Finale beş kala şu ortalığı bir toparlayalım.
Sertçe kapatılan kapı ile başımı kaldırdım. Saat çoktan gece iki olmuştu. Önümde ki şişeyi bir kenara itip sigara yaktım. Asami üstünde ki ceketi ve gömleği soyup sinirle kenara fırlatarak salona girdi.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?! Matteo Kim!" Elimle koltuğu patpatlayıp oturmasını işaret ettim. Nefes nefese sinirle yanıma oturup konuşmamı bekledi.
"Orada sadece sanatçılar ya da iş adamları yoktu Asami. Anne ve akrabalarında oradaydı. Sen bir japonsun, senin kültüründe böyle bir şeyin cezası çok ağır. Bir piç yüzünden parmağından olmana yada aileden men edilip bugüne kadar didinip uğraştığın şirketinin elinden kayıp gitmesine göz yumamazdım." Asami çenemi tutup ona bakmamı sağladı. Yaptığım şeyden gram memnun olmadığı belli olsa da eli kolu bağlı bir şekilde beklemek zorunda kalmıştı.
"Senin için herşeyden vaz geçmeye hazırdım Teo. Bunu yapmak zorunda değildin." Acı bir gülüş atıp elinden kurtuldum.
"O zaman neden orada ağzını açmadın?" Eve geldiğimden beri beynimi kemiren soruyu sorduğumda donup kaldı. Tahmin ettiğim gibi.
"Gönlün herşeyi feda etmeye hazır olabilir Asami. Ama aklın bunca senedir uğraşıp elde ettiğin saygınlığı, gücü ve işini bir kenara itmekten çok uzakta. Sen mantıklı bir adamsın. Ve başka bir adam için hayatını yıkacak kadar deli değilsin." Ayağa kalkıp elimde ki sigaradan son bir fırt çektim.
"Bana gelirsek... Her sanatçı biraz delidir. Hele de aşık olduklarında. Medyada görünen biri değildim ve çevrem benim kim olduğumun farkında o yüzden benim için pek de önemli değildi. Farklı bir isim ile tekrar kendime bir yer edinebilirim. Sahte yüzler takınmakta gayet başarılıyım biliyorsun." Tam bir adım atmışken ayağa kalkıp önüme geçti.
"Nereye gidiyorsun?" Kırgın suratı ve paramparça bir ifade ile bana bakarken elimi yüzüne attım. Hafif çıkmaya başlayan sakallarını severken gülümsedim.
"Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. Senin gibi benimde gönlüm ve aklım çatışıyor. Sevdiğim için kalmak ve sessiz kaldığın için olan öfkem de çekip gitmemi söylüyor. O yüzden sadece biraz dinlenmek istiyorum." Uzanıp dudaklarına bir öpücük kondurduğumda belimi kavrayıp yumuşak bir şekilde karşılık verdi. Anlını anlıma dayayıp derin bir nefes aldığında hissettiğim ağırlık ile gitmek istiyordum.
"Gitme sevgilim. Lütfen gitme." Kollarından sıyrılıp son kez yanağına bir öpücük bıraktım.
"Hoşçakal Asami."
*-*-*-*-*
"Hadi ama dostum kendine gel. En son ne zaman duş aldın?" Başımda dönüp duran Umberto ile doğruldum. Yerimden kalkmam ile birlikte bir şişe yere düşüp kırılmıştı. Çokta sikimdeydi.
"Teo ne zaman gitti?" Sarışın herif pes edercesine tekli koltuğun üstünde ki çöpleri yere atıp karşıma oturdu.
"İki hafta oluyor. Yani tam tamına iki haftadır mağara adamı gibi yaşıyorsun." Sol parmağımda ki yüzüğe bakıp üstünü okşadım. Bir ömür gibi gelmişti.
"O orospunun partiye nasıl girdiğini buldun mu?" Umberto yerinden kalkıp yanıma oturarak omzumu sıktı. Güzel bir haber getirmediği belliydi.
