27.Bölüm

5.2K 258 15
                                    

Zeliha sıkıntıdan perişan olmuş hâlde koştu kocasının peşinden sesini duyurabilmiş durmuştu adam ölüm lafı ile..
  Ağırdı bu söz yükü ağır, derdi ağır,telaffuzu ağır,  kalbine yara bir kez daha kaldıramazdı, Allah korusun olmasın bir  daha tövbe Allah dedi kalbi ve hızla arkasını döndü, öfekeliydi gözlerinden belliydi ateş çıkıyordu sanki.
Yüz hatları zaten keskindi ama sinirlenince çok daha sert korkunç görünüyordu.
   Zeliha  tereddüt etti yaklaşmakta ama sonra bir cesaret vardı yanına, nefesi kesik kesikti, acele ettiği için su gibide terlemişti son bir saatte yaşadığı duygu değişimi dışarı vurdu yine karnı ağrıdı, midesi bulandı ama kocasının gözlerine baktı ilk defa endişe korku öfke değil farklı birşey hissetti  ve Zeynel ağa iri elleri ile Zeliha'yı omzundan çekti göğsüne bastırdı, karısının başı tam çenesinin altına geliyordu bir eli ile başının arkasını tuttu bir eli ile de  sırtından öyle sıkı sarıldı ki Zeliha gözünü bile kırpamadı şok olmuş gibi dondu kaldı hâlâ elini tutuyordu ama adam öyle bir sıktıki resmen Zeliş'in kolları karnına baskı yaptı.

Bu sarılma aralarında milattı..

Zeliha duvar gibi kaskatı kaldı ağzı açık, kocası ona sarılıyormuydu şimdi bu eller, sıkı sıkı saran kollar Allah'ım imkân varmı ağam mı şimdi göğsüne yaslandığım diye fırtına esti aklında yoksa rüyamı görüyor tuhaf oldu, burnuna kocasına has o koku geldi.
  Hani çamaşır yıkamada kendine bile çaktırmadan derince nefes çektiğinde göyneklerine sinmiş olan koku varya işte  hani o, ne güzeldi mest ediyordu Zeliş'i seviyordu bu adamı hemde herşeyiyle, hatta  geçmişine olan sevgisini bile bağrına basacak kadar çok ondan olan çocukları kendindenmiş gibi sevecek kabul edecek başına taç edecek  kadar çok...
  " Bir daha ölüm lafı etme" diye kulağına fısıldadı kocası.
Aslında Zeynel ağa kendi de beklemiyordu kendinden bu hareketi.

Zeliha daldığı hayalden çıktı
" Elim ağam elim ağrıyor, hem biri görecek " diyerek kendini geriye bıraktı hafifce.
Zeynel ağa elini tuttu içine baktı " ne olmuş yoksa o it mi yaptı ? " diye merakla sordu.
" yok ağam o birşey yapamaz bana, taş aldım ben yerden altında ne varsa elimi sokmuş böcektir herhal " dedi.
"Sen eve dön Zeliha, elinede çamur çal, niye taş aldın naptı ki ne dedi o sana? çok bile yaşadı kanı kırık"  diye sinirle konuştu adam.
" ağam anlatırım eve gidek ne olur sende gitmeyesen ben bildirdim ona haddini gurban olam gel" dedi Zeliha.
  " ne ettin Zeliha? Ne oldu ben hesap görmeden eve gelmem kim benim ailemi yabanda sıkıştırabilir" diye kükredi adam sinirlenince boyu da mı üzüyordu bunun ne Zeliha epey yukarı bakıyor gibi geldi
" ağam birşey etmedi ne edebilir bana, canımı çekip almazsa Yaradan,  kimse dokunamaz hem çocuklarda yanımdaydı birşey olmadı büyütecek bir hal yok anamda gitti zaten  " diyerek durdurmak istedi kocasını ama ağa dinlemedi.
" Sen git eve ben gelirim anlatın" diyerek hızla uzaklaştı söz ettirmeden, Zeliha çaresiz döndü geri..
  Eve girdi kapıyı kapattı aklında ne Osman'ın dedikleri vardı ne olanlar ne olacaklar ne elinin acısı hiç biri umrunda değildi kocası ona sarılmıştı ne için olursa olsun ona sarılmıştı kocası.
Zeliha bir mutlu bir güleç yürüdü avluya merakla kendine bakan kızları görünce kafa salladı ne var diye.
Meryem " Zeliha vallah ben senin aklına şüpheye düştüm canem ne sen bir ağlıyon bir gülüyon ağam ölmeye öldürmeye gitmiş sen gülerek eve giriyon kıyametler kopmuş kız seni çer sokmadı inşallah zehir atmış olmasın aklına mı getti anam " diyerek elini eline aldı pancar gibi kızarmıştı kızın parmağından öte hemde epey şişti.
Roza çığlık ata ata ağlayarak annesini istedi Zeliha anneydi ona artık yoktu ötesi anne diyordu çocuk hemde herkesin anlayacağı şekilde anneydi bizim körpe Zeliş, Fatma kadının gınalısı, Mehmet beyin yıllar sonra bulduğu güzeller güzeli kızı genç yaşta üç çocuğun annesi olmuştu hemde babalarını sonradan severek...
  Zeliha oturdu kucağına aldı sağlam eli ile kızını, Emine tasla çamur getirdi sürdü eltisi sardı kötü bir çapıtla Hazal ene kaygılandı Allah'ım kötüden koru diyerek mutfağa gitti şimdi herkes gelir yemek vakti yakındı.
  Emine kızdı
  - bu Ömer de gerek olunca olmaz kapıda Zeliha çok mu bağırdın ne etti vurmadı değilmi sana o pislik dedi.
Zeliha niye böyle umursamaz duruyordu çatladı Diyar.
" kız sana diyoz ne oldu dışarda " diye sordu.
Zeliha " dalga geçmek yok ama diyecem" dedi.
Hepsi bir ağızdan söz dediler.
" abine yetişemedim ama ölümü gör dur dedim durdu sonra inanmazsıız bana sarıldı hemde ulu orta aşağı yolda abla nasıl oldu anlamadım dışarda yüzüme bakamzdı" dedi gülümseyerek.
Şaşırdı kızlar ama sevindiler Meryem " bak dedi ağam adım atmış artık sıra sende yap dediklerimi sana kıymet vermese hayatta bağrına basmaz koskoca ağa biri görse ne der lâf eder diye ağır taş bunlar" dedi.
Emine elini tuttu
  " gelinağa geldiğin günden beri aynısın gelin olmadan önce neysen o iyi birisin Allah sana da verisn mutluluğu hakediyon kardeş gibisin bize " dedi gözleri doldu.
Diyar da dalga geçmedi bu kez
" Zeliş umarım daha iyi günlerin olur canım sen gerçekten bize hediye geldin " dedi sarıldı.
Zeliha nın eli ağrıyordu yanıyordu konuştular biraz daha yarın da Cuma' ydi ne olacaktı şimdi ya vazgeçerse Ferhat ta emmioğlu gibi diye endişe içindeydi Diyar ya gerçekten alırsa Osman hayatta varmam dedi kızlara kaçarım buradan ama yinede gitmem...

ZELİHA      (Yeniden Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin