;-; umarım seviyorsunuzdur kitabı
"İyiyim diyorum! Gerek yok!" Ders biter bitmez din hocasının da yumuşaklığından yararlanarak beni revire götürme bahanesiyle krem sürmek için tuvalete getirtmişti. Ben tişörtümü aşağı çektikçe o kaldırmaya çalışıyordu. "Ya daha kötü olursa? Soyunma odasında inceledim gayet de tahriş olmuş tenin. Hem derste de sesin bir farklı çıkıyordu. Karnın ağrıdığı için değil miydi?"
Tişörtümün üstündeki ellerimiz birbirine değiyordu. Elimin gevşediğini fark edip tutuşumu tekrar sıkılaştırdım. Ne cevap vereceğimi şaşırmıştım. Şüphelenmesini istemiyordum. Suskunluğunu fark edip gözlerimizi buluşturdu. "Değil miydi? Başka bir yerin mi ağrıyor?" Vücudumdaki tüm kan resmen yüzüme pompalanıyor gibi hissediyordum.
Levent iyice eğilip yüzünü yüzümle aynı hizaya getirdi ve bir elini narince alnıma koydu. "Bak yüzün de kızardı? Ateşin mi var?" Biraz öylece durduktan sonra doğrulup üstünü silkeledi ve kibar ve yumuşak bir tonla konuştu. "Önce karnına kremi sürelim sonra izin alayım seni eve yollayalım. Okul çıkışı gelirim ben de. Tamam mı?"
Cevap verip konuyu kapatmak istiyordum ama kalbim resmen can çekişiyordu ve sanki konuşursam her ne düşünüp hissediyorsam hepsini ağzımdan kaçıracakmış gibi hissediyordum. Sanki ağzımdan çıkan ilk kelimeden aklımdaki ve kalbimdeki her şeyi çözecekmiş gibi. Beni bu kadar umursayıp benim için uğraşırken onu endişelendirmemin sebebinin böyle aptalca bir şey olmasından dolayı kendimi çok suçlu hissediyordum. Belki de ondan kendimi bir süre uzaklaştırırsam bu hislerimden de kurtulmayı başarıp onu endişelendirmeyi bırakabilirdim.
Kalan tüm irademle iyice doğrulup kafamla onu onayladım. Sesimi düzgün çıkarmak için elimden geleni yaparak konuştum. "Kremi ver ben evde sürerim. Başım ağrıyor. Annemi arayayım bir an önce."
Gerçekten sürmekle uğraşmayacağımı bildiği için beni sürmeye ikna etmiş ve kremi dikkatlice sürmüştü. O süre boyunca nefesimi tutup yüzümü diğer tarafa dönmüştüm. Gerçekten kendime gelmem lazımdı. Onun iyi niyetini suistimal edemezdim.
Tişörtümü düzeltip sınıfa doğru ilerledim. "Okuldan sonra gelmene gerek yok. Uyuyacağım zaten." Levent cevap veremeden sınıfa girip öğretmenle izin almak için konuşmaya başladığım için bir şey diyemeden yerine oturmuştu. Çantamı sessizce yanından alıp müdürün odasına doğru ilerlemeye başladım. Gözümün dolmasını ne kadar uğraşsam da engelleyemedim. Niye hoşlana hoşlana düz bir erkekten hoşlanmıştım ki? Üstelik o kaybetmekten çok korktuğum bir arkadaşımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levent bxb
Novela JuvenilKüfür içerir. Tatlı bir bxb hikaye yazmaya çalıştım. "Hoppala! Anında kötü başladık görüyor musun? Gitmişler en kötü olduğun oyunu seçmişler." "Sen kurtarırsın paçamızı koçum." deyip sırtına vurdum Levent'in. Her şeyimi biliyordu itoğlu it. Bu beni...