Aksi Bir Gün Mü Ne?

27 6 23
                                    

~Bismillahirrahmanirrahim ~

Keyifli okumalar😊

Masamın üstündeki lamba gözümü yormaya başlamıştı. Saate baktığımda nerdeyse on iki olacaktı bile. Bırakmam gerektiğinin sinyallerini veriyordu beynim. Sanırım çok uykum geldi...
Karşı koyamadığım nadide şeylerden birisiydi uyku. Kahve dayanmaz , el yüz yıkamam fayda vermezdi. Direnmeye çalıştığım zamanlarda ise genelde başıma bir iş açardım . Sakarlık peşimi bırakmazdı kısacası. En son direnirkenki döktüğüm o sıcak kahve, bana ağzımın payını vermişti yeteri kadar. Bu yüzden iyisi mi elimdeki kalemi yavaşça bırakıp yatışa geçmekti.
Banyoya, dişimi fırçalamaya gittiğimde macunumun bittiğini görmek beni kızdırsa da söylenmeye hiç mecalim yoktu. Rahat bir elbisemi giyip direkt uykunun kollarına attım kendimi...

***

" Neşee... Hâlâ bitmedi mi şu odanın temizliği ?" Anne, cidden mi? Daha az önce temizliğe başladım ben ama. Vallahi anamın bilerek yaptığını düşünüyorum çoğu zaman. Her temizliğe başladığımda şöyle söylemese olmazdı. Hayır yani, çabucak sinirlenen bir yapım var benim. Bu kadar da üzerine gelinmez ki insanın canım...

Sonunda temizlik bitti ve tam odama çıkıcak ardından üzerimi değiştirecektim ki annemin bana seslenmesiyle salona geri döndüm. "Kızım bana bir kahve yapsan çok güzel olur. Kendine de yap istersen. Yorucuydu bu seferki temizlik. Ha bu arada, mutfakta duran çöp poşetini sokaktaki çöp variline götür. Birazdan belediye işçileri sokakları gezmeye başlar." Haklıydı. Belediye gorevlilerinin geleceği zamanlarda herkes evindeki tüm çöpü çıkarmaya başlardı. Çünkü sokakta oluşan herhangi bir atık yığını , ortalığın fena şekilde kokmasına yol açardı. "Peki anne " diyip önce çöpü çıkarmaya gittim. Varilin ağzını açmamla üzerime iki tane kedinin zıplaması bir oldu! Ani bir korkuyla yere düşen ben , elimdeki çöp poşetini de döktüm. Bu..bu olamazdı değil mi? Ya ama neden yaa... Şurada 'İsyaan' diye bağırmamak için zor tutuyordum kendimi.
Şimdi kim temizleyecekti buraları. Üstüm başım daha da kirlendi. Ayrıca sokaktan geçenlerin çoğu bana bakıp gülüyordu. Hepsine sinirli bir şekilde baktığımda bazılarının önüne dönmesini sağlamıştım. Hemen kalktım ve eve doğru gidip kapının önündeki el süpürgesiyle yardımcı elemanı olan küreği kaptım. Temizlemeye tam başladım ki görevliler buraya doğru yaklaşıyorlardı. Elimi hızlı tutmalıydım. Umarım o yaşlı adam gelmemiştir. Beni bu halde görürse kesin dalga geçerdi. Çünkü aynısını daha geçen hafta o adam yaşadığında, ben sesli bir şekilde haline gülmüştüm. Al sana kızım. (Gülme komşuna gelir başına) Bununla beraber atalarının sözlerinden tamı tamına 76 tanesini bu 5 ayda, üzerinde tastikledin. Bu bir rekor! Helal olsun sana...

Bitmesine az kalmışken yanıma gelen araba sayesinde doğruldum ve o amcayı gözlerimle aradım. Ortalıkta görünmüyordu aslında. Belki de gelmemiştir, derken omzuma dokunan bir el yüzünden sıçradım neredeyse. O amcaydı bu. Sinsi sinsi gülüyordu bana. Gülerdi tabii. Hakkı vardı ama şu an hiç komik degildi benim için. Daha iyi anladım kendisini. Lakin beklemediğim bir şekilde elindeki eldivenler yardımıyla yerde kalan diğer çöpleri önce poşete kattı ardından da arabanın arka tarafinda bulunan öğütücüye attı. Şaşırmış vaziyette olan ben, yaptığı o harekete takılmıştım. Neden böyle bir şey yapmıştı ki? Yardım etmeyip halime gülmeye devam etmeliydi. Yanii, en azından ben öyle yapmıştım. Şu an biraz utandım kendimden. İçimde farklı bir duygu hissediyordum. Biraz acıttı ama bir o kadar da tuhaf gelen bu dürtü , öylece duraksamama neden oldu.
Az sonra yanıma gelen o amca , bana samimi bir gülüş mü sergiledi , ben mi yanlış gördüm? Dahası elime bir kart verip " Bunu sakla olur mu? Ben tekrar gelene kadar inceleyip üzerinde yorumlamanı istiyorum" dedi ve arabaya binip diğer sokağa doğru gitti.
Bu neydi şimdi? Neden bana üzerinde küçük simgeler olan bir kart verdi ki? Ne demişti 'incele , tekrar geleceğim '.
İyi de ben bu amcayı sadece geçen hafta görmüştüm. O nereden tanıyordu beni de bu kadar şey yapıp üstüne üstlük bana verecek bir kart getirmişti.
Kafamda bir sürü soru vardı fakat elimdekini cebime yerleştirip eve gitmeye başladım. Annem baya söylenecekti .'Neden bu kadar geç kaldın , alt tarafı bir poşet atacaktın...' sözlerini kulaklarımda hissediyordum.
Eve girdiğimde annemin mutfakta olduğunu gördüm. Odama gitmeye hazırlanırken annem " sonunda gelebildiniz. Bu kadar zor olduğunu bilseydim size yaptırmazdım hanımefendi! Neden bu kadar oyalandın? Sen gelmeyince kendi kahvemi kendim hazırladım. İçeceksen yaparsın artık bir fincan." cümlelerini sıraladı. Anam benim. Hiç de şaşırtmıyor beni. Neyse ki şu halimi görmemişdi. "Tamam , ben duş alayım, gelirim" diyip hızlıca odama koştum. Kartı çekmeceye yerleştirip kendimi temizlemeye gittim. Çok kötü koktuğumu fark ettim ve bu biraz moralimi bozdu. Gerçi benim ne zaman moralim yerindeydi , tartışılır.

Bir süre sonra odamda ,yatağımın üstüne oturup kartı incelemeye başladım. Çok garipti. Hayatımda ilk defa böyle bir kart görüyordum. Sırayla dizilmiş olan bu resimler iyice merakımı körüklemişti.

En başta bir filiz vardı. Hemen yanında su ve güneş. Yaşamdan bahsediyor olmalıydı. Henüz küçük olan bu canlının yaşaması için gerekli olan ortamları vermişti. Benzetmesi hoş olmuştu.
Devamında 4 tane kitap yan yana dizilmişti fakat ilk üç kitaptan sonra meyvesiz , 4.kitaptan sonra ise meyve vermiş bir ağaç vardı. Üstelik sonuncu kitap fazla göz alıcıydı. Üzerinde bir yazı vardı ama okuyamadım. Arapça olsa gerekti. Pek anlam veremesem da yanındaki resimlere bakmaya devam ettim. Bu da ne? Yanında kalem ve insan bulunan, yukarıya doğru yükselen bir çizgi ile yanında şarap ve insan bulunan , aşağıya doğru inen bir çizgi.. Bunu anlamıştım , sanırım. Eğitimli insan ile zevk düşkünü bir insanın durumunu anlatıyordu. Ama ne alaka şimdi ?
Ah be amca , ne demeye daha doğrusu ne yapmaya çalışıyorsun?

Yanındaki diğer resme baktığımda ise solmuş bir çiçek ve bir mezar resmi gördüm. Korkmadım desem yalan söylemiş olurdum herhalde. Ne yani ölüyor muydum? Bu amca yoksa bana 5 aylık bir ömrüm olduğunu mu söyleyecekti. Hani olur ya filmlerde. Doktorlar hastalarına az bir zamanları kaldığını söylerlerdi. Öyle miydi gerçekten?

Şu saatten sonra her şeyi düşünebilme hakkına sahip olduğuma karar kıldım. Bu ne arkadaş. Gittikçe daha ciddi bir hâl alıyordu yaşananlar. Ben mi saftım acaba, yoksa bu resimler çok mu karışıktı? Zira diğer bir resimde terazi vardı. İki kilo elma? Yok kızım saçmalama. Bu kadar da değil. Adalet simgesi olması lazım.
Teraziyi incelerken yanındaki resme baktım ve bir ışık kümesinin patlama sahnesini gördüm. Acayipti.
Olaylar olaylar, diye içimden geçirdim artık . Yoğun bir anlam vardı resimlerde , bariz belliydi. Bazı şeyler oturuyordu kafamda ama emin de değildim..
Son olarak kartta kilidi olan bir kapı ile hemen yanında ikinci bir kapı vardı lakin ikincisinde kilit falan yoktu. Üstelik kilitli kapının arkasında beyaz bir renk varken kilidi olmayan kapının ardında siyah bir renk vardı. Zıtlık demek ha!
Pekala , düşünelim bakalım bunlar ne anlatmak istiyordu bana. Bir süre öylece resimlere baktım. Açıkçası meraklıydım ama fazla şifreli şeylere gelemiyordum.

Ayy, zaten yorucu bir gün geçirmiştim artı bu resimler de beni fazlasıyla yormuştu. Ve ben bugün neredeyse hiç ders çalışmamıştım. Sınavlarıma az bir zaman kalmıştı. Geçebilmek için daha fazlasını yapmalıydım.
Gemi mühendisliği bölümünü okuyordum. Aslında, başlarda istememiştim bu alanı. Puanım beni buraya yerleştirmişti. Bir kalp cerrahı olma hayali bende daha ön plandaydı fakat istediğim bölüm haricinde sıralamalara nedense mühendislik alanlarını yazmıştım. Aldığım puan da ona yetmeyince olaylar buraya kadar geldi. Hem şu an sorun etmiyordum. Alışmaya başlamıştım şimdiki konumuma.

Artık yatmam gerekiyordu. Yarın derslerime çalışmaya devam ederdim nasıl olsa..

Kalan küçük işlerimi hallettikten sonra yatağıma doğru gidiyordum ki , bela yine beni bulmuştu. Merdivenlere takılınca bileğimi fena halde burkmuştum! Off, off. Acaba bugünü sağlam atlatabilecek miydim ben?
...

Annemin bileğime koyduğu buzla birlikte yatağıma geçtim ve hiçbir şey düşünmeden uyumaya baktım. Bu günlük, bu kadar adrenalin fazlaydı bana. Yarın daha sağlıklı düşünebilirdim. Evet evet , hemen yatmalıydım.

Uykuya dalarken son hatırladığım şey ise annemin bileğimdeki buzu yenisiyle değiştirmesiydi.

~~~~☆~~~~









❤İlk kitap , ilk bölüm ve ilk heyecan..

Saygı değer wattpad kullanıcıları. Düşüncelerinizi o kadar merak ediyorum ki kalbim yerinden çıkacak resmen.
Her türlü görüşünüzü yazmaktan çekinmeyin lütfen.
Bir kusurum olduysa da affola. Acemiliğime verin🌼

İnşaAllah beğenmişsinizdir. Belki biraz karmaşık gelebilir fakat ilerleyen bölümlerde her şey yerine oturacaktır.

Uzun soluklu bir kitap olmayacak ama tadında bırakabileceğime inanıyorum.
Sözü fazla uzatmadan yorum butonunu siz kıymetli okuyuculara bırakıyorum.

*Ufak bir not: Medyada yayımladığım parçalar, her zaman bölümle alakalı olmayabilir.

Selam ve Dua ile ...♡

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlıktan Aydınlığa --Aşka Yolculuk--Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin