5

13.9K 553 286
                                    

Bölüm biraz yavaş başlıyor ama bir sürpriz ile devam ediyor. Bakalım Leo'nun oyununu fark edebilmiş misiniz ajshdjsh

Tatilimim geri kalanında annemin yolladığı mangayi bulup satın almış ve küveti doldurup bir güzel keyif yaparak okumuştum.

Ve vardığım sonuç; annemin bu batağa çok pis saplandığıydı.

Bugün ise akşam üstü camiadan bir arkadaşımın sergisine katılacaktım. Benden açılıştan bir saat önce gelmemi ve kendi yaptığım bir çalışmayı da getirmemi istemişti.

Benden on yedi yaş büyüktü. Sağlam bir yeri ve altın harflerle ismi vardı. Ve bu kadın