11

456 58 84
                                    

Bitki çayı paketlerini, sıcak suyla doldurduğum kupalara bıraktım ve hibiskusun yoğun fuşya rengini dalga dalga suya dağıtmasını izledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bitki çayı paketlerini, sıcak suyla doldurduğum kupalara bıraktım ve hibiskusun yoğun fuşya rengini dalga dalga suya dağıtmasını izledim.

"Kaç gram daha çikolata ekleyeceğim şimdi ben buna?"
Yarım bir gülümsemeyle açtığı kuvertür çikolatayı parçalara ayıran Jisoo'ya baktım.
Ara sıra ağzına da birkaç parça atıyordu.

"160 gram çikolata kullanacağız" diye tekrarladım. Ben de uzanıp ufak parçalara ayırdığı çikolatadan ağzıma atarken.

Demlenen bitki çaylarımızı tezgahta önümüze çektim ve ocakta erittiğim tereyağının içine Jisoo'nun neredeyse yarım saattir oyalana oyalana parçaladığı bitter çikolatayı attım.

"Şimdi sen bu ılık tereyağında çikolataları eritirken ben de yarım bardaktan az şekerle üç yumurtayı çırpacağım."

Ölçerek eklediğim malzemeleri mikserle çırpmaya başladım.
Bugün Jisoo'nun bende kalmasına karar vermiştik. Sonunda iyileşmiş ve beni mahkum ettiği yalnızlıktan kurtartmaya gelmişti.

Ayaklarımızın dibinde dolanıp duran Hank neşeyle ara sıra havlarken Jisoo'yla film izlerken yemek için brownie pişiriyorduk.

"Jichu onları erittiysen yavaş yavaş çırptığım karışıma ekler misin?" diye mırıldandım mikseri de kapatmıştım sesimi duyabilmesi için.

Kafasını salladı ve yanıma geldi. Mikseri düşük ayarda çalıştırdığımda o da erimiş çikolatayı dökmeye başladı.

"Jinyoung'la nasıl gidiyor?" Dalgın bir şekilde tavayı sıyırırken omuzlarını silkti.

"Arkadaş gibiyiz ama niyetini açık açık belli ediyor bence"
Jisoo adına çok seviniyordum. Seokjin artık neredeyse aklına bile gelmiyordu ki o da takıldığı Dahyun'dan tamamen ayrılmıştı ve neyseki gözümüze görünmüyordu.

Gözden uzak olan gönülden de uzak olur derlerdi ama bir tek benim için işlemiyordu sanki bu.

"Bir bardak da un ekliyoruz."
Bardağa ölçtüğüm unu alıp tepe taklak karışımın içine döküverdiğinde elekle eleyerek ve yavaş yavaş diye uyarmadığım için kendime kızdım. Ancak Jisoo'ya sesimi çıkarmadım.

Unun ardından bir paket de vanilya ekleyip güzelce karıştırmış önceden ısıttığımız 180 derecedeki fırına pişmesi için bırakmıştık.

Bu sırada bir yandan bitki çaylarımızı yudumluyor bir yandan da bulaşıkları yıkayıp etrafı toparlıyorduk.

"Hadi sen git otur, filmi seç bulaşıkları ben durularım"  Jisoo tarafından mutfaktan kışkışlandığımda gülerek "hay hay efendim" dedim ve telefonumu da alarak içeri geçtim.

Bugün fake diyebileceğimiz hesabımda birkaç değişiklik yapmış,çıkmadan önce de Jungkook'tan dönüt alabileceğimi umarak post paylaşmıştım.

Gone //RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin