Geçen bölüme kimse yorum bırakmamış. Bu üzdü. Yine de size kıyamayan yazarınız dayanamadı ve bölüm attı. Sizde ona kıymayın ve yorum atın plz☺♣️♣️♣️♣️♥️♥️♣️♣️♣️♣️
Kiminle sonsuza kadar yaşayacağını bilemez insan. Biz planlar yaparız ve bir gün, bozulan ilişkilerimizle birlikte yaptığımız planlar da bozulur.
Ben 'Sonsuza kadar mutlu yaşadılar' sözünü bir tek masallara yakıştırırım. Orası bana öyle olağanüstü geliyor ki, bu tarz sözler bir tek orada eğrelti durmayacakmış gibi hissettiriyor. Öteki türlü, bir yerlerde sürekli bir boşluk varmış gibi hissettiriyor.
Bugüne kadar pek kimseyle yakınlaşamamıştım. Son senemde öyle şeyler gelmişti ki başıma, ben artık eski ben değildim. Değişmiştim, değiştirilmiştim. Benim değişimimle beraber çevrem de değişmişti. Önce mahşerin dört atlısı olmuştuk, şimdiyse hepimiz farklı cephelere dağılmıştık.
Sera beni yalnız bırakmamış ve benimle takılmaya aynen devam etmişti. Aynı şeyi Mehmet ve Damla için söyleyemeyecektim. Onlar bizden kopmuştu. Damla hâlâ arada bir yanımıza uğrasa da Mehmet tamamen bağlarını koparmıştı. Kendince bize bir ders vermeye çalışıyordu. Bende geri adım atmayacaktım. Bu okulu daha iyi bir yer yapmak için elimden geleni yapacaktım. Birkaç gün sonra ise doğum günümü kutlayacak ve artık on sekiz olacaktım. Bu mirasçılık oyunu sona erecek, sonunda ailemin yanına dönecektim.
''Mehmet'e inanamıyorum ya. Resmen tek kalemde harcadı bizi.'' dedi Sera. Aramız bozulduğu için sıra düzenimizde bozulmuştu. Biz hala pencere tarafında oturuyorduk ama Mehmet duvar tarafında bizden en uzak sıraya taşınmıştı. Damla da bizden onu yalnız bırakmak istemeyeceğine dair özür dilemiş ve onun yanında oturmaya başlamıştı. En azından onu kaybetmemiştik.
''Belki de haklıdır.'' dedim. Yüzüme acı bir gülümseme oturmuştu. Sera bana inanmayan gözlerle bakmaya başladı.
''Onu mu savunuyorsun sen? O sana vurdu BEE!''
Sona doğru yükselen sesi, sınıftakilerin bize bakmasına sebep olmuştu. Bir tek Mehmet bize dönmemiş, boş bakışlarla tahtayı izlemeye devam etmişti. Bu kadar umursamaz olması canımı çok fena yakıyordu. Şu an gelse ve barışalım dese hemen barışmaya hazırdım ama o, barışmak için hiçbir şey yapmıyor; tam tersi bizden iyice uzaklaşmaya başlıyordu.
'Ne oldu?' der gibi hareket çeken Damlaya bakıp bir şey yok anlamında kafamı salladım.
''Sesinin ayarlarıyla oynama Sera.'' dedim göz devirerek. Bütün sınıf, aramızdaki gerginliğin farkındaydı. Kimse anlam veremiyordu ama sormaya da çekiniyorlardı.
''İyi misiniz siz?'' diyen sesle arkamızı döndük. Carlos Doruk endişeyle bize bakıyordu.
''Yok bir şey ya!'' dedim. Ardından yanında oturmuş bana tip tip bakan Mert kişisine döndüm.
''Hayırdır kardeşim! Bir şey mi diyeceksin?'' dedim. Bu konuda Sera'ya nutuk çekiyordum ama ben de ses tonumu kontrol edemiyordum.
''Bence o bir şeyi sen diyeceksin, kardeşim!'' dedi. Son kelimeyi vurgulamış olması yerimden rahatsızca kıpırdanmama sebep oldu. Benden hâlâ bir cevap bekliyordu.
''Hayır, çok hâyırlı bir cevapmış diye duydum. Her soruya da cuk diye oturuyormuş.'' dedim ve cevap vermesini beklemeden önüme döndüm. O sırada çapraz sıradaki Melihle göz göze gelmiştik. Bu çocuk neden sikecekmiş gibi bakıyordu?
''Bu okulda iyice lise dizisine döndü ya!'' dedi Sera. Kendi kendine söylüyor gibi dursa da sesini hepimiz duymuştuk. Haksız da sayılmazdı, her gün bir olay oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum: İntikam [BxB]
Fiksi RemajaAşkın ENTRİKALI Hali serisinin ikinci kitabı... Kader ağlarını örse de oynanan tek bir oyun bile her şeyi alt üst eder. İntikam duygusu en saf insanı bile yoldan çıkarır. İNTİKAMIN 30 KURALI