"Jevennah denen şerefsiz içeri girmesini sağlamış. Korumalara da rüşvet vermiş, bu yüzden Eliot denen piç sahneye çıktığında direk indirmemişler. Fotoğrafları da kendisi ayarlamış. Ne yapmayı düşünüyorsun?" İki haftadır içimde hissettiğim ateş ile ne yapmak istediğim çok belliydi. Kararımı vermiştim. Jevennah madem şirketi istiyordu, alacaktı da. Ayağa kalkıp uzun süredir kapalı olan telefonumu açtım. Hızlı aramada üçü tuşladığımda genel müdür Dorathy sanki bu anı bekliyor gibi hızla telefonu açtı.
"Bay Ryuuza nerelerdesiniz efendim? Resmen bir kaos içindeyiz lütfen şirkete geleceğinizi söyleyin." Üstümden yayılan ter kokusu ile yüzümü buruşturup banyoya doğru adımladım.
"Aslında bende sizinle bunu konuşmak istiyordum. Hisseler hakkında..."
*-*-*-*-*
"Vay vay vay. Burnu havada Asami bey sonunda benimle görüşmek istedi öyle mi? Gözlerim yaşardı." Pahalı bir restoranda ayırttığı masaya şöyle bir bakıp oturmadan elimde ki evrakları Jevennah'ın önüne attım.
"İstediğin şirketti al sana şirket. Hisseleri, iş ağları ve yatırımcıları ile birlikte tamamen senindir." Jevennah inanmaz bir ifade ile evraklara hızla göz gezdirmeye başladı.
"Ve bana bunu öylece veriyorsun çünkü?" Elimde tuttuğum başka bir evrağı önüne atıp gülümsedim.
"Çünkü bu bir anlaşma. Ben sana şirketi devredeceğim sende benim hayatımdan uzak duracaksın. Eğer çevremde senin adın geçer ya da senin bağlantılı olduğun tek bir kişi tarafından rahatsız bile edilirsem hapsi boylayacaksın. Bence makul bir teklif." Jevennah yayvan bir şekilde sırıtıp önünde ki kağıtları imzalamaya başladı. Keyfine diyecek yokken gülmemek için kendimi zor tuttum. Yetişmem gereken bir uçak varken sabırsızdım. Jevennah evrakların diğer kopyalarını da imzaladıktan sonra asıl emsalini alarak uzattığı elini yok saydım.
"Seninle iş yapmak güzeldi Asami. Biraz daha savaşmanı görmek istesemde erken gelen zaferin tadı da güzelmiş." İçimden bir orta parmak çekerken gülümsedim.
"Seninle de iş yapmak güzeldi Jevennah. Şimdi elveda." Arkamı dönüp mekandan çıktığım gibi dışarıda beni bekleyen avukata evrakları teslim edip aracıma atladım. Son gaz havaalanına doğru ilerlerken bana bu bilgiyi verdiği için Leo'ya binlerce kez teşekkür ettim
O olmasaydı eğer Teo'nun karayiplerde olduğunu asla bilemezdim. Çılgın herif dinlenmek istiyorum dediği bu muydu yani? Direksiyonu sola kırıp havaalanı otoparkına girerken küçük valizimi arka koltuktan alıp aracı kitledim. Beni bekleyen özel uçağa geçmek için farklı bir yoldan havaalanına girip uzun bir koridoru geçtim.
Uzun boylu bir kadın elimde ki valizi alıp siyah uçağa kadar bana eşlik etti. Yerime oturduğum da ise heyecanlıydım.
Benim tatlı sevgilim. Acaba beni gördüğünde nasıl bir tepki verecekti?
*-*-*-*-*
Naber?
Birkaç bölüme final veriyoruz bende şöyle bir etrafı toparlayalım dedim. Kısa bir geçiş bölümü oldu.
Asami sizce ne yaptı?
Teo'nun gidişi haklı mıydı?
Karşılaştıklarında sizce ne olacak?
Ve neden Karayipler? Deniz fobisi olan Teo'nun tercihinin altında ne yatıyor?
Son olarak Leo adamdır.
Beğenmeniz dileği ile.
Seviliyorsunuz.
-Burn.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kes Sesini [Tamamlandı✓]
Romance"Ne o, altta olmak için pek bir heveslisin." Kalçamda ki elini deliğime doğru kaydırdığında kendimi ona doğru ittim. "Kes sesini ve devam et." gözleri zevk ile kısılırken ne zaman hayranı olduğumu fark bile edemediğim gülüşünü sundu. "Zevkle."