"Geceliği 25 dolar.""Yuh anasını satayım! Borsadan haberi yok galiba ne diyor ya bu? Bırak Taehyun gidip gururumuzla arabada yatalım."
"Beomgyu sen zenginsin."
"Ne var, her zengin parasının kıymetini bilmez diye bir kural mı var? Ben hayırlı bir evladım."
Son söylediğim sözden sonra garip bakışlarla yüzümü incelediğinden ben de ne dediğimi fark etmiştim. Aynen anneme sinirden ergen çocuklar gibi telefon kırıp parçaladım, rest çektim eve gitmedim. Şu an ne yapıyorum haberi bile yok ve hayırlı bir çocuğum diyorum.
"Hayırlı bir torunum?"
"Sus Beomgyu."
"Ee kalıyor musunuz yoksa odayı başkasına mı vereyim?" Ağzındaki sakızı iğrenç bir şekilde cart cart seslerle çiğneyen yarı kel, yaşı yetmiş iş bitmemiş tipinde bir adam bize garip bakışlar altında yardım ediyordu. Yardımdan kastım pansiyon görevlisi falan olması yoksa iyilikle yakından uzaktan alakası yok. Bu paçavra gibi pansiyona benzer yerde bir gece geçirmemiz için bizi soymak istiyordu. Daha iyi bir yer bulmak istedik ama ilçenin içine çok girmek istememiştik. Ayrıca daha iyi yerler yaz sezonu yüzünden çok kalabalıkmış ve muhtemelen boş odalar bulamayacaktık. Büyük ihtimalle otogarda bizi dolandırmaya çalışan bu herifin ortağı falandı. İnandık.
Taehyun'a biraz uyuyalım sonra kasabaya dönelim demiştim. O da arabayı sürdü ve müsait olduğunu gördüğümüz bu yerde durduk. Dışarıdan bakınca bile hiç güvenilir hissettirmeyen yer bu gece kalacağımız yerdi.
"Tamam odayı tutuyoruz."
"Taehyun bak cidden arabada kalabiliriz sana sorun yok dediğimde bana prensessin dedin lan. Harbiden Rapunzel hikayesini gerçekten uyarladın bana."
"Ya Beomgyu, kamp günü birkaç saat arabada uyukladın diye üç gün beni gördüğün her yerde boynunu tutup zırladın. Sence bu riski alır mıyım bir daha?"
Tamam, bu konu hakkında haklıydı. Ona gerçekten söylenmiştim ama ne yapayım. Eski model chevroleti o kadar da konforlu değildi. Fakat şu an aramızda o zamanlardaki gerginlik yoktu. Belki yumuşak duygular pamuk gibi uyumama neden olurdu.
Kucağına falan yatardım hiç sorunum kalmazdı. Mis gibi uyurdum.
"İyi ya ne inatsın! Tut odayı ben para falan vermem bu paçavra yere."
"Verme, ben parasını senden çıkarırım."
Nasıl çıkaracağından bi haber kafamı sallayıp onayladım ve kollarımı birleştirip etrafıma bakındım. Sağımda yukarı çıkan mermer merdivenler vardı. Kirliliği ve üstüne yapışan sakızlar öylece duruyorken odaların ne halde olduğunu tahmin bile etmek istemedim. Işıklandırma kötüydü, sarı ışık titrekçe yanıyordu. Havalandırması bile yoktu ve bu aşağılık yere utanmadan otel diyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüreksiz kavgaların ziyanı -taegyu
Fanficnerede olursan ol, hangi mevsimde olursan ol, birlikteysek yaz gibi hissediyorum. 180621