05

769 97 55
                                    

              Liability-Lorde

Smooth like butterLike a criminal undercoverBreakin' into your heart like that

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Smooth like butter
Like a criminal undercover
Breakin' into your heart like that

Her birimizin önümüzdeki kelimelere gömüldüğü kütüphanenin birkaç fısıldama, ara sıra eklenen sayfa çevirme sesleriyle harmanlanan sessizliğinde sürüp giden ve benim için kesinlikle özel olan bu an kulak tırmalayıcı bir sandalye çekilme sesiyle bölünmüştü.

Hangi kuş beyinli kütüphanede böyle saygısızca davranırdı ki?
Kafam sese karşı ani bir hareketle kalkıp karşıya dikildiğinde gözlerim kesinlikle görmeyi beklemediği daha çok da istemediğim kızıl kafayı bulmuştu.

Saçlarına düz fön çekmiş olacak ki nizami bir
şekilde omzunun üstünden sırtına doğru düzgünce dökülüyorlardı. Okula gelmek için benim fazla olarak adlandıracağım bir dekolteye sahip kazağını yine aynı şekilde kısa bir etekle kombinlemişti.

Bu kız normalde de gayet güzelken bu kadar dikkat çekici giyinmesi gereksiz bir çabaydı.

Çevredeki sinirli bakışlar yavaş yavaş önlerine dönerken ben ve Taehyung sessiz bir şekilde ona bakmayı sürdürmüştük.

Jungkook kaşlarını çatıp fısıldayarak "burada ne işin var?" diye sorduğunda benim de otomatik olarak kaşlarım çatılmıştı.

Jungkook'un oldukça sert sorulmuş sorusu beni bile rahatsız etmişti.
Kız da huzursuz bir ifadeyle "sıkılmışsındır diye yanına geldim" dediğinde ses tonunu yine nerede olduğuna dikkat etmeyip fazlaya kaçırdığı için arka masadan uyarıcı bir "şşşşşhhh" tepkisi gelmişti.

Haneul bunu umursamadan kolunu Jungkook'un omzuna atmış sonra da genişçe gülümseyerek bana dönmüştü.
Yüzündeki ifade açık açık bunun bana karşı bir oyun olduğunu gösteriyordu.

Onunla Jungkook'a yakın olan arkadaş grubundan tek tanışmamış kişi bendim ve yan yana gelmek istemeyişimi kendince herkesten farklı yorumlamıştı.

İşin komik yanı doğru da tespit etmişti ancak bunu istese kendine bile ispatlayamazdı.

Yarım bir gülüşle "merhaba Haneul ben" dediğinde kafamı salladım ufak bir baş hareketiyle. Ancak sorar gibi bakmaya devam ettiğinde gözlerimi devirmekten alamadım kendimi, adımı bildiğine emindim ancak bilmiyormuş gibi yapmayı tercih etmişti.

"Chaeyoung ben de"  sesim saklamaya çalışmamamdan da kaynaklanan bir tonda bıkkın çıkmıştı.
"Memnun oldum" dedi tekrar yapmacık bir gülümsemeyle, ben onun aksine gülümsemedim ancak ağzımdan yine de karşılık veren kelimeler döküldü öylece.

Aklıma okuduğum kitaptan bir alıntı geldi hemen bunun arkasından ;
Denizci herifle ben birbirimize, tanıştığımıza memnun olduğumuzu söyledik ki böyle, tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, 'Tanıştığımıza memnun oldum.' demek beni öldürüyor. Ama, hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız."

Gone //RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin