2yıl sonra...
Bir şeyin varlığının kıymetini anlamak için kaybetmek mi gerekir.? Kalkmak için düşmek, kazanmak için kaybetmek ve yaşamak için ölmek gerektiği gibi.. Demir'de anlamıştı. Sevgisinin Esra'ya olduğunu, çünkü Demir'in her an yanında Esra vardı. Ve onun yokluğunu hiç düşünmemiş ve hissetmemişti. Tabi bunda ailesinin baskısı da vardı.
Hani bir çocuğa şeker yeme dedikçe inat edip yer sonra diş ağrısı çekince anlardı ya, onun gibiydi Demir. Anlamak için acı çekmesi şarttı. Çekti de, Fidan ile birlikte iken çok güzel anladı. Fidan sadece alışveriş, gezmeyi düşünen biriydi. Tabiri caizse Demir Fidan için bir sigorta görevi görüyordu. Ama geç kalınmış bir anlayış ne kadar doğru olur ki Kaan'ın..
Sesini duyan Demir iki yıldır beklediğinin adını duydu içindeki kurumuş ormanlara nisan yağmurları yağdI."Kim geldi dedin?"
" Ne kim mi ?"
"Kim geldi diyordun sen"Evet evet en son Esra geldi diyordu demi.
"Ne gelmesi Demir?"
"Kelime oyunu oynama Kaan""Ha Esra o mu? Evet gelmiş biliyorsun abisinin düğünü var önümüzde ki ay onun için gelmiş hem de abisi gidince şirketin başına geçecekmiş."
Diyen Kaan. Pür dikkat Demir'i inceliyordu. Çünkü Esra'nın gelişini duyduğundan beri yüzündeki gülüş eksik değildi. Demir ise ne yapıp edip o işi almalıydı. Çünkü Esra'ya yakın olmanın başka çaresi yoktu. Evet bunu yapmalıydı o iş bağlamalıydı.
" Hayırdır Demir, Esra'nın gelişini duyduğundan beri gülmeyen yüzünde güller açtı" diye ima da bulundu Kaan.
Hafif silkelenip kendisine geldi önce ki şu ruh halinden uzaklaşması şarttı."Sadece eski arkadaşımın geri dönmesine sevindim o kadar" diye geçiştirdi.
"Hadi oradan seni duyanda kızla can ciğer kuzu sarmasıydın sanar olum kıza bir kere bile yüz vermedin he birde her gördüğünde şeytan görmüş gibi terslerdin kızı, peşinden az mı koştu bir kere bile şans vermedin hem ne senin bu Esra düşkünlüğün.?"
Arkadaşını sabırla dinleyen Demir artık birine söylemese çatlayacaktı ve bunu da Kaan'dan başkasına söyleyemezdi birden kalkıp ellerini yumruk yapıp masaya geçirdi ve bağırarak.
" SEVİYORUM anladın mı SEVİYORUM evet biraz geç anladım hem de çok geç oldu ama onsuzluk öldürüyor beni ALLAH beni kahretsin ki geç anladım onu kaybedince bende kayboldum onsuz ben bir hiçmişim keşke o yanımdayken anlasaydım.."
Sonlara doğru sesi kısılan Demir "Çok özledim lan çok" değip bitkin bir şekilde koltuğuna oturdu yorulmuştu bütün bunları kalbinde taşıyıp kimseye söyleyememek Demir'i yormuştu.
Demir'den böyle bir itiraf duymak Kaan'da şok etkisi yaptı ne diyeceğini şaşırdı her şeyi beklerdi de Demir'den böyle bir itiraf beklemezdi Şaşkınlığı sesine yansıdı ."Tamam dostum sakin ol kendine gel bir duyan olur sen evlisin."
" İşte acı gerçek ben evliyim ama karım benden bihaber ver yiyim ört yatayım eminim şimdi gitti güzellik salonunda hangi Ülkeye gezmeye gitmek için beni ikna etmemin yolunu düşünüyordur." diyerek Fidan'ın gerçek yüzünü anlamıştı ve anlatmıştı.
" Neyse ne sen bir seçim yaptın ve bunun getirisini yaşıyorsun.". Demir tam ağzını açacağı zaman kapı çaldı
" Gel" diyen Kaan oldu Cavidan hanım elindeki tepsi ile içeri girdi masada oturan birbirinde yakışıklı iki genç adama gülümseyip.
"Kusura bakmayın. Kaan bey kahve makinesinde kahve kalmamış" diyerek geç kaldığının özrünü diledi.
".Önemli değil Cavidan hanım" diyerek onu nazikçe cevapladı Kaan'dı. Yalnız kalan iki arkadaş konuşmadı ne konuşacaklardı ki Demir baştan beri o kıza haksızlık ettiğini ve yanındayken kıymetini bilmeyip birde üstüne onu ezip Fidan'la evlenmesi baştan hataydı ve Demir'in gözünü kibri kör etmişti.
Çünkü Kaan diyecek başka bir şey bulamıyordu. Demir pişmandı hem öyle böyle değil pişmanlıktan ölüyordu içi yangın yeriydi suyu da Esra'ydı .Demir Kaan'a bakıp sessizliği bozdu.
"Bir şansım yok dimi."
"Hani senin şu bir türlü Esra'ya vermediğin ona layık görmediğin o şansı mi istiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşı
Genel KurguDemir kibri ve bencilliği yüzünden bir ömür mutsuzluğa mahkum etti kendini