirkete dönüp işe gömüldük günün sonunda çantamı alıp çıkacekken;
"Çıkıyor musun"
"Evett"
"Öpücük?"
Serkan'ın yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum geri çekilecekken Serkan belimden çekip dudağıma küçük bir buse bıraktı.
"Bir dakika beklersen beraber çıkarız bana gideriz"
"Niye sana"
"Ne bileyim gideriz işte film izleriz ya da yemek yapıp yeriz ya da yıldızları izler balkonda oturup kahve içeriz"
"Hmm güzel olurdu ama halam"
"Halanı boşver şimdi ya sonra beraber gideriz"
"Yaani"
"Edaa lütfen"
"İyi madem ama gideceğiz sonra"
"Tamam tamam bakarız yarım öbür gün"
"Söz mü"
"Sözz, Serkan Bolat sözü"
Serkan son işlerini hallettikten sonra Serkan'ın evine gittik önce beraber yemek yapıp yedik daha sonrasında kahve alıp balkona çıktık.
"Sensiz çok zordu biliyor musun"
"Benim içinde öyleydi Serkan, ama geçti sevgilim değil mi"
"Evet, sonunda"
"Eda Yıldız'a bakmayalı uzun oluyor... Bakalım mı?"
"Olurr, neden olmasın"
İçeri geçip beraber teleskopa bir süre baktık."
"Bebeğim ben artık gideyim geç oldu"
"Gitmek? Geç olmak?"
"Ne var Serkan ne oldu türkçen mi sıfırlandı"
"Gitme, geçte değil saat 12 sadece ya gece 12"
"Ama"
"Ama yok çok uyumak istiyorsanız yukarıda mis gibi yatak var buyurun... Eda"
"Efendim"
"Sen benimle yaşasana ya, hatta evet evet yaşa benimle eşyalarını aldıralım yarın nasıl fikir ben aşık oldum"
"Şş sakin, bilmem ki"
"Ne bilmemi ya boşver evini gel burada beraber yaşayalım"
"Yaaani neden olmasın"
"Evet o yüzden ben ayarlıyorum yarın eşyalarını getirttiriyoruz ve beraber yerleştiririz tamam mı"
"Pek acelecisin, neyse harika bir fikir olur"
"Tamam ben ayarladım işten dönünce yerleşirsin, ben de yardım ederim sana yorulma"
"Teşekkür ederim bebeğim, ama uyusak?"
"Tamam bence de"
Yatal odasına çıktığımız da;
"Eda, üstüne bir şeyler vereyim ben rahat yat"
"Tamam olur"
Serkan üstüme giymem için bir gömleğini verdi.
"Alta gerek yok bence elbise gibi oluyorlar zaten sana"
"Fırsatçısın Serkan... Neyse ben üstümü değişip geliyorum"
Üstüme değişip çoktan yatmış sevgilimin yanına döndüm ve yanına yattım birbirimize sıkıca sarılıp uyuduk. Sabah olduğunda yine normal bir iş günüydü eve döndükten sonra yemek yedik ve buraya gelmiş olan eşyalarımı yerleştirmeye başladık.
"Açma onu"
"Niye ki açtım bile"
"Off açma dedik sana"
"Çok güzelmiş ya bu gecelikler giysene bunları"
"Komik mi"
"Yok ya giy cidden giy"
"Gülmüyorum"
"Gülme niye gülesin şaka yapmadım zaten, hatta bunu giy bu akşam çok yakışır sana"
"Biraz daha kaşın giydiricem ben sana onları"
"Giymek için almadın mı hayatım, neden varlar giymek için bu yüzden giy"
"Ağlama"
"Giy"
"Bakarız"To be continued...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
renderia
FanfictionYıldızlar kadar parlak cildin, içinde Güneş saklı gözün, Venüs'ün güzelliğini almış dudakların ve yine Venüs'ün aşkını almış kalbin. Uzayın güzelliği ile donatılmış yaratılışın.