7'

1.8K 334 66
                                    

önceki bölümü okumayı unutmayın

--

"Jeongin! Biz çıkıyoruz!"

"Tamamdır, Hyunjin gelir zaten birazdan." Jeongin odasından çıkmış, elinde küçük bir çantayla kapıya giden büyüğüne ve cyborga veda etmek için peşlerinden ilerlemişti.

"Dikkatli olun, ben yokken evde güvende olduğundan emin ol." dedi Seungmin kardeşinin başını patpatlayıp.

"Köpek mi seviyorsun ya?" Seungmin gülerken kardeşinin yanağını sıkıştırdı. "Görüşürüz velet."

"Görüşürüz. Güle güle Minho hyung."

"Güle güle Jeongin." Jeongin ikisinin arkasından kapıyı kapatırken Seungmin iç çekmişti.

"Keşke uçağa binebilseydin."

"Beni tamamen kapatsan binebilirdim, kargo kısmında mesela."

"Eğw, hayır." Seumgmin gülmüş, kapının önüne gelen taksiye binmişti. Minho da yanına oturunca ona yaklaşıp başını çevirdi. "Oraya cyborg olarak değil, asistanım olarak geliyorsun."

"Hyunjin yine erkek arkadaşın olacağımı söyledi." dedi Minho gülümseyerek.

"Yani, o da var tabii." Seungmin gülerek onune dönerken Minho konuştu. "Tansiyonun yükseldi."

"Görmezden gelemez misin?" Seungmin gözlerini yola çevirip söylenirken Minho kolunu onun omzuna atmıştı. "Bu kez seme misin uke misin?"

"Uke, bu terimler çok saçma. Her neyse, önceki gibiyiz işte." dedi Seungmin limana gelirlerken.

"Japonca biliyor musun?"

"Biraz."

"Önemli değil ben 60'tan fazla dil biliyorum." Seungmin gülerek ona dönmüş, yüzleri birbirine çarpınca hafifçe geri çekilmişti. "İstesen şimdi kırk dil daha öğrenebilirsin."

"Evet ama gerek yok, çeviri denen bir dünya harikası var." dedi Minho gülüp.

"İnternet bağlantın orada sıkıntı çıkaracak." dedi Seungmin iç çekerken.

"İnternetim kesilirse de programlarım çalışır aslında ama beynimin tamamına ve hyunglara ulaşamam." Seungmin onaylamış, telefonunu çıkarmıştı.

"Gemide wifi vardır ama Japonya'ya gidince internet almamız gerekecek."

"Marinanın yakınlarında uygun satış yapan bir yer var, yorumları olumlu." Seungnin gülerek onayladı. "Sen öyle diyorsan öyledir."

"İlk yüz sayfayı taradım, devam edeyim mi?"

"Hayır, gerek yok." Minho onaylamış, taksi durunca inmişti. İkisi gemiye gidip bilet kontrolünden geçmiş, alt kattaki odalara inmişlerdi. Yarım günlük bir yolları vardı.

Odaya girip eşyaları vırakarak üst kata çıkmış, geminin açık yerlerine oturup denizi izlemeye başlamışlardı. Seungmin gelen uykusuna direnmek yerine Minho'nun koluna sarılmış, başını omzuna yaslamıştı.

"İnsanları neden sevmiyorsun?"

"Yalancı ve düzenbazlar. Jeongin ve Hyunjin hariç hiçbirine güvenmiyorum."

"Beni de insanlar programladı."

"Yine de insan olmaman güven veriyor, teknoloji insanlardan daha güvenilir." dedi Seungmin gözlerini kapatıp.

"Geçmişte bir şey mi yaşadın?"

"Çok güvendiğim biri beni kazığa oturttu." dedi Seungmin iç çekip. Başını kaldırmamış, aksine daha çok yerleşmişti. "Annem Jeongin'i bana emanet edip markete gideceğini söyledi, o zaman daha küçük olduğum için elindekinin valiz olmasını sorgulamamıştım. O gün bizi terk edip gittiğinde insanlara güvenmemeyi öğrendim."

"Hyunjin peki?"

"Liseden arkadaşız, çok çekti benim güvensizliğimden ama güvenimi kazanmayı başardı." Minho onaylamış, hafifçe doğrulup Seungmin'in omuzlarına kollarını sararak genxi iyice kendine çekmişti.

"Ne yapıyorsun?"

"Sana sevgi veriyorum." dedi Minho gencin ensesindeki saçları okşarken. Seungmin iyice mayışarak cyborgun boynuna yüzünü yaslamış, gözlerini kapatmıştı. "Seni seviyorum, ben insanlar gibi düzenbaz değilim, beni dürüst olmaya programladılar."

"Sevemezsin sen, duyguların yok." Swungmin gülerken Minho kaşlarını çatmıştı.

"Cyborg olmam kırılmadığım anlamına gelmiyor."

"Kırılamazsın da."

"Öyleyse sen de duygusuz bir metal yığınından sevgi bulamasın."

Seungmin iç çekmiş, cyborgtan ayrılmıştı. "Haklısın, bulamam. Yalnız kalmam gerekiyor gibi hissediyorum bu yüzden benimle aşağıya gelirsen seni kapatacağım ama istersen burada kalabilirsin, ne de olsa benden daha zekisin."

"Patron sensin."

"Burada kal, tam bir saat sonra aşağıya gel." Minho onaylarken Seungmin yanından kalkmış, iç çekip geminin alt katına inerek odalarına girmişti. Kapıyı kapatıp kendini oradaki yatağa atarak gözlerini kapatmış, kırk beş dakika sonraya alarm kurup düşünmeye başlamıştı.

Dakikalar sonra, alarmından hemen önce kendine alayla güldü.

"Aptalsın Seungmin, bir metal yığınından hoşlanacak kadar aptalsın."

not human // 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin