Bazı insanlar mental olarak çok güçlüdür. Bunun getirisi olarak onların inatçı ve de güçlü karakterlere dönüştüklerini düşünürdüm. Ya da tam tersi bir şekilde, belki de çok cesaretli olduklarından mentaliteleri yüksekti, bilemiyorum.Bildiğim bir şey varsa o da benim saf kan bir deli yürek oluşumdu.
Ne diye bu meydan okumayı kabul ettiysem diyip durduğum günlerdeydik. Kesinlikle o anlık bir gaza geliş olarak tanımlıyorum bunu. Çünkü gün bittiğinde, karanlık yalnızca gökyüzüne değil benim üstüme de çöktü ve adam akıllı düşünme fırsatı buldum. Kesinlikle büyük bir yenilginin ucunda sallanıyordum ve düşmem için son hamleyi Taehyun yapacaktı.
Elimde yalnızca bir gitarist ben ve org çalabilen Soobin vardık. Soobin kesinlikle sesine bayılacağımı söyledi. Cidden bayılmıştım ama fenalıktan. Öyle ahım şahım bir sesi yoktu, ben ise güvensizdim.Tam tersi şekilde rakip takımımızda en az üç tane oldukça iyi sesler vardı. En az üç diyorum çünkü yeni takım arkadaşları hakkında hiçbir fikrim yok.
Bu arada rakip takım yalnızca Taehyunlar değil, farklı kasaba ya da mahalle artık her ne denilirse, birden çok grup katılacaktı. Umrumda olduklarından değil ama Taehyun haricinde farklı kişilere de yenilmek beni oldukça büyük bir depresyona sokardı. Bu yüzden kaybetmemek adına elimden gelen her şeyi yapmaya başladım."Beatbox yapabiliyorum. En azından notalarla aram iyi yani elimden çıkmıyor da ağzımdan çıkıyor melodiler."
Boş bakış, hiçbir söz yok.
"Herhangi bir enstrüman çalabiliyor musun?" diye sordum karşımdaki çocuğa. Olumsuz anlamda kaşlarını kaldırdı. Derin bir nefes verdim yalnızca ve suratına güldüm. "Oldu o zaman. Biz seni ararız." dedim. Biraz saftı herhalde çünkü heyecanlı heyecanlı Ambar'ın çıkış kapısına doğru yol aldı.
"İş görüşmesi mi yapıyorsun?"
"Soobin sen niye beni engellemedin? Ben neye güvenip kabul ettim bu soktuğum teklifini."
"Büyük ihtimalle Taehyun'a gıcık olduğundan tatlım ama yanlış anlama. Bu tamamen benim şahsi bir tahminim yani öyle uydurma bir şey." Diyip tam karşıma, daha deminki çocuğun kalktığı yere oturdu. Kollarını da göğsünde bağlamış bana sırıtarak bakıyordu. Tam olarak umutsuz vakaymışım bakışlarını elbet anlıyordum ama kendimden ödün veremezdim. Bu yüzden yıkılmaz kraliçe görünüşüme geri döndüm. "Tamam, umutsuzluğa kapılmak yok. Bu henüz konuştuğumuz dördüncü kişi ve-"
"Altı."
"Tamam altıncı kişi ve koskoca yerde bir sürü genç var. Eminim kriterlerimize uygun birilerini bulacağız."
"Ya oğlum senin kafan mı güzel? Bizim kriterlerimiz bile yok. Bir tane eli enstrüman görmüş ya da sesi güzel birini bulsak oturup toplu ayin yapacağız. Gelmiş kafamızdakini bulalım falan diyorsun. Harbi dayak atıcam sana bak."
"Ne yapayım ya, Sence bu durumdan ben çok mu memnunum? O şam şeytanı kılıklı eski sevgilinin kardeşi bile bizi oyuna getirdi haberimiz yok."
"Yeonjun'dan bahsettiğini göz ardı ederek devam etmeni bekliyorum." Gözlerimi devirdim ve anlaması için kafamdakileri açık açık söyledim.
"Birden bire Hyuka ortaya bir fikir atıyor ve o da ne? Kendilerinin iyi oldukları konu. Kazanacaklarından, hatta bizi mağlup edeceklerinden o kadar eminki Taehyun da direkt fikrini onaylıyor. Tamamen bizim aleyhimize olan bir meydan okumaya da paşa paşa gidiyoruz. Resmen enayilik bu!" Diyip elimi masaya vurdum ve biraz sesli olduğundan Soobin irkildi. Tamam birazcık yükselmiş olabilirdim ama dediklerimin arkasındaydım. Fakat Soobin bana tam olarak katılmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüreksiz kavgaların ziyanı -taegyu
Fanfictionnerede olursan ol, hangi mevsimde olursan ol, birlikteysek yaz gibi hissediyorum. 180621