Grimmuald Meydanı On İki Numara'da oturan Sirius Orion Black, annesinin sesinden nefret ederdi. Hayır, nefret az kaldırdı, kesinlikle tiksinirdi; özellikle de sabahın onundan önce duyarsa. Ne yazık ki sabah güneşli bir havada uyumayı düşünen Sirius'un duyduğu ilk ses annesinin sesiydi.''Sirius Orion Black!'' diye bağırmasını duydu annesinin, ''Çabuk buraya gel!'' Sirius sinirle bağırmadan önce inledi, ''Ne var anne?''
''Buraya gelmelisin.'' Walburga Black, annesi, bağırdı. Annesini sinir etmek için yaşayan Sirius, bağırmadan önce gözlerini devirdi. ''Eğer ayak işleriyse Regulus yapabilir. O artık büyüdü.'' dedi alayla.
''Buraya gel, lütfen.'' Annesinin dediği son kelimeyle Sirius şok oldu. 'lütfen' kelimesini ailesine karşı asla kullanmazdı. Annesinin o kelimenin daha ne demek olduğunu bilmediğini düşünüyordu. Merdivenlerden indi, annesinin o kelimeyi kullanmasından dolayı yüzünde garip bir ifade vardı. Kaşlarını kaldırmış, burnunu kırıştırmış bir şekilde annesine baktı.
''Hızlı olur musun? Ve neden bana öyle bakıyorsun?'' diye sordu annesi sertçe. Sirius adımlarını hızlandırdı ve annesinin önünde durdu.
''Sen kimsin ve benim anneme ne yaptın?'' diye sordu Sirius yüzündeki sahte endişe ifadesiyle.
Walburga sıkıntıyla inledi. ''Tanrı aşkına ne demeye çalışıyorsun sen?''
''Az önce lütfen dedin.''
''Evet. Bununla bir sıkıntın mı var? Merlin biliyor ya,bu aileden birilerinin biraz terbiyeli olması gerekiyor.'' dedi annesi kollarını kavuşturmuş ve kaşlarını çatmış bir şekilde. ''Yok, anne. Sadece garip geldi.'' diye yanıtladı Sirius.
''Her neyse, ne istiyordun?'' diye sordu annesine. Yüzündeki sahte endişenin yerini boş bir bakış aldı, can sıkıntısı ses tonunu etkiliyordu.
''Yeni komşularımız var.'' dedi Walburga, parlak bir şekilde gülümserken ses tonu değişti.
''Ve?'' diye sordu Sirius, konuşmanın nereye gittiğinden emin olamayarak.
''Onlar büyücü!'' dedi Walburga heyecanla. Sirius'un kaşları havaya kalktı. Büyücülermiş, ha? Belki de benim gibi bu yıl Hogwarts'a başlayacak çocukları vardır, en azından konuşacak biri olacak. Merlin biliyor ya, kuzenlerimle konuşmuyorum, ya o da safkan üstünlüğünü savunuyorsa? diye düşündü Sirius.
Ne yazık ki onun bu düşünce yoğunluğu çalan kapıyla kesildi. Annesi Sirius'u arkasına alıp, elbisesinde var olmayan kırışıklıkları düzeltti.
''Merhaba! Biz yan daireye-''
''Kan durumunuz?'' diye sordu annesi anında. Sirius onun arkasında gözlerini devirdi ve inledi.
Bunu nasıl hemencecik birine sorabiliyor? Onların büyücü olup olmadığını nerden biliyor? Safkan değillerse ne yapacak, onları mahalleden mi kovacak? diye düşünde Sirius acı acı.
''Safkan'' dediğini duydu birinin gururla. ''Siz?''
''Saf.'' Sirius annesinin cevap verirken gülümsediğine yemin edebilirdi. ''Neden içeri geçmiyorsunuz?''
''Teşekkürler.'' Sirius kadının eve adım attığını duydu. Kadın otuzlarında görünüyordu. Açık tenli, porselen cilt ve parlak yeşil gözleri vardı ve açık kahverengi saçları omuzlarından dökülüyordu. Uzun ve zayıftı. Ondan etrafına yayılan bir zarafet vardı ve ona hayran hayran bakmamak zordu. Sirius'un annesi bile kadının kendisini taşıma şekline biraz şaşırmıştı, zorlanıyor gibi de gözükmüyordu.
''Ben Walburga Black, bu da oğlum Sirius.'' dedi annesi kendini ve Sirius'u tanıtmak adına. Sirius annesinde uzaklaştı ve hafifçe elini salladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/276932485-288-k64627.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙨𝙩𝙖𝙧𝙨 | 𝙨𝙞𝙧𝙞𝙪𝙨 𝙗𝙡𝙖𝙘𝙠⁽ᵗᵘʳᵏᶜᵉ ᶜᵉᵛⁱʳⁱ⁾
Fanfiction"𝑺𝑯𝑬 𝑳𝑶𝑶𝑲𝑺 𝑨𝑻 𝒀𝑶𝑼 𝑨𝑵𝑫 𝑺𝑬𝑬𝑺 𝑻𝑯𝑬 𝑺𝑻𝑨𝑹𝑺. 𝒀𝑶𝑼 𝑳𝑶𝑶𝑲 𝑨𝑻 𝑯𝑬𝑹 𝑨𝑵𝑫 𝑺𝑬𝑬 𝑻𝑯𝑬 𝑴𝑶𝑶𝑵. 𝑰𝑻'𝑺 𝑺𝑼𝑪𝑯 𝑨 𝑮𝑶𝑫𝑫𝑨𝑴𝑵 𝑻𝑹𝑨𝑮𝑬𝑫𝒀 𝑩𝑶𝑻𝑯 𝑶𝑭 𝒀𝑶𝑼 𝑻𝑯𝑰𝑵𝑲 𝑻𝑯𝑬 𝑶𝑻𝑯𝑬𝑹 𝑰𝑺 𝑳𝑶𝑶𝑲𝑰𝑵𝑮 𝑨𝑻...