*Ayfer'ler ve Eda'nın arası iyi değil. Eda gidince küsmüşler*
Eşyalarımı yerleştirmemiz bittikten sonra aşağı inip bir yorgunluk kahvesi içtik o sırada bir film açıp onu izledik. Film bittikten sonra zaten çok yorulduğumuzdan odaya çıktık.
"Ne oluyor Eda hanım"
"Ne ne oluyor Serkan yatıyorum"
"Yatmaya mı geldik buraya"
"Yatak odasına ya başka neden gelecektik halay mı çekmeyi planlamıştın?"
"Yok yani, gecelikler falan vardı ya"
"Eee"
"Giymeyecek miydin"
"Bakarız dedim baktık beğenmedim"
"Neyi"
"Fikri. Bu fikri beğenmedim"
"Ben aşırı beğendim halbuki git giy"
"Sus"
"Sustur"
"Zorlama"
"Bla bla bla bla sustursana bla bla..."
Yaklaşıp Serkan'ın dudaklarını kısacık öptüm.
"Oldu mu? Deli"
"Olmadı bu ne ya iki saniye var yok beğenmedim"
"İyi. Yat zıbar o zaman"
"Gidip giysene sen şunları"
"Uyudum ben uyudum"
"Hahshsfhs iyi uyu bakalım"
Serkan da yanıma yattığında sarılıp uyuduk.
Sabah olduğunda yanımda Serkan'ı göremedim ve üstümü değişip aşağıya indim. O sırada Serkan aşağıda omlet pişirmekle meşguldü.
"Mm neler yapıyorsunuz siz öyle"
"Gel sevgilim gel, otur ben hemen omleti de getiriyorum"
İlerleyip masaya oturdum ve bir göz gezdirdim.
"Maşallah Serkan yok yok, bir kuş sütü eksik"
"Niye ister miydin ki?"
"Ay hayır ondan değil ya hani bir yemek masasında yok yok olunca öyle derler ya"
"Öyle mi derler? Bilmem ki"
"Derler derler, neyse uğraşma daha ne koyuyorsun ya gel otur yiyelim"
"Tamam tamam"
Serkan omleti de masaya koyup yanıma oturdu.
"N'apıyorsun"
"A ne hiçç böyle seviyorsun ya, farkında değilim alışkanlık olmuş"
"Çok tatlısın bebeğim ama kendini mi doyursan beni doyuracağına bebek miyim ben Serkan"
"Ya ne alaka, aç ağızını. Heh bak güzel di mi çok seviyorum ben bu peyniri çok sağlıklı. Ayrıca konumuza dönmek gerekirse ben yiyiyorum sana da yediriyorum"
"E senlik bir sıkıntı yoksa benlik hiç yok, ayrıca evet güzelmiş"
"Öyledir, ben seçtim sonuçta"
"Ayy ego en ama en nefret ettiğim "
"Olabilir ne yapayım neyse yer misin şu ekmeği elimde kaldı"
"Ne reçeli o"
"Çilek"
"Aşkım senin çilek alerjin yok mu evde niye çilek reçeli var"
"Senin için aldım, sen seviyorsun"
"Teşekkür ederim sevgilim"
"Ee hanımefendi ne yapıyoruz bugün? Haftasonu sonuçta"
"Hmm bilmem ne yapsak acaba aa buldum. Halamlara gidelim"
"Diyorsun"
"Evet hadi"
"İyi git hazırlan bekliyorum"
"Tamam"
Hazırlanıp Serkan'ın yanına indim.
"Beni evden kovmazlar değil mi"
"Saçmalama Eda"
"Ay ne bileyim"
"Sakin ol sen saçma sapan şeyler düşünme bebeğim"
"Peki, umarım kovmazlar"
"Hayır hayır kovmazlar"
Bir süre sonra halamların evine vardığımızda kapıyı tıklattım. Açan halam oldu arkasından da Melo.
"E-Eda"
"Dadam?"
"Hala, Melo"
"G-gel gel içeri, Serkan..."
"Merhaba"
"Sana da merhaba eniş- pardon ex enişte"
"Düz enişte diyebilirsin"
"Ne niye nasıl cidden?"
"Melo. Dur kızım, içeri geçsinler bir. Belli ki Eda hanım sonunda bizimle konuşmaya zaman bulmuş"
İçeri geçip oturduk.
"Evet Eda bir açıklama alabilir miyim?"
"Hala biliyorsun"
"Ne biliyorum kızım? Ne biliyorum! Gece geldin hayatının şokuna uğramış bir şekilde. İki gün sonra yoksun"
"Hala anla beni de"
"Ne anlayayım Eda, hadi gittin bize bir açıklama yapmadın neden"
"Kimseyle konuşmak istemedim çünkü hala"
"Serkan niye burada, beraber geldiniz?"
Serkan'ın elini tuttum ve;
"Beraberiz biz Serkan'la"
"Barıştık anlayacağınız. Beraberiz ve gayet mutluyuz"
"Çocuklar bakın birbirinizi seviyorsunuz, deniyorsunuz tamam ama sizden olmuyor bu işin bir sonu yok"
"Hala. Bırak ne yaşayacaksak biz yaşayalım üzüntümüzü de sevincimizi de tamam mı"
"Peki Eda. Döndüm mü artık her nereye gittiysen"
"Döndüm hala, oluyor biraz ama belli değildi o yüzden şey yapmadım"
"Ne güzel, ne güzel. Biz burada kızımıza ne oldu aç mı susuz mu iyi mi kötü mi nefes alıyor mu diye kafayı yiyelim hanımefendi belli değildi desin ne âlâ memleket!"
"Hala haklısın tamam empati kurmalıydım bencilce davranmış olabilirim ama lütfen anlayın"
"Tamam Eda bir şey demiyorum ben sana"
"Küs müyüz"
"Hayır, kızım sen daha mezun olacaktın her şeyi birbirine karıştırdın"
"Oldum ben mezun hala, İtalya'daydım ben gittim okula"
"Daha geçen gün mezun oldu ya zaten"
"Derken? Sen nereden biliyorsun ne zaman barıştınız siz"
"Barıştığımız akşam uçtuk İtalya'ya orada 3 gün kaldık buraya geleli ikinci gün yani 6 gün olmuş"
"Maşallah Eda"
"Beraber İtalya'ya gidip gezdiniz bile bizimle konuşup mezuniyetine çağırma gereği bile duymadın oh ne güzel ne güzel"
"Hala tamam bazı durumlar da biraz bencilce davrandım, özür dilerim"
"Tamam geçmiş sonuçta. Boşver konuşmayalım daha da"
"Olur çok iyi olur"
Halamlarla hasret giderip kahve ve sayre içtikten sonra halamın deli ısrarlarıyla akşam yemeğine de kaldık daha sonrasında eve geçtik ve kahve alıp beraber oturduk Serkan bir kaç işini hallediyordu. Bense omzuna kafamı yaslamış kitap okuyordum arada başımı öpüyor, ben de onun yanağını alt dudağını öpüyordum. Bir süre böyle oturduktan sonra uyumak üzere odaya çıktık.To be continued...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
renderia
FanfictionYıldızlar kadar parlak cildin, içinde Güneş saklı gözün, Venüs'ün güzelliğini almış dudakların ve yine Venüs'ün aşkını almış kalbin. Uzayın güzelliği ile donatılmış yaratılışın.