2. BÖLÜM

845 26 0
                                    

Yazardan Devam...

Araba hastanenin yönünde durup, arabadan ilk önce konağın kehayası olan Asaf efendi indi. Hemen gidip Büyük Hanımağanın kapısını açtı. İra annesinin arabadan indiği ve telefonu çaldığını duydu sonra inmek için beklerken kendi tarafındaki kapısını açıp Asaf efendinin gelip onu indirmesi için bekledi. Asaf efendi o sırada bagajda İra' nın tekelekli sandalyesini indirdi. Tam İra' ya ilerlediğinde karşısında Hamoğlu' ların en küçük oğlu olan Merzan Hamoğlu duruyordu. Çünkü Merzan, İra' yı kucağına almıştı.

İra, Asaf efendiyi beklerken yan tarafında bir erkek sesi duydu. Hemen sesin sahibine baktı. Karşısında uzun boylu siyah gözlü bir Merzan vardı. Onu görme şaşkınlığını üzerinden tam geçirmeden ikinci şoku yaşadı. Çünkü Merzan onu kucağına almıştı. Şaşkın bir ifadeyle konuştu.
"Sen ne! Ne yapıyorsun?" dedi şaşkın sesiyle. Merzan cevap vermeden Asaf efendinin getirdiği tekelekli sandalyesine yavaşça oturttu. Sonra gülümseyerek cevap verdi.
"Berçin abla için gelmiştim. Sonra arabamda telefonu unutup geri almak için geri döndüm ve seni gördüm abla. Bir yardım edeyim dedim. Hattâ mı ettim." diye açıkladı durumu. İra yüzünde sıcak bir gülümseme belirlendi Merzan' nın tutup konuşmaya başladı.
"Ah! Üzgünüm. Şey benim hattam ve iyi yaptın. Peki Berçin' nin durumunu öğrendin mi?" dedi heyecanla. Merzan o da aynı şekilde sıcacık gülümseyip konuştu.
"Hayır İra abla daha görmedim. Telefonumu almak için geri dönmüştüm. Ama birlikte öğreniriz şimdi." dedi. İra' da başını 'evet' olarak salladı. O sırada yanlarına İra' nın annesi olan Cemre Hanım gelmişti. Cemre Hanımın geldiğini fark eden Merzan hemen gidip elini öpüp başına koydu. Cemre Hanım bundan çok memnun olmuştu seviyordu böyle saygı gençleri.
"Sağol oğul. Senin ne işin vardır buralarda." dedi merak içinde. Merzan önce İra' ya baktı sonra Cemre Hanıma.
"Ben Berçin gelmiştim Cemre teyze. Yani durumu nasıl diye bakmaya." dedi. Cemre Hanım 'anladım' diye başını salladı.
"Eee haydi girelim içeriye artık." diye söze girdi Cemre Hanım. Asaf efendi hemen İra' nın arkasına girip tekelekli sandalyesini itmeye başladı. Hastaneye giriş yapıp Berçin' in kaldığı odayı öğrenip oraya doğru ilerlediler. Tam asansörün yönüne gelip biniceklerken yan tarafın asansörü kapısı açıldı ve içinden Araz Hamoğlu indi. Onu fark eden bir tek kişi vardı.
Merzan Hamoğlu.

....

İra' dan Devam....

