FİNAL 1.

501 197 30
                                    

İlk insan yaratıldı ve yalnız  olmasın diye ALLAH o insana eş yaratı. 

Bu dünyada her şeyin ilki vardır. Kim yaptı nasıl oldu ne yaşandı. ALLAH biliyor. Herkes ilk aşkın Adem ile Hava'nın aşkı olduğunu  biliyor. O değil miydi onun demesiyle yasak meyveyi yiyen ve lütuf olan cennetten kovulan ve iliklerine kadar pişmanlığı yaşayan.

Demir'de yaşıyordu. İliklerine kadar pişmandı. Ama o da vazgeçecekti kendi sevse bile yüzüne bakmayan  affetmeyen özrünü pişmanlığını sevgisini istese canını bile vereceğini söylediği halde affetmeyen sevdiğini. Esra gibi yapıp uzaktan sevecek ve zorlamayacaktı. 

Bunu yine yeniden kendine bininci kez söylüyordu ama artık Esra'nın da üzüldüğünü görünce sırf onun için ondan vazgeçecek gördüğünde ne onu nede kendini bu geceki gibi hırpalamayacaktı.

Sabahı sabah eden Demir sabah otelin lobisindeki görevliden Esra'nın erkenden gittiğini öğrenince artık kararından dönmeyecekti.

Aradan geçen iki ayda herkes için Zaman farklı akıyordu. Kimini delip geçiyor kimine de ne çabuk geçti dedirtiyordu.

Gözden uzak olan gönülle dert olurmuş insan severken özlerken sadece dert olurmuş bunu bisat yaşayarak deneyimliyordu. Esra canı yansa da sevdiğinden vazgeçmiş yüreğine gömüp hasretle yaşamaya kendini alıştırmıştı.

O geceden sonra aradan iki ay geçmişti bu iki ay Esra için içini kavuran kurak geçen kıtlık gibiydi. Sevdiğini görmüştü  ikisi de birbirinden uzak mesafeli durmuşlardı. Sanki birbirlerini üzmek istemiyorlardı. Esra  hazretti sevdiğine Demir pişman, Esra düşüncelerinin en derininde boğuluyordu bir bilseydi. Boş yere vicdan yaptığını. Koşar sarılırdı daha da bırakmazdı. Sevdiğini.

 O anlarda ikisinin de hissettiği sanki biri tenlerini zımparayla zımparalıyor gibi canları yanıyordu. İkisi de birbirine kaçamak ciğerci kedisi gibi hasretle bakıyorlardı. Esra gecesini gündüzüne katıp çalışıyordu. Yaşadığı yaşayamadığı her şeyi unutmaktı çabası çalan telefonla çizdiği projeden  kafasını kaldırıp ekranda görünen isimle gülümsedi.

"Efendim Nil."

''Efendiler götürsün seni neredesin kızım sen"

Esra gülümsedi.

"Buradayım"

"Hadi ya bende başka bir ülkedesin sanıyordum."

"Tamam ya niye kısıyorsun seni duyanda hiç görüşmedik sanır Nil."

"Sen benimle dalgamı geçiyorsun vefasız sen vefayı İstanbul'da semt ismi sananlardan oldun he."

"Tamam kuzum hem seninle daha geçen hafta görüştük bu ne sinir."

"Ne geçen hafta mı kız delirtme beni Diyarbakır'dan geldiğin hafta Ayla'nın bebeğini görmek için geldiğimde onun evin de gördüm daha da görüşmedik aradan elli beş gün geçti görüşmüyoruz ben aramasam aklına geldiğim yok ."

Esra şaşırdı hayretle sordu.

"Nil saydın mı kızım seni duyanda tezkere sayıyorsun sanır."

"He canım he sayende öyle oldu neyse ben senin ifadeni alırım bir ara ben seni Ayla'nın bebişini görmek için kızlarla bu akşam Ayla'ya gideceğiz sen de gelir misin? diye aradım."

Esra İlhan Mert'i duyunca gülümsedi onu görmek bu hayata ona iyi gelen en iyi şeyler arasında birinci sırada geliyordu.

"Tabi ki gelirim orada görüşürüz."

"Ya tabi İlhan  Mert Bey'i duyunca eminim yüzünde güller açmıştır bizden daha kıymetli o yumurcak ona gelince itiraz yok biz buluşmak istesek bir sürü bahane bulur Hanım neyse öyle olsun bakalım  Bayan çok iş kolik Hanım"

GözyaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin