36.Bölüm

3.5K 220 38
                                    

Zeliha, baktı halaya  durmuş olan ailesine ve sonradan akraba olduğu insanlara, el ele vermişler neşe içinde ritme ayak uyduruyorlardı gülümsedi. Diyar mutlu görünüyordu.
  Peki ya kendi şimdi ne hissediyordu mesela düğünü böyle olmamıştı tıpkı bir cenaze gibiydi varmıydı içinde bir kıskançlık..
  Kalbinden geçen sorgulayıcı düşüncelere inat birkez daha güldü karşıdan kendine bakan görümcesine ve halay halkasının ortasında oynayan çocuk koşarak geldi yanına " anne sende gel " diyerek çekiştirdi eteğini. 
Hüseyin'i kırmazdı ama  kocası otururken halaya girmeyi de uygun görmedi kendince,  durumu diğerlerinden farklıydı davet eden çocuğun annesiydi yenilerde ölen, saygısızlık olmasın istedi Zeynel ağaya el gün içinde.
  Eğildi çocuğun hizasına.     
" ayağım ağrır canemın yorgunum, hem bak Roz da durmuyor sen git oyna koş hadi  " dedi kucağındaki kızını tekrar hopuna oturttu yere bıraksa  peşine yel yetişemezdi kalablıktı çünkü.

  Yanındaki kaynanası " kızı ver buke git gir Diyar'ın eline " dedi.
Zeliha ağır ağır salladı başını istemediğini bildirdi.

  Onları uzaktan izleyen Zeynel ağa ani bir karar ile kalktı oturduğu yerden ve tüm heybeti ile sakin sakin yürüdü anasının yanına  geldi.
 
Zeliha içinmiydi bu  hareket, Diyar için mi yoksa kendi içinmi hesapalmadı nasıl hissediyorsa onu yapmaya karar verdi...

  Hasan ağa iri cüsseli bir adam değildi ama Nurin hanımın kardeşleri kapılardan sığmazlardı oğullarıda onlara çekmişti..

Zeynel ağa puşisini açtı eline aldı..
  " Ana Roza'yı al sen "dedi ve karısına ufak bir baş hareketi ile peşime gel işareti yaptı.
Zeliha kızını kaynanasına uzattı ve kocasını takip etti..
 

  Yusuf, geriden en gerilerden tabiri caizse kimsenin görmediği yerden izliyordu emmioğlunun düğününü.

Zeynel ağa bana görünmesin demişti çünkü...
 
Toprak sekinin üzerinde kız tarafı oturuyordu.Kimi tahta sandalyelerde kimileri yerde, gençlerde ayaktalardı..
  Zeliş gelin kaynanası yanında kucağındaki kızını oyalamaya çalışıyordu.
  Yusuf derin derin baktı Zeliha'ya.
  Pişmandı, keşke elin lafına kulak asmasalardı, şimdi tüm köyün dilindeydi güzelliği, asaleti, saygısı cömertliği bu kadın onunla evli olabilirdi.
Belkide kabul etmeyecekti Zeliha, ama olsun en azından kendi vazgeçmiş olmayacaktı.
Ah ah keşke başa dönebilselerdi.
Zaman geri alınabilse insan neleri  değiştirirdi neleri..

Ne kadar da güzelleşmişti annesigili almaya gittiğinde kapıda gördüğü kızda güzeldi ama gelin Zeliha gerçekten bambaşka görünüyordu şimdi...

  Zeynel ağa bu bakışları görse gözünü oyardı kesin.
Yusuf 'ta farkındaydı zaten bunun.
Allah biliyo göz koyma gibi bir hisli nefis ile bakmıyordu.Öyle karaktersiz bir genç adamda değildi zaten,  pişmanlıktı onunki  sadece....

 
  Zeynel  peşinden usul usul yürüyen karısına baktı omuz üstünden gülümsedi .
Giydiği atlas mavisi rengide güzelliğine ben buradayım dedirtiyordu.
  Halkaya yaklaştılar, orda bulunan herkes Zeynel ağaya bakıyordu.
  Abidin abisinin niyetini anladı ve mendili uzattı.
  Mendili alan yakışıklı adam gözlerini hafif kıstı karısına baktı."  Diyar'ın elini tut" dedi nasıl bir bakıştı o öyle aksini yapmak mümkünmüydü Zeliha için öl dese gözünü kırpmazdı zaten....
 
  Zeliha tuttu görümcesinin elini.
Abidin, karısı Meyro ile yer değiştirdi. Şimdi halay başı Zeynel ağa yanında biricik bacısı, onun yanında gelinağa ve Kirman'ların büyük gelini Meryem elinde Abidin ağa ve peşi sıra tüm Kirmanlar kız oğlu erkek oğlu ayırmadan el ele halaya durdular meydan onlarındı....
 
Herkes keyifle izledi halay dönenleri, en çokta Zeynel ağaydı gözleri üzerine çeken, ustaydı halay işinde genç adam ve düğünlerde görünmeyeli epey  olmuştu özlenmişti genç kızların ilgisi Zeliha'nın gözünden kaçmayacaktı ama ağa  ile yan yana el ele göz göze olmak onun hakkıydı...

ZELİHA      (Yeniden Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin