5'

2K 345 86
                                    

"Size bir şeyim yok demiştim." Seungmin göz devirirken koluna girip onun sedyeden inmesini sağlayan Hyunjin'le ayaklanmıştı.

"Bileğindeki zedelenme de öyle söylüyor." dedi Minho karşısındaki gence bakarken.

"Metal yığını olarak bana laf sokamazsın." dedi Seungmin tekrar göz devirip.

Jeongin oflamış, büyüğünün peşinden yürümeye başlamıştı. Minho üçünün peşinden ilerlerken, Seungmin ona tavsiyeler veren arkadaşının kolundan çıkıp ofladı.

"Minho gel sen destek ol, çok konuşuyor bu." Minho ikiletmeden ona ulaşıp kolunu uzattığında Seungmin sağlam koluyla robotun koluna girmiş, onunla yürümeye başlamıştı.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Yorgun." dedi Seungmin başını robotun omzuna koyup. "Seni taşımamı ister misin?"

"Ne?"

"Ciddiyim. Yorgun olduğunu söyledin." Seungmin gülerek başını iki yana sallamış, yürümeye devam etmişti.

"Hyunjin bize gelsene." dedi arkasına dönmeden. "Geç oldu."

"Olur."

"Jeongin'in panik halini yatıştırırsın hem, hiç halim kalmadı benim." Hyunjin ve Jeongin onu onaylarken Minho geldikleri arabanın kapısını açmıştı. Seungmin arka koltuğa yerleşirken Minho'yu da yanına çekmiş, Hyunjin'in öne geçmesine sebep olmuştu.

Seungmin robotun omzuna yaslanıp gözlerini kapatırken uyumasına ramak kalmıştı.

Eve ulaşana kadar Seungmin uyuyakaldığında Minho arabadan inip sahibini kucaklamış, onunla beraber apartmana girip Jeongin ve Hyunjin'i takip etmişti.

Dördü eve girdiğinde Jeongin eliyle odayı gösterdi. "Hyungun odası şurası."

"İyi geceler."

"Kendi kendini şarja takabilir misin yardım etmem gerekiyor mu?" dedi Hyunjin odanın kapısını açarken.

"Kendimi kapatıp açamıyorum, güç tasarrufunda sabaha kadar bekleyebilirim." Minho odaya girmiş, kucağındaki bedeni yatağa bırakıp üzerindeki takım elbiseyi çıkarmıştı.

Jeongin büyüğünün pijamalarını giydirmek için odaya gelse de Minho'nun bubu çoktan hallettiğini görünce eliyle odadaki berjeli gösterdi. "Orada sabahlayabilirsin."

Minho onaylayarak berjele oturmuş, gözlerini kapatıp güç tasarrufunu açarken sabahın olmasını beklemişti.

Saatler sonra Seungmin alarmıyla uyandığında Minho da gözlerini açıp onun uyanışını izlemişti.

"Eline dikkat et." diyerek doğruldu Minho.

"Ah, acıdı." Seungmin sargılı elini farkında olmadan yatağa bastırdığında Minho ayaklanmış, dün gece kenara bıraktıkları ilaçları alıp yatağa oturmuştu. Kremi açıp Seungmin'in elini tuttuğunda Seungmin elini çekti.

"Elimi yüzümü yıkayayım, kurulayınca süreriz."

"Öyleyse bir an önce elini yüzünü yıka." Seungmin cyborga gülümsemiş, ayaklanmıştı.

"Keyiflisin." dedi Minho arkasından.

"Evet, keyfim yerinde."

"Güzel, bekliyorum ilaç sürmeyi." Seungmin onaylamış, odadan çıkıp banyoya ulaşmıştı. Elini yüzünü yıkayıp sabah rutinini tamamladıktan sonra odaya gelip kıyafet çıkardı kendine.

Koşuya gidecekti.

Minho için de bir şeyler çıkarıp kenara koydu. "Bunları giyebilir misin?"

"Elbette." Minho ayaklanıp üzerini değiştirmiş, Seungmin de giyinince bileğine kremler sürmüştü.

İkisi de üzerlerinde şortlarla odadan çıkarken Seungmin konuşmaya başladı. "Her sabah saat altıda koşuya çıkarım. Yedi gibi eve döndüğümde duş alıp giyinmem yedi buçuğu bulur. Bunlardan sonra kahvaltı yaparım ve o gün Jeongin derse gidecekse onu bırakırım."

Cümlesi bittiğinde asansör gelmişti. İkisi binerken Mimho ne duydursa kaydediyordu.

"Şirketin planı her gün değişiyor ama genel olarak sabahtan üretim takımıyla toplantılarım veya çizimlerim olur, öğleden sonra bütün şirketi kolaçan edip araştırmalara girişirim."

"Ne araştırması?"

"Senin beynin gibi." dedi Seungmin gülerek.

"İlgi çekici."

"Öğlen yemeğimi odamda yerim, insanları sevmiyorum."

"İlginç, Hyunjin ve Jeongin'e bakarken saf sevgiyle bakıyorsun." dedi Minho.

"Duyguların ne kadar saf olduğunu çözümleyebiliyor musun?"

"Tam olarak hayır, Felix hyungdan bir şeyler öğrendim." Seungmin gülmüş, duran asansörden inmişti.

"Koşabilir misin?"

"Şarjım bitene dek aynı tempoda koşu yapabilirim. Bu da demek oluyor ki 28 saat boyunca saatte 30 kilometre hızla ilerleyebilirim."

"Bir saat için bir iki kilometre koşacağız, abartmaya gerek yok." Seungmin gülmüş, siteden çıkıp sahil tarafına geçmişti. Minho onunla aynı tempoda koşarken sessizlerdi.

Eve dönüş yolunda da sadece on gün sonra Japonya'ya gideceklerini söylemişti.

Eve girdiklerinde Hyunjin ve Jeongin'in gülüşerek kahvaltı hazırlamasına imayla baktı Seungmin. "Jeongin Bey, ben sizi yarım saat uyandıramayım siz sevgilinizle ssbahın köründe kahvaltı hazırlayın." dedi Seungmin dolaptan su alırken.

"Hyung-"

"Sevgilimin evinde onunla kahvaltı hazırlama fırsatını kaçıramazdım. Sen de sevgilinle akşam yemeği hazırlarsın." dedi Hyunjin cyborgu işaret ederek.

"O benim sevgilim değil, cyborgum." dedi Seungmin elindeki şişeyi kenara bırakırken. "Duşa giriyorum." diyerek banyoya yöneldiğinde Minho arkasından bomboş bakmış, diğerlerine dönüp Seungmin'i işaret etmişti.

"Dün gece sevgiliydik."

Jeongin duyduğu şeyle gülerken Hyunjin elini robotun omzuna koyup patpatladı. "O sadece dün geceye özeldi."

"Öyle miydi? Yanlış anlamışım. Yardım edilecek bir şey var mı?"

Jeongin başını iki yana sallamış, sandalyeyi göstermişti.

"Hayır, otur sadece. Hallediyoruz biz." Minho sandalyeyi çekip oturduğunda Jeongin arkasından sarılıp ensesini öpen büyüğünün yanağını okşamış ve Minho'ya dönmüştü. "Hyunguma gördüklerini anlatamazsın."

"Bir şey görmüyorum." diyerek elini gözünün kenarına koyduğunda Jeongin gülmüş, dönüp Hyunjin'in dudağını öperek domates doğrama işine devam etmişti.

not human // 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin