Baya depresif falan gelebilir size birkaç bölümdür kitap. Angst gibi olan soft ve mutlu sonlu hikayelere bayılıyorum, o yüzden ister istemez hep dram katıyorum kitaplara. Umarım sizin de sevdiğiniz bir türdür. İyi okumalar <33
Levent: Ben birinden hoşlanıyorum zaten
Ellerim klavyemin üstünde dona kalmıştı. İstediğim de bu değil miydi zaten? Uğraşmaya bile gerek kalmamıştı. Zaten hoşlandığı biri vardı. Ne hoş.
Akan gözlerimi silip mesajını yanıtladım.
Ergün: Tamam iptal ediyorum
Ergün: Özür dilerim
Elif'in odasına gidip durumu söylemiş, beni teselli etme çabalarını sahte bir gülümsemeyle savuşturmuş ve odama, yatağıma geri dönmüştüm. Gözlerim ağrıyor göğsüm hızla kalkıp iniyordu. Sakinleşmeliydim. Hatta daha da iyisi uyumalıydım. Artık sorun ortadan kalkacaktı. Şansım olmadığından tamamen emin olmam hislerimi bitirmeme yardımcı olacaktı. Peki neden hiç işe yarayacakmış gibi hissetmiyordum? Bu kadar canımın acıması normal miydi?
Uyumam lazımdı. Saat gecenin yarısına yaklaşıyordu ama ben gözlerimi duvara dikmiş sabahın gelmesini ve okula gitmeyi bekliyordum. Düşüncelerimden ve kalbimin üstündeki ağırlıktan kurtulmam lazımdı. Uyusam belki onlardan biraz uzaklaşabilirdim. Ancak bir türlü dalamıyordum işte.
Sabah okula uykusuzluktan ve ağlamaktan şişmiş uykulu, yorgun gözlerle gitmiştim. Bir sağa dönmüş bir sola dönmüş ama yine de uyuyamamıştım. Bir süre sonra geçecekti ama, biliyordum.
Kalemimi elimde beceriksizce çevirmeye çalışıp masaya düşürüyor, hiç umursamadan tekrar ve tekrar parmaklarımın arasına alıp çevirmeye çalışıyordum. Yüzümü masaya dayadığım sol kolumun eline yaslamış donuk, ha kapandı ha kapanacak olan uykusuz gözlerimi kaleme dikmiştim.
Yanıma oturan Levent'i ders başlayana kadar fark edememiştim bile. O da bana seslenmemişti. Bana kızgın mıydı acaba? Özür dilemiştim. Bana hoşlandığı biri olduğundan bile bahsetmemişti, nereden bilebilirdim ki. Belki de kendini bana o kadar yakın hissetmemişti. Daha da karamsarlaşmadan bu düşünceyi zihnimden uzaklaştırdım. Yine kendi kendime eziyet ediyordum. Büyük ihtimalle çok yorgundu. Ya da belki de seslenmişti ama ben duymamıştım.
Teneffüs vakti gelince havamı değiştirip kendime gelmek için Levent'e okulun bahçesindeki banklara koşup birileri kapmadan oraya oturmayı teklif etmeye karar verdim. Bir sürü ağacın bulunduğu, sık sık kedi görebileceğiniz bir yerdi. Yalnızca beş bank olduğundan güzelim yer teneffüs zili çalar çalmaz doluyor, oturacak yer kalmıyordu. Yanımda kedi maması da vardı. Kesinlikle oraya gidip bir kaç kedi beslemek ve sevmek istiyordum.
Levent'e hızlıca dönüp konuşmaya başladım. "Levent bank yerine gidelim mi?" Daha sözlerim bitmeden Levent yüzüme bakmadan soğuk bir sesle cevap vermişti. "Selin'le bir şey konuşacağız. Sen git istiyorsan." Levent beni hiç yalnız bırakmazdı. Noluyordu böyle? Hiçbir şey de belli etmemiştim. Bir şekilde fark etmiş miydi hislerimi? Ya da düne mi sinirliydi?
Hayır, yine abartıyorum. Belki ciddi bir durum vardı ve soğuk tavrı tam olarak bana karşı değildi. İkinci ara vaktinde gidebilirdik. Hem o saatlerde daha çok kedi olurdu. Levent de kedileri çok severdi bu yüzden bana memnuniyetle katılacağından emindim.
Kafamı masaya yaslamış gözlerimi kapatmıştım. En iyisi uyumaktı. İkinci ara vakti gelmeden biraz yorgunluğumu atmak iyi olurdu. Böylece kedilerle oynayacak enerjim de olurdu. Hem şu anda masa yatağımdan çok daha rahat hissettiriyordu.
Kafamı yasladığım masanın sarsılmasıyla gözlerimi aralayıp baygın baygın kafamı kaldırdım. Herhalde Levent beni uyandırmaya çalışıyordu. Karşımda ön sıramda oturan kızı görmemle gözlerimi elimle ovuşturdum. "Pardon sandalyem çarptı." dedi hızlıca ve dikkatle sandalyesini geri çekip kafasını özür maliyetinde hafifçe öne eğip sınıftan çıktı. Niye kimse sınıfta değildi? Daha da önemlisi neden Levent sınıfta değildi?
Saatimi çıkarıp baktım. İkinci teneffüs başlamış, üstünden beş dakika bile geçmişti. Elimdeki telefonu hafifçe sıkıp gözlerimi bir süre saatte gezdirdim. Telefon ekranının kararmasıyla daha fazla yerimde durmayarak telefonu cebime atıp kedi maması paketini elime alarak hızlı hızlı yürüyerek bahçenin banklı kısmına gittim. Etrafa bakınmıştım, her yerde gözümü bir iki kez gezdirmiştim ama ne Levent vardı, ne de boş yer.
Bir kenara geçip beton yere oturdum. Gözümün sulandığını hissedebiliyordum. Sürekli geldiğim için beni tanıyan adını Sarı koyduğum kedi hızlıca yanıma gelmişti. Gözümden düşmek üzere olan yaşı silip mama paketini açtım ve birazını Sarı'nın önüne döktüm. Bir yandan mamayı yemesini izlerken bir yandan da onun yumuşacık tüylerini seviyordum. O kadar tatlıydı ki gözlerimden yaşlar boşanıyordu. Bir de oturacak bank bulamamıştım. Onun da etkisi vardı herhalde.
Gözlerimi silmiş burnumu çeke çeke gelen bir kaç kediye daha mama dökmüş onları da sırayla sevmeye başlamıştım. Ara ya bitti ya bitecekti ki Levent'in sesini duydum. "Ergün!" Etrafa bakıyor ve beni çağırıyordu. Şaşkınlığım heyecanla karışmış ağzım aralık bir şekilde Levent'e bakıyordum. Buradayım diye seslenemeden beni görüp yanıma koşmuştu bile. Kediler ilk biraz irkilse de hepsi Levent'i benim kadar çok bildikleri için mamalarını yemeye geri dönmüşlerdi.
Ben ona durgun bir şekilde bakarken
yanıma oturmuş başını omzuma yaslamıştı. Kalbim teklemişti yine. "Özür dilerim." sesim fısıltı gibi çıkmıştı ama Levent belli ki beni duymuştu ki kafasını kaldırıp gözlerini benimkilere sabitledi. Bakışları sıcaktı, hep olduğu gibi. Bu tekrar ağlamam için beni tetiklemişti ama zar zor da olsa kendimi engellemiştim. "Seni sinirlendirdiğim için." "Manasız yere saçma sapan davrandım, ben özür dilerim. İlk teneffüste seni bıraktığım için özür amaçlı kantine gittim ama sınıfta yoktun, seni aradım ama anca şimdi bulabildim. Özür dilerim." Başını bir yandan omzuma geri yaslarken bir yandan da elindeki muzlu sütü bana uzattı. En sevdiğim içeceklerden biri olduğunu biliyordu."Çok yorgunum." dedim elimdeki süte bakarken. Kalbim ne yapacağını şaşırmıştı. Bir sıcak bir soğuk derken ne hissedeceğimi şaşırmıştım. "Gözlerini gördüğüm için uyandırmadım seni. Son iki ders de uyu sonra senin eve gideriz. Yemek hazırlarım, yeyip yatarsın. Bir de onunla uğraşma. Zombi gibi olmuş gözlerin." İçimden her ne kadar reddetmek gelse de teklif çok iyi duyulmuştu ve ben gerçekten çok yorgundum. Bu davranışları onu sevmeme sebep olan etkenlerden biriydi. O kişi ben olamazdım ama Levent'in ilerideki partneri kesinlikle dünyanın en şanslı insanı olacaktı.
Daha sık bölüm atıyorum artık şükürler olsun. Böyle devam etmeye çalışacağım. Yorum yapanların parmaklarını öpüyorum. Okuduğunuz için teşekkürler.
![](https://img.wattpad.com/cover/240646213-288-k465837.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levent bxb
Teen FictionKüfür içerir. Tatlı bir bxb hikaye yazmaya çalıştım. "Hoppala! Anında kötü başladık görüyor musun? Gitmişler en kötü olduğun oyunu seçmişler." "Sen kurtarırsın paçamızı koçum." deyip sırtına vurdum Levent'in. Her şeyimi biliyordu itoğlu it. Bu beni...