Boğazım kurumuş gibi hissediyordum. Göğsüme bir ağırlık oturmuştu. Cevap vermeyi düşünüyor muydu bilmiyorum ama verecek gibi görünmüyordu. "Sanırım şimdilik gitmem daha iyi olacak..." Sesimi zar zor çıkartarak konuştum. Son kısımda sesim çatallaşsa da çok belirgin olmamıştı. Yüzümü normal tutmaya çalışarak gitmeden önce yüzüne baktım. Eliyle alnını sıvazlıyordu. "Cidden ne oluyor anlamıyorum ama..." Sözünü tamamlamadan önce bana tekrardan sarıldı. "Hazır olduğunda bana anlat lütfen."Bu kadar iyi olması normal gelmiyordu. Bir insanın bu kadar anlayışlı olması nasıl mümkün olabilirdi? Bu yüzden önüne gelen Levent'e aşık oluyordu, ben de dahil olmak üzere. Onunla kendimi kıyasladığımda kendimle alakalı iyi bir şey göremiyorum. Gerçi bunu kiminle yapsam her türlü mağlup oluyordum. Becerikli olduğum kesin bir konu yoktu, derslerimde çok iyi olduğum bir tanesi bile yoktu, sosyal becerim yoktu, özgüvensiz sevgi açlığı çeken güven sorunlu biriydim. Kimsenin sevgisini hak edebileceğine inancım kalmamıştı. Ancak bu bencilce bir davranış dahi olsa Levent'in yanında olmaya devam etmek istiyordum.
"Seni seviyorum." İlk başta bir tepki vermese de çok geçmeden bir eliyle saçlarımı okşamaya başladı. "Ben de seni seviyorum." "Nasıl bu kadar iyi olabiliyorsun Levent? Ve ben neden bir türlü düzgün bir insan olamıyorum?" "Düzgün bir insansın Ergün. Neden böyle hissettiğini bilmiyorum ama her böyle olduğunda canımdan can kopuyor. İlk arkadaşın olmamın sebebi de seninle alakalı bir problem değil. Karşına çıkacak insanlar tamamen şansına bağlı. Sen şansızdın ve seni yetersiz olduğuna inandıran insanlar çıktı karşına ama bu doğru değil."
"Levent seni seviyorum." "Ben de seni se-" "Öyle değil!" Üstündeki cekete tutunmuş ellerim ceketini daha sıkı bir şekilde kavradı. Yapabilirim... "Seni seviyorum. Yalnızca arkadaş olarak değil. Özür dilerim." Korkuyla kafamı göğsüne iyice bastırdım. Her hücrem tir tir titriyordu.
Ona şimdi söylemeyi düşünmüyordum. Böyle bir şey aklımın ucundan bile geçmiyordu hatta ama sözleri beni onu açmaya zorlamıştı sanki. Ne olacağı belirsizdi. Levent'i tanıyorsam çok kötü bir tepki vermemesi gerekiyordu ama bana mesafeli gözlerle bakması bile beni paramparça ederdi. Böyle korkmamın sebebi de buydu zaten.
"Cevap vermek zorunda değilsin. Yani, tahmin edebiliyorum bu durumun hoşuna gitmediğini... Haklısın da yani ama lütfen arkadaşlığımız bitirme ben-" "Seni öpebilir miyim?" "Ne?" Söylediklerini algılayamıyordum. Sırtım ve saçımdaki ellerini yüzümün etrafına sarmıştı. "Seni öpebilir miyim dedim." "Ben- Ne? Evet de-" Levent yüzündeki kocaman gülümsemeyle hızlıca dudaklarınızı birleştirdi. Vücudumun kontrolünü kaybetmiştim artık.
"Neden? Ben anlamıyorum. Nasıl? Neden?" "Ergün sabahtan akşama seninle flörtleşiyorum. Nasıl anlamazsın ben de onu anlamıyorum. Herkese karşı böyle olduğunu düşünmüyorsun herhalde." Düşünüyordum. "Düşünüyordun! Ergün! Nasıl?" Gülerek nefesini verdi ve yüzünü sıvazladı. "Seni seviyorum Ergün. Sana çöpçatanlık olayında kızmamdan anlamalıydın en azından." "Bana şaka yapmıyorsun değil mi?" Dudaklarını tekrar benimkilerle buluşturdu. "Şaka yapar gibi bir halim mi var?"
Allah belamı versin böyle yapmayacaktım. Birkaç bölüm uzayacaktı ama yapamıyorum artık. Çok özür dilerim. Özel bölüm yazacağım Ergün'ün iyileşmesi hakkında bu arada. Bir beş yıla falan galiba. Umarım yine de tatmin olmuşsunuzdur az da olsa.
Okuduğunuz için teşekkürler.
![](https://img.wattpad.com/cover/240646213-288-k465837.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levent bxb
Novela JuvenilKüfür içerir. Tatlı bir bxb hikaye yazmaya çalıştım. "Hoppala! Anında kötü başladık görüyor musun? Gitmişler en kötü olduğun oyunu seçmişler." "Sen kurtarırsın paçamızı koçum." deyip sırtına vurdum Levent'in. Her şeyimi biliyordu itoğlu it. Bu beni...