4. BÖLÜM

625 18 0
                                    

Yemekten sonra Berçin ile birlikte terasta kurduğumuz yer yataklarında oturuyorduk ve birlikte gökyüzündeki yıldızlara bakıyorduk. Aklıma gelen şeyle hemen Berçin döndüm. Ama Berçin gökyüzüne bakmak yerine gözlerini kapatmış dinleniyordu. Acaba uyuşmuş mu yoksa sadece gözlerini dinleniyordu. Yavaşça koluna dokunduğumda birden yerinden sıçradı hattâ onunla birlikte ben de yerimde sıçradım. Bana kızgın bir şekilde baktı ve sinirli bir şekilde de konuşmaya başladı.
"İra neden beni böyle uyandırdın. Kalbim çıktı." dedi bir elini kalbinin üzerine dokundu. Bende ona anlamayan gözlerle bakıyordum sonra konuşmaya başladım.
"Üzgünüm Berçin. Bilmiyordum ki uyuduğuna. Hem o nasıl uyuma şekli." dedim sitem ederek. Berçin sadece gülerek elini omzuma atıp bana sıkıca sarıldı.
"Benim canparem. Bir sakin ol hiç üzgün olmana da gerek yok. Ben sadece dalıp gitmiştim o kadar. Hem bir kere ben öyle uyumam." diye tatlı tatlı konuştu. Bu kız işini çok iyi biliyor. Bir yılanı tatlı diliyle rahatlıkla deliğinden çıkartır. Direkt yine aklıma gelen şeyle kendimi ondan biraz uzaklaştırdım. Gülümsemeye çalışarak konuştum.
"Peki yarın ne yapacaksın." dedim merakla. Sadece omzunu silkti. Kaşlarımı çatarak ona baktım bana cevap vermesi gerek. 'Tamam' der gibi başını salladı.
"Hiçbir şey yapmayacağım. Zaten artık zamana bıraktım. Ne olursa olsun ama zerre kadar umrumda değil." dedi. Umursamaz bir şekilde demişti sanki hayatta karşı pes etmiş gibi. Zaten gözlerindeki yaşama ışığıda sönmüştü, tıpkı bir yıldız gibi. Derin nefes alarak omzumu onun omzuna bilerek vurmuştum. Bakışlarını gökyüzünden çekip bana bakarak gülümsedi.
"Asıl sen yarın ne yapacaksın. Bence sen onu düşün." dedi sonra benim onun omzuna vurduğum gibi o da benim omzuma vurmuştu. Evet bide o konu vardı. Babamın hayırlı iş dediği şey abime bir kız bulmuşlardı ama abim evlenmeye daha hazır hissetmediğini söylemişti. Babam da fazla zorlamadı ve önce kızı görüp sonra duruma bakacaklardı. Doğrusu kızı bende tanımıyorum, kim olduğunu ve kimin kızı olduğunu  bile bilmiyordum. Ama bulacaktım. Abime yakışacak bir kız umarım ve seveceği aşık olacağı biridir bu kız. Berçin' e dönerek konuşmaya başladım.
"Merak etme kuzum. Abim için en iyisini bulacağım. Yani bir an korkmuştum." dedim. Berçin tek kaşını kaldırarak konuştu.
"Neyden peki korkmuştun." dedi. Biliyordu neyden çok korktuğumu ama doğru yoldan söylemek yerine benim ona doğrudan kendim anlatmamı ister hep. Çünkü öyle insanları ne hissettiğini anlar ve ona göre teselli eder. Demiştim benim dostum çok zeki biridir. Derin bir nefes alarak bakışlarımı gökyüzüne çevirdim ve konuşmaya kendimi hazırladım.
"İlk önce ne hissedeceğimi bilmiyorum. Ama içimde korku vardı. Benim bu halimle kimse kabul etmez. Sakat bir kızım ve kimsede zahmet etmez." dedim içimde ne varsa. Evet beni bu halimle kimse kabul etmez ve etmedi de. Beni görmeye gelen Özkurt Aşireti gelmişti. Oğulları çok kibirli biriydi sürekli herkesten üstün olmak isteyen biriydi. Buraya geldikleri zaman tavrından belliydi hiç istemediği. Zaten babam tatlı bir dille onları reddetmişti. Bunu duyan Azad Ağa çıldırmıştı, bağırıp çağırıp ortaklığı birbirine katmıştı.
'Sen kimsinde beni reddiyorsun. Asıl ben seni ve o sakat kızını red ettim.'
Söylediği o sözleri asla unutmadım unutamıyorum. Biri yaralı ve yarım bir hayat getiriyorsa o yarayı oluşturan şeyi asla unutmaz. Unutamaz. Koluma dokunan parmakları hissedince hemen de kendime geldim. Berçin üzgün bir ifadeyle konuşmaya başladı.
"Biliyorum canparem biliyorum. Ama böyle yapınca sadece kendini üzüyorsün." dedi. Evet sonuna kadar haklı. Tekrar konuşmaya devam etti.
"Sen çok güzelsin ve çokta farklı bir yapın var." dedi. Kaşlarımı yavaştan çatarak konuştum.
"Ne gibi meselâ?" dedim. Küçük bir kahkaha atarak konuştu.
"Hemen parlama. Yani sanki buralı değilsin. Ne bileyim farklı bir ülkeden gelmiş gibisin. Tenin buraya tezat gibi. Bembeyaz kar kadar, saçların turuncunun koyusu gibi ve gözlerin yeşilin tonunu almış gibisin İra. Sen buraya ait değilsin gibi. Bu yüzden erkekler seni yarım görüyorsa bu onların sorunu ve kendileri kaybederler." dedi. Haklı ben biraz farklıydım. Çünkü annemden kaynaklanıyor ve bide babamdan. Gülümseyerek Berçin' e döndüm.
"Evet haklısın. Hemde sonuna kadar. Şimdi uyuyalım yarın yola çıkacaksınız." dedim. Bugün son günümüzdü ve son kez de uyuyacağız. Berçin yorganı başına kadar getirdi acaba nasıl nefes alıyor böyle. Onu dürtürek konuştum.
"Berçin sen nasıl nefes alıyorsun böyle Allah aşkına." dedim merakla. Bana cevap vermek yerine yorganı daha çok çekti ve başını içine gömdü. Ben şokla bakarken, Berçin konuşmaya başladı.
"Uyu artık İra. Yarın sabah erken kalkacağız." deyip uyumaya devam etti. Bende yorganı üzerime örtüp ve ellerimide karnımda birleştirip gökyüzüne bakmaya başladım. Sakin bir kafayla düşünmem gerek. Nasıl mücadele edeceğim ben etrafımla savaşmak zorundayım. Kaderinde ne varsa onu yaşa derler ama benim için öyle olmayacak. Kendi hayatımı kendime göre şekilleyeceğim. Derin nefes alarak ve dışarıya vererek gözlerimi kapattım.

𝐘Ü𝐑𝐄Ğİ𝐌İ𝐍 𝐒𝐄𝐒İHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin