Eda ve Buba ne olduğuunu anlamamış bir şekilde durarken kendilerini toparlamış ve konuşmaya başlamışlardı.
"Serkan Bolat kim"
"Liya'nın babası, eski eşim"
"Sonunda aklına gelmiş bir kızı olduğu"
"Ben bize ulaşmasına izin vermedim açıkcası"
"Gel bahçeye çıkalım, konuşalım biraz"
"Olur"
Bahçeye çıkıp oturdular ve konuşmalarına devam ettiler.
"Ne oldu Eda neden ayrılıdınız Liya'yla neden görüşmüyorlardı"
Eda özet geçti. Gözü dolmuştu ve ağlamamak için zor duruyordu.
"Sormam yanlıştı belki de, özür dilerim Eda gerçekten çok üzüldüm"
"Bir önemi yok geçmiş geçmişte kaldı. Önemli olan Liya, kızım mutlu. Benlik bir şey yok"
"Rahatsız olmuyor musun ondan"
"İstesem de olamam. Liya'nın ona ihtiyacı var ve ne olsa da bir yer de kızımın babası"
"Barışacak mısınız"
"İstiyor, ama kolay değil. Hiç sanmıyorum yani"
"Liya beraber yaşamak isteyecektir"
"İstedi zaten. Birazdan binlerce bavul gelirse şaşırma"
Eda'nın dediği gibi de olmuştu. Bir kaç adam gelmiş bir sürü valiz getirmişti. Ve bir koşu bandı. Koşu bandı?
"Serkan bey göndertti"
"Tamam, teşekkürler"
O sırada Serkan bahçeye geldi.
"Serkan!"
"Efendim güzelim"
"Bu koşu bandı ne Allah aşkına? Ayrıca saçma sapan konuşma benimle!"
"Kızımın kollarını çalıştıracağız. Değil mi Liya, bak!"
Serkan, koşu bandını çalıştırıp Liya'yı ayaklarından tutup ellerini koşu bandına yerleştirip yürüyor gibi yapmasını sağladı. Eda hemen yanlarına koşup Liya'yı kucağına aldı.
"Serkan ne yapıyorsunuz ya! Manyak mısın sen? Anneciğim sen neden uyuyorsun"
"Ama anne eğlenceli bir oyundu"
"Başına bir şey gelecek düşeceksin ama güzelim benim. Hem dışarıdan her ikiniz de deli gibi duruyorsunuz açıkcası"
"Ben deliyim zaten"
"Ne"
"Sana deliyim kıps"
"Üff Serkan sus Allah aşkına"
"Ben değilim"
"Ama baban sayesinde sen de delirebilirsin"
"Babam çok akıllı ama. O bir mimar"
"Kimin kızı be konuş babacı'm"
"Babam dedi ki mimarlık zormuş ve orada matematik çok önemliymiş. Matematiği yapmak için akıllı olmak gerekir babam da başarılı bir mimar olduğuna göre akıllı"
"Harika bağlantı kurdun Liya!"
"Teşekkür ederim Bubaa"
"Baba mı?"
"Buba Bu-Ba"
Burak, Eda'nın sözünü keserek;
"Burak Balcı'nın kısaltması. Korkma küçük adam kızının babası sensin! Tanışmadık bu arada"
"Serkan Bolat"
"İşitmiştim"
"Harika!"
"Burak Balcı nam-ı diğer Buba"
"Memnun oldum"
"Ben de! Şeref"
"Bunlar ne"
"Ben de sizinle yaşayacağım ya ondan dolayı eşyalarım, kıyafetler falan"
"Haa tamamm"
"Burada istediğin için buraya geldim ama daha sonra kendi evimize geçeriz değil mi"
"Bizim kendi evimiz burası Serkan Bolat"
"Eda bir durursan. Yani benim evimden bahsediyorum aslında üçümüzün. Annenle orada yaşıyorduk, odan da var orada"
"Olmaz orada. O oda bebek için Liya 5 yaşına geliyor"
"Merak etme Eda. Liya yaş aldıkça odasını yaşına göre değiştirdim. Senin stilini bozmadan. Sadece yerini değiştim ilk odası öyle kalsın istedim. Ama hemen yan oda"
Eda şok olmuş ama çokta duygulanmıştı. O oda aklına geldi. Liya'nın doğduğu gün, Serkan kaza yapmadan... Serkan'ın Liya'yı Eda uyusun diye kucağına alıp ninni söylemesi... Ne kadar da güzeldiler o kaza olmasaydı. Mahvolmuştu bütün hayatlarını, aileleri yıkılmıştı!
"Odam mı varr çok merak ettim"
"Valla siz burayı seçtiniz küçük hanım. Orada yaşamak isterseniz hayhay oradayız"
"Bakalım beğenirsem"
"Olur, hadi gidelim sonra da bir yemek yeriz"
"Harika olur! Harikasın Serkan Bolat seni çok sevdim"
"Ben de seni çok sevdim kızım, hadi Eda çantanı falan alıcaksın muhtemelen al da gidelim"
"Buba"
"Efendim"
"Sen de bizimle gell"
"Ama öyle olmaz ki siz şimdi ailecek-"
"Yok, Burak gel"
"Emin misin Eda yani"
"Gerçekten, gel"
"Peki"
"Gel tabii ne olacak yer var araba da"
"Serkan!" diyip dirseğini dürttü Serkan'ın. Serkan, Liya'yı kucağına aldı ve kapıya doğru yürümeye başladılar.
"Nee" dedi Serkan.
"Sus!"
"Peki"
Kapıya çıktıkların da Eda küçük bir şaşırdı.
"Araban?"
"Burada"
"Yok anladım bu da diğeri nerede"
"Beraber bir yerlere gideriz diye bununla geldim üç kişiyiz malum iki kişilik arabayla olmaz"
"İyi yaptın"
"Ama beraber yeni bir araba seçelim"
"Ne için"
"Aile için, bir aile arabası"
"Ben de araba istiyoruum"
"Ehliyetini al istersen beş araba alırım"
"Şimdi!"
"Ama bu modeller sen büyüğünde çok eskimiş olacak, hem sürmeyi bilmiyorsun Liya"
"Serkan saçmalama istersen çok istiyorsa akülü bir araba alırız"
"Olur bak o ne dersin Liya?"
"Tamam oluur"
"Neyse şimdi gidelim ben hallederim onu"
"Arkadaşlar çok özür dilerim ama benim kafe de işlerim çıktı acil gitmem gerek"
"Ne güzel"
"Anlamadım"
"Yok bir şey demedim"
"Sonra yine görüşürüz Liya tamam mı"
"Tamam Bubaa görüşürüz"
"E hadi arabaya"
Arabaya bindiler ve eve gittiler. Eve geldiklerinde Eda kötü olmuştu. Serkan'da suspustu. Girer girmez salon ve mutfakla karşılaşıyorlardı. Her ikisinin de aklına Liya'yı uyuttuktan sonra Serkan'ın İtalya'ya gideceğini söylemesi geldi. Mutfağı görünceyse Eda'nın aşermeleri. Balkon... Balkon çok güzeldi. Orada gece kahveleriyle oturur sohbet ederlerdi çok hoşlarına gidiyordu. Çünkü başka bir şeyle bir irtibatları yoktu her şeyden konuşuyorlardı. Ve o anları dondurmak istiyorlardı.
"Odam neredee"
"Yukarıda"
Yukarı çıktılar ve Eda lavaboya gideceğini söyledi. Serkan ve Liya'da şuan kalacağı odaya bakmaya gittiler. Eda'nın ağlayası geliyordu o güzel günleri geldikçe aklına. Evi gezmeye devam etti. Yatak odasına girdi. Yatağı... Çok özlemişti burayı çok rahattı burası, yine burada da bir çok anıları vardı. Birbirlerinin göğsünde ağlamış, yastık savaşlaro yapmış, sohbet etmiş. öpüşmüşlerdi burada. Ebeveyn banyosuna gittiğinde diş fırçasının hala orada durduğunu farketti. Hatta hızlı hızlı toplarken unuttuğu kıyafetleriyde yerindeydi. Ve onun kıyafetleri olan yer tamamıyla boştu. Oradan çıkıp Liya'nın ilk odasına gitti. Burayı nasıl da özenerek ve heyecanlı bir şekilde dizayn etmişlerdi ama! Sonra oradan çıkıp Serkan'ların yanına gitti.
"Annee burada yaşamak istiyorum ben odam çok güzelmiş! Hem evde güzel olur mu"
"Ama Liya'cığım bizim evimizde ki odan da çok güzel"
"Güzel ama ben burayı istiyorum. Hem burası da bizim evimizmiş. Hepimizinmiş, Serkan Bolat öyle söyledi"
"Öyle mi söyledi"
Liya, tatlış tatlış evet anlamında başını salladı.
"İyi madem öyle olsun"
"Yeyy"
"O zaman ben eşyalarınızı aldırttırayım"
"Olur"
Serkan, bir arama yaptı ardından aşağı indiler. Liya, evi geziyor keşfediyordu. Serkan'la Eda'ysa salon da oturmuş suspus kızlarını izliyor ve sorularına cevap veriyorlardı.
"Sizin yatak odanız nerede bir şey olursa nasıl bulacağım ben sizi, günaydın öpücüğü için nereye girmem gerek"
"Öncelikle Liya sen çok akıllı bir kızsın biliyorsundur ama söyleyeyim yine de hatırlatmış olayım. Anneyle babanın odasına kapı çalınmadan girebilir miyim demeden girilmez"
"Biliyorum"
"Harika! Annesi odamızı gösterir misin. Ben hemen geliyorum"
"Gel annecim"
Eda, Liya'yı yukarı çıkardı ve odalarını gösterdi.
"Bak senin odanın hemen karşısı zaten meleğim"
"Tamam anneciğim"
Merdivenlerden inecekken Serkan da geldi.
"Baktınız mı"
"Hıhı, öğrendi yerini"
"Harika!"
Biraz daha durup geri döndüler. Eda eşyalarını toplayıp kutuladı ve yemek yemek için bir restoranta gelip yemek yediler ardından Eda her ne kadar istemese de malum eve döndüler bir süre sonra kapı çaldı. Kızların eşyaları gelmişti. Onlarca yüzlerce koli! Liya'nınkileri yerleştirip Liya'ya iyi geceler dileyip kızlarını öptüler. Ardından başbaşa kalmışlardı. Odadan çıkıp kapıyı örttüler ve;
"Ben nerede yatacağım?"
"Ne demek nerede yatacağım? Yatak odamız da"
"Sen nerede yatacaksın ki"
"Yatak odamız da Eda"
"Koltukta falan mı"
"Hayır bebeğim. Aynı yatakta beraber uyuyacağız"
"Hayatta olmaz saçmalama!"
"Niye"
"Hayır biz kim oluyoruz ki beraber yatacağız sen benim için kimsin? Kızımın babası. Ben senin için neyim? Kızının annesi"
"Eski eşim aynı zaman da"
"Senin tercihindi"
"Ve aşık olduğum, hep olacağım kendimi affettirip tekrardan evleneceğim kadın"
"Hayal dünyasında yaşıyorsun Serkan"
"Sanmam, eşyalarını yerleştirmene yardım edeyim"
"Olur"
Odaya geçtiler ve kolileri açmaya başladılar.
"Onu açma"
"Neden"
"Onu ben hallederim"
"Sebep"
"Sanane, dur onu da açma"
"Neden"
"Onu da ben hallederim"
Serkan tabii ki dinlemeyip ikisini de açtı.
"Aaa senin aldığın gömlek. Ben de kaç yıldır bunu arıyorum. İnsan bir verir ya belki giyip seni anacağım Allah Allah insanlar çok düşüncesiz mmm bu geceliği de hiç giymedin aldığımdan beri giysene ya bugün"
"Dalga mı geçiyorsun sen benimle"
"Bak evlendiğimizden beri bunu da hiç giymedin çok kırıcı. O kadar seçtim beğendim aldım ya"
"Hamileydim hani Liya doğdu zaten sen sonra"
"Heh bak şuan değilsin"
"Saçmalıyorsun Serkan, barışmadık bile. Haddini aşma!"
Serkan çöktüğü yerden kalkp Eda'ya yaklaştı ve yanına oturdu. Aniden Eda'nın çenesini nazikçe tutup dudaklarına yapıştı. Eda ne olduğunu anlayamadan karşılık verdi ve öpüşmeleri bittikten bir kaç saniye sonra Eda Serkan'ın dudağına yapışıp kucağına geldi.
"Asıl öyle değil böyle öpülür"
"Kusura bakma tokadı yerim diye kucağıma almaya bir taraflarım yemedi"
"Yemesin zaten!"
"Barıştıysak giy birini kolileri yarın hallederiz"
"Kim söyledi barıştığımızı ben hatırlamıyorum da"
"Öpüştük ya hani sonra sen beğenmeyip kucağıma geldin. Tekrardan öptün beni"
"Anlık bir şeydi o aklının ucundan bile geçirme barışmayı"
"Hala kucağımdasın"
Eda, ayağa kalkıp derin bir nefes aldı.
"Delirteceksin sen beni" diyip kolileri yerleştirmeye devam etti.
"Eda ne kadar düşüncesiz bir insansın"
"Pardon"
"Bak parfümüm senin aldığın... Bulamadım başka yerde kullanamadım dalga mı geçiyorsun"
"Kullan artık ne yaparsan yap hepsini. Bir anlamları yok benim için"
"İnat etme bak barışalım nolur güzelim benim"
"Şansını zorlamamanı öneririm"
"Bu gecelikleri eski yerlerine koyuyorum bu arada"
"Dokunma dedik iyi ki"
"Görmediğim şey değil boşver kocandım falan ya hani sevgilindim bir ara"
"Bir ara işte şuan değil"
"Kim diyordu ya bilmiyorum ama ayrılık da aşka dahil"
"Biz de değil"
"Evet ayrıldık desekte kalpler ayrılmadığından olur öyle neyse her şeyi eski yerine koyuyorum"
"Öyle yap, karışmasın zaten"
"Şu siyahı giy"
"Ne"
"Gecelik olarak"
"Sus sus sus sus"
"Yarın"
"Ne yaparsam susarsın"
"Beni affedip benimle evlenirsen ve gecelik giyersen"
"Sen kafayı yemişsin ya sus Allah aşkına sen"
"Kırıcısın"
"Teşekkürler"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
renderia
FanfictionYıldızlar kadar parlak cildin, içinde Güneş saklı gözün, Venüs'ün güzelliğini almış dudakların ve yine Venüs'ün aşkını almış kalbin. Uzayın güzelliği ile donatılmış yaratılışın.