Asansöre binip ikinci kata geldik. Berçin ikinci katta kalıyordu. Asaf amca arkamda tekelekli sandalyeyi itip odanın tam karşısına durduk. Çünkü karşımızda tanımadığımız bir adam vardı ve siyah giyimli biri içeriye girmemize izin verecek gibi değil. Merzan adamın yanına konuştu.
"Kimsiniz. Bir sorun mu var neden burada duruyorsunuz." dedi. Bize cevap bile gereği duymadı ve bu adam hiç yerinde kıpırdamadı bile ve önümüzde duruyordu. Kimdi bu. Zaten ondan sonra annem konuştu.
"Aaa! Evladım bırakta Berçin' i görelim. Kızcağız buralarda tek başına kaldı." diye söyledi. Annem şu an çok gergin duruyordu telefonu çantasından çıkartıp bir numara çevirip konuşmaya başladı.
"Alo Ali!" dediğini duydum demek babamla konuşuyor. Bizden çok uzaklaşıp babamla hararetli konuşuyordu. Ben anneme bakmaya devam ederken omzuma birinin dokunduğunu hissettim. Başımı annemden çekip omzumdaki elin sahibine baktım. Merzan' dı.
"Benim şirkete gitmem gerek abla." dedi. Bende elimi omzumdaki elinin üstüne koyup konuştum.
"Tabiî gidebilirsin hiç sormana bile gerek." dedim. Buraya kadar gelmesi bile iyi. Bana gülümseyerek konuştu.
"Allah' a emanet abla ve Berçin ablayı görürsen selam söyle olur mu?" dedi gülümseyerek. Başımı evet olarak salladım.
"Söylerim. Sende Allah' a emanet ol." dedim zaten vakti yok gibiydi sürekli saatine bakıyordu. Cevap vermeden elini kaldırıp 'görüşürüz' der gibi salladı. Bende önüme dönüp karşımdaki adama baktım anlamak için, neden Berçin' nin hasta kapısının önünde duyuyordu. Etrafa baktığımda Berçin' nin ailesinden kimseler yoktu. Yoksa ona bir şey kalbim daha hızlı atamaya başladı sanki birileri göğsümün üzerine basıyordu. Allah' ım ne olur iyi olsun içimde hiç rahat değil. Karşımdaki bodyguarda baktım. Dümdüz karşıya bakıyordu. Titreyen sesimle konuştum.
"Şe... Şey lütfen Berçin iyi mi? Nerde o neden ailesinden kimseler yok ve siz kimsiniz. Yoksa ona bir şey mi ol-" devamı getirecekken sözümü kesip yüzünü eğip bana bakarak sert bir şekilde konuştu.
"O iyi küçük hanım. Siz merak etmeyin. Berçin Hanım şu an dinleniyor. Onu şu an kimse göremez." dedi. Ben derin bir oh çektim içime. Allah' ım o iyi şükür sana Rabbim. Çok şükür. Tekrar adama bakıp konuştum.
"Peki neden bizim girmemizi izin vermiyorsunuz ki. O benim dostum, kardeşim ve ben onu göreceğim." dedim. Adam yine dümdüz yüzüme bakıyordu. Sonra kapının önünde çekildi. Etrafımabaktığımda annem hâlâ babamla konuşuyordu galiba. Çünkü ortalıkta yoktu. Zaten Asaf amca kafeterya indi. Eee beni kim içeriye götürecek. Off! Ne sormuş bu iş. Derin bir nefes alarak önümdeki bodyguarda baktım ve utanarak konuştum.
"Şey beni lütfen içeriye kadar götürür müsünüz?"dedim çekingence çıkan sesimle. Bodyguard sadece boş boş yüzüme bakıp bana doğru adım attı. Sonra arkama geçip kapıyı açıp beni Berçin' in yasağının yani başına getirip kapıyı kaparak çıktı. Bakışlarımı hasta yatağında yatan kardeşime, sırdaşıma ve canpareme baktım. Yüzü çok solgundu ve çökmüştü. Bayada zayıflamıştı ve saçlarınıda kesmişti bu kız ne yaşadı ki ya da onu bu hala ne getirdi ki. Elimi uzatıp elini tuttuğumda gözünü yavaşça açtı. Ilk olarak etrafına bakıp sonrada yavaşça bana döndü.
"İr- a..."dedi titrek sesiyle. Zaten döndüğü anda ve adımı söylediğinde ağlamaya başladı. Gözlerimden yavaş yavaş yaş gelmeye başladı. Yavaşça uzandığı yerden kalkıp bana sıkı sarılarak birlikte ağlamaya başladık. Aradan bir iki dakika geçip birbirimizden ayrılıp. Ona dikkatli baktım bir yerinde bir şeyler olmuş mu. Allah' a şükürler olsun ki bir yerlerinde yara yoktu.
"Ne oldu sana canparem?" dedim ağlamaklı sesimle. Ellerimi sıkıca tutup başını sağa sola sallıyordu.
"İra be- ben üzgünüm çok üzgünüm." diye yine ağlamaya başladı. Ellerini sıkarak konuştum.
"Sakin ol canım. Lütfen ağlamaya bana ne olduğunu anlat." dedim direnç bir sesle daha fazla ağlamaması için sesim dinç çıksın diye kendimi çok zorlaştırdım.
"Tamam sana her şeyi anlatacağım canparem. Ama ben çok özür dilerim İra. Özür dilerim." diye tekrar etmeye başladı. Ellimi ellerinden çekip bana bakmasını sağladım ve konuşmaya başladım.
"Bana bak Berçin şimdi bunları konuşmayalım tamam mı? Ilk olarak seni konağa götürmem gerek. Sonra rahat kafayla rahat rahat konuşuruz. Ama önce buradan çıkalım." dedim. Başını 'tamam' olarak salladı. Ne oldu bu hâlâ geldin canparem. Ama nasıl dışarıdaki siyah giyimli adam izin verecek mi? Eğer izin vermezse onu gizlice götürmem gerekecek. Odanın kapısı çaldı. Berçin' le göz göze geldim. Acaba kim geldi ki. Berçin boğazını temizleyip.
"Girin." dedi. Ikimizde kapıya bakıyorduk. Içeriye uzun boylu yine siyah giyimli bir adam girdi. Bu adam çok farklıydı. Yüzünde karanlık bir ifade vardı. Ilk olarak bana baktı sonra Berçin' e baktı.
"Berçin gitme vakti geldi." dedi ve son bombayıda öylece bırakarak kafamızda soru işaretleri bıraktı.

....

-Yeni bölüm geç geldiği hepinizden  çok özür dilerim. Ama artık bu kitapta önce aktif olacağım. O yüzden lütfen bol bol sevgi gösterin olur mu?
-Herkese merhaba sevgili okurlarım. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Yeni bölümde görüşmek üzere.

Bide bölümler kısa. Evet biliyorum çok kısa ama ileride bölümlerde bölümler daha uzun olacaktır.

//////////////////////////////////////////////////////

Sevgili okurlarım bana ulaşmak için:
Twitter:❧❧zeynep❧❧
(zynp_jaehyun)

Instagram: zeynepmutlu27  (kişisel hesabım)

Instagram: zynpwattdunyasi (wattpad)
Pinterest: zynpezrahappy
(peachgirl)

Telegram: Rüya Kapanı
(zmtownwattr)

𝐘Ü𝐑𝐄Ğİ𝐌İ𝐍 𝐒𝐄𝐒İHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin