"Sana inandığım için bana yazık. Seni bu kadar sevip, sana inanan bana çok yazık.""Abartma Hyuck."
"Neyi abartmayayım kahpenin çocuğu! Gel beni burda tek buldular, sıkıştırıp duruyorlar demedin mi?"
"Dedim."
"Lan geldiğimde çocuğu sen sıkıştırmış dövüyordun." diye bağırdı suratıma karşı.
Geçtiğimiz saatlerde bir şeyler oldu. Hyuck kasabaya geldi. Tamam biraz yalan dolanla çağırmış oldum ama sonuçta geldi.
Taehyun'un beni festival alanında tabiri caizse sik gibi bir duruma sokup bırakmasından dakikalar sonra Hyuck'u aramıştım. Tabii ki hadi buraya gel desem gelmeyecekti. Çünkü kasaba gibi ortamlardan nefret ederdi. Şehrin kalabalığına alışık büyümüştü. Zaten benim burayı sevmemle de bana taktığı "köylü" lakabı bunu destekliyordu.
Her neyse, bu yüzden birazcık yalan söylemem gerekti. Ona telefonda günlerimi anlatıyordum ama hiçbiri ayrıntısıyla değildi. Mesela şu an Taehyun'a olan yaklaşımlarımla ilgili bir fikrinin olduğunu sanmıyorum. Çünkü ona hep benim bakış açımdan anlattım olayları. Dikkat çekerim "bakış açısı" yani üstün körüydü. Daha derine hiç girmedim ya da zihnimin nasıl işlediğini ve kalbimin nasıl tepkiler verdiğini bir bir söylemedim. Bu yüzden de olayları detaylıca telefonda anlatamazdım. Ona zor durumda olduğumu söyleyince endişelenmiş ve geleceğinden bahsetmişti.
Bir de burda çok güzel kızlar var diyerek gelişini hızlandırmıştım. Fakat gelince gördüğü ilk şey otogarda onu bekleyen Changmin ve benim birbirimize dalaşmamızdı.
"Yanındaki çocuk-"
"Adım Changmin, bu beşinci kez söyleyişim."
"Evet, her neyse." diyip Changmin'i pek takmadan yeniden bana döndü. Daha doğrusu arka koltukta oturan Hyuck'a ben döndüm. "Senin anlattıklarının tam aksine, millete kan kusturduğundan bahsedip duruyor. Tekrar ediyorum, bunlar anlattıklarına tamamen zıt şeyler. Kimse kimseyi dövmemiş, kavga bile edilmemiş ve sen beni ne kadar zor durumda bıraktın farkında mısın? Kanada tatili yerine köye geldim."
"Tamam haklısın, biraz abartmış olabilirim ama gerçekten sana çok ihtiyacım var." Diyip en yumuşak ses tonumu kullanmaya çalıştım. Bakışlarında yumuşar ifade oluşunca da devam ettim. "Ayrıca bu çocuğun anlattığı her şeye de inanıp güvenme. Büyük ihtimalle şu an bindiğin ve ağzının suyunu akıttığın öve öve bitiremediği araba kesin çalıntıdır."
"Ne?" diye çığırdı. Beklenen bir tepkiydi.
"Yuh lan nerden bildin?" Changmin inkar etmedi bile. Bunun üstüne Hyuck da "Ne diyorsun!" diye bağırdı ona ve önde oturan ikili olarak kulaklarımızı kapatmak zorunda kaldık. Bazen Hyuck'un fazla tepkiler verdiğini unutuyordum.
"Oğlum siz burda kafayı yemişsiniz. Bu köyün suyunda ne var, size ne yedirip içiriyolar bilmiyorum ama normal değilsiniz siz."
"Normal üstü, fevkalade insanlarız ama şu yanımdaki elemandan şüphelerim var." diyen Changmin'e gayet sakin ama tehditkâr bakışlarımı attığımdan çenesini kapamak zorunda kaldı. Hyuck ise hâlâ benden açıklama bekliyordu.
"Tamam baştan başlayalım." diyip en yakın arkadaşıma odaklandım yine. Kollarını bağlamış küs bir çocuk gibi bakıyordu bana. "Buraya geldin çünkü Taehyunla bir iddiaya girdik ve kazanmam için elimdeki en büyük koz sensin."
"Özet geç."
"Festival için şarkı yarışmasına katılıyoruz ve sen grubun vokalisti oluyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüreksiz kavgaların ziyanı -taegyu
Fanficnerede olursan ol, hangi mevsimde olursan ol, birlikteysek yaz gibi hissediyorum. 180621