Aslında bu bölümü dün atacaktım. Hazırlamıştım falan tam atacaktım bir baktım bölümün yarısı yok. Kaydedilmiş gözüküyordu ama kaydetmemiş demek ki. Devamını full sızlanarak tekrar yazdım. İçime pek sinmedi o yüzden.
O sinirle kitabı silmediğime sevinmeliyiz bence hshshbb.
Okulun önüne geldiğimde direkt kantine girdim. Dün gece yaşanan her şeyin farkındaydım ve Ateş'in yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum. Benden nefret ediyor olmalıydı.
Belki de iğreniyordu. Onu anlardım. Çoğu kişi iğrenirdi zaten. Herkes kendi başına gelene kadar saygı duyuyordu eşcinselliğe.
Bana kalırsa iğrenmekte haklıydı da. İğrenç biriydim ben. Sadece hemcinsime ilgi duymamdan veya feminen olmamdan değildi iğrençliğim. Genel olarak iğrençtim ben.
Normal olmayı bile becerememiştim.
Kantinde öylece otururken telefonumun titremesiyle irkilerek kendime geldim. Telefonumu umursamadan kendime su aldım. Midem çok bulanıyordu.
Tekrar masaya oturduğumda yanımdaki kalorifere de elimi koymuştum. Şişeyi açıp birkaç yudum aldıktan sonra kapatıp çantama attım.
Henüz ders başlamadığından bahçede dolaşan tek tük insanları izliyordum. Çoğu en az üç kişiden oluşan arkadaş gruplarıydı. Kimisi bahçede kedi seviyordu, kimisi tüm bahçeyi tavaf ediyordu.
Telefonum tekrar titrediğinde göz devirerek elime aldım.
Gönderen: Sinan
Konuşmamız gerek. (08.12)
Gönderen: Ateş
Konuşmamız lazım. (08.19)
İki mesaja da kaşlarımı çatarak baksam da herhangi bir yanıt vermeden telefonu cebime sıkıştırdım.
Spor çantamı da alıp sınıfa ilerlemeye başladım. Evet, bugün antrenman vardı maalesef.
Kafamı sıraya gömüp uyumaya çalıştım. Dün gece doğru düzgün uyuyamamıştım.
Omzumun dürtülmesi ile kendime geldiğimde kafamı kaldırdım. Tabii masanın üzerinde duran ve kafamı üzerine yerleştirdiğim kağıt da yüzüme yapışmış bir şekilde kalkınca homurdanarak kağıdı yüzümden ayırdım.
Tüm ders yatmıştım ve sınıftan gelen orangutan seslerine bakılırsa şuan teneffüsteydik.
Karşımda dikilen Ateş'i gördüğümde bacaklarımın titremesine engel olamadım. Ateş bana çok fena şeyler yapıyordu ve ben asla engel olamıyordum.
"Sence de konuşmamız gerekmiyor mu?" dedi Ateş bana bakarken.
Gözlerinin içindeki hiçbir anlamı okuyamadığımdan sadece kafamı salladım.
Ne tür bir konuşma yapacağımızı bilmediğimden gergindim. En kötü ihtimalle beni boş bir sınıfa götürüp hunharca döverdi. En iyi ihtimalle dün geceyi unutup arkadaşlığımıza ihtiyacı olduğunu söylerdi.
Tamam, ikincisi yaşanmazdı.
Sınıftan çıkarken bende peşine takıldım. Arka bahçeye geçtiğinde karşısındaki yerimi aldım. Bu tarafı kameralar çekmediğinden gerginliğim artmıştı.
"Dün geceyi hatırlıyorsun?"
Ses tonu emin çıkmadığı için kafamı sallayarak onayladım onu. Bir dal sigara yakıp paketi bana ikram etti. Kafamı sallayarak reddettiğimde paketi tekrar arka cebine sıkıştırdı. O kadar çok midem bulanıyordu ki sigara içecek havam yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Prens | bxb
Random[Tamamlandı] Ateş: Bugün öyle arkadaşlarınla iddiaya falan mı girdiniz? Derin: Ha sen etekle okula gelmemden bahsediyorsun? Ateş: Evet. Derin: Saçma iddialara falan girmedik. Etek giymeyi seviyorum sadece. Derin: Oje sürmeyi sevdiğim gibi. Deri...