Onuncu Bölüm - II

257 54 43
                                    

GLOBE ELÇİLERİ

10. BÖLÜM 2. KISIM

Buraya satıra da şu an nasıl hissettiğinizi yazabilir misiniz? Yazanlara teşekkürlerimi iletiyorum♡

Helina karşısındaki düz duvara bakarken dudaklarındaki tebessüm silindi ve yerine tamamen ifadesiz bir surat geldi. Sanki bir gün önceki kız ortadan kayboluyor yerine başka bir versiyonu geliyordu. Fakat bu versiyonu kimsenin hoşnut olacağı bir versiyon değildi.

Rüzgar'ın Elçisi, yüzünü Helina'nın suratına yaklaştırıp, elini omzuna koyarken "Helina?" diye mırıldandı. Kızdan bir cevap ya da herhangi bir tepki bekliyorlardı. Yaklaşık bir dakika kadar bekledikten sonra cevap alamayan Froy, elini geri çekti.

Frio Krallığı Prensi, kendini baştan dibe kadar çaresizliğe batmış gibi hissediyordu. Diğer elçilerin durumu da ondan farksız değildi. Güneş'in Elçisi saniyeler sonra tekrar bir şeyler söylemeye başladı. Dudaklarından kimsenin anlamlandıramadığı kelimeler dökülüyordu.

"Estemp-ro şa, diesterame sey elini sairie. Estemp-ro şa, diesterame sey elini sairie..."

Helina durmadan bu kelimeleri tekrar ediyordu. Dedikleri o kadar anlamsızdı ki elçilerin karışık olan kafaları daha çok karıştırırken hiçbirinden ses çıkmıyordu.

"Estemp-ro şa, diesterame sey elini sairie."

En sonunda, "Bunlar da ne demek?" diye sordu Rena. Bir yandan Kai'ye destek olmaya çalışırken bir yandan da Helina'nın dediklerini anlamaya çalışmak onu yoruyordu. Kristal'in Elçisi başını ciddiyetle sallarken, "Bilmiyorum." diye mırıldandı.

"Daha önce hiç duymadığım bir dilde konuşuyor."

Şimşek'in Elçisi, "Tabii böyle bir dil varsa..." diye mırıldanırken gözlerini devirdi. Hiçbir şekilde bilmedikleri bir dili Helina sanki doğduğundan beri konuşuyormuş gibi dile getiriyordu. Bu bir dil miydi ya da sadece mırıldanılan manasız kelimelerden mi ibaretti bunu bile ayırt edemiyorlardı.

İnej duyduğu kelimeleri aklına kazımaya çalışırken, bunun bir dil olduğuna kanaat getirmişti. Böyle ustalıkla söylenen kelimeler öylesine şeyler olamazdı. Ay'ın Elçisi kapatmamak için yoğun bir çaba sarf ettiği gözlerinin ardından kızı izliyordu. Şu an sadece sırtını görse de işittiği kelimeler işlerin hiçbir şekilde iyiye gitmediğini anlamasını için yetiyordu.

Helina ses tonunu gittikçe arttırıyordu. Kendinden geçmiş gibi hiç nefes almadan kelimeleri tekrar etmeye devam ediyordu. Bu altı kelime özünde ne anlama geliyordu?

"Estemp-ro şa, diesterame sey elini sairie!"

En sonunda Arina, Noan'ı ittirerek Helina'nın ayak ucuna oturdu ve ellerini omuzlarına koyarak onu sarsmaya başladı. İnanıyordu. Onu kendine getirecekti. Arkadaşının gözü önünde anlamlandıramadığı şeyler yaşaması onu o kadar daraltıyordu ki... İyileşmesi için her şeyini feda edebilirdi.

"Helina! Bunu yapmayı kes artık ne dediğini anlamıyoruz."

"Neden böyle yapıyorsun?"

"Beni çok korkutuyorsun Güneş'in Elçisi."

Doğa'nın Elçisi ağlarken hep aynı cümleleri kuruyordu. Sesini yükseltiyor, dudaklarına değen gözyaşları damla damla yatağa düşerken usanmadan devam ediyordu. Hassas kalpli olmak bir elçi için işkenceydi. Bunun böyle olduğunu kanıtlanabilir bir gerçekti. Arina acı çekmesi için mi elçiliği hak etmişti? Çünkü artık buna yakıştıracağı bir açıklama bulamıyordu.

GLOBE ELÇİLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin