Taehyun'a son yenilişim hiç beklemediğim bir anda olmuştu. Bunu kolay kolay demem ama ben de yeniliyordum, çünkü her ne kadar kendimi insan üstü varlık diye tabir etsem de, kasabadaki herkes beni iblis diye çağırsa da evet bir insanım ve kayıplarım oluyor.Onunla şu anki durumumuzdan daha beter hallere geldiğimiz olmuştu. Sürekli iyi hatıraları hatırlasam da ben ciddi anlamda küçükken ondan nefret ediyordum. Her yerde kendini iyi çocuk olarak göstermesinden de, herkesle arasının iyi olmasından da ve bu durum yüzünden onu oldukça kıskanıyordum. Bunu bile kendime daha zar zor ikna ettirmişken şimdiki kıskançlığımın anlamı beni darma duman ediyordu. Onu artık çocuk duygularımla kıskanmıyordum.Bir de aptal gibi bunu yüzüne söyleyip günlerimin zehir gibi geçmesine neden oldum. Kendimden de ondan da kaçıp durdum.
Yarışmaya artık iki gün kalmıştı. Bu süreç geçene kadar büyük sıkıntılarla uğraştım. En başında bir grubum vardı ve her ne kadar böyle bir pozisyonumuz olmasa da kendimi lider konumuna sokup onları yönetiyordum. Bunun verdiği stres ve yük ile birlikte elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım ama hâlâ içime sinmeyen şeyler vardı. Kazanacağımıza dair umutlarım da bir filin uçması kadar imkansızdı. Öyle ki artık Hyuck bile ısrar etmiyor, sadece eğlenmemizin yeterli olacağını söylüyordu. Keşke benim için de her şey bundan ibaret olsa ve eğlenmesini bilseydim. Eğlenmeyi bildiğim tek yerde bile kendi karamsarlığımdan ödün vermeyip her şeyi zehir ediyordum. Büyük ihtimalle buraya üç yıldır ayak basmayışımın ve bununla beraber artan yaşımın getirdiği, kalıplaşmış karakteristik özelliklerimin oldukça büyük etkeni vardı.
Ben her ne kadar değişmedim dedikçe Seul beni değiştirmişti. En çokta Taehyun'a karşı olan yaklaşımımı. Çünkü eğer eski Beomgyu olsaydım onu kıskandığımı ona asla söylemezdim. Bunu kendime bile itiraf etmezdim ve ona zarar vermekten asla kaçınmazdım. Fakat hiçbir şey yapmadım ben artık bir korkaktım.
Yarışmanın yaklaşmasıyla festival alanına gitmelerimiz arttı ve Taehyunlarla daha fazla karşılaşmak durumunda kaldık. Ortak stüdyo, eğlence alanları, provalar derken her seferinde burnumun dibinde bitmesini engelleyemedim ama dediğim gibi kaçtım. Yani en azından denedim.
O günden sonra ilk karşılaşmamız stüdyoda oldu. Bizim stüdyodan çıkmamız ve onların girmesi gerekiyordu ama ben Taehyun'un yüzüne nasıl bakacağım konusunda endişelendiğimden çıkamamıştım ve bunu inadımdan yaptığımı düşündükleri için kavga etmek zorunda kalmıştık.
Tabii ki ben etmedim. Benim yerime Changmin, Yeonjunla kavgaya gönüllü oldu.
Sonra başka bir şey daha oldu: Kasabaya dönerken ortak araç kullanmak zorunda kaldık. Ben yine onunla aynı ortamda kalmamak için bahanelere sığındım ve arabaya binmedim. Bunun açıklamasını yapmak aşırı zordu çünkü elle tutulur bir sebebim bile yoktu fakat gelin görün ki "beni araba tutuyor." demiştim. Tutmadığını da en iyi Hyuck biliyordu. Bu sebepten şüpheleri üstüme çektim ve bununla kalmadım.
Taehyun şu sıralar bana hiç göstermediği nezaketi gösterdi ve motoruna binmeyi teklif etti. Bende ona "bana ahlaksız teklifler edemezsin!" diyip kavga ettim. Köyün delisi ünvanını almama çok ama çok az kalmıştı.Birkaç saat önce son çalışmalarımızdan birini yapıyorduk ve ben artık çok heyecanlanmaya başlamıştım. Bu yüzden dakika başı çişim gelip duruyordu. Ee haliyle tuvalete gitmek durumunda kaldım ama şansıma orda da Taehyun'la karşılaştım. İlk pisuvara yanaşıp sakince işimi halledecekken yanımda bir kıpırtı oluştu. Normal şartlar altında bu denli sıkışmayla ilgimi başka yere vermezdim ama onun benim üzerimde öyle bir etkisi vardı ki kapı açılır açılmaz yoğun baskıyı hissettim. İçimden defalarca "lütfen o olmasın" adlı haykırışlarım kabul olmadı ve Taehyun geldi tam da yanımda durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüreksiz kavgaların ziyanı -taegyu
Fiksi Penggemarnerede olursan ol, hangi mevsimde olursan ol, birlikteysek yaz gibi hissediyorum. 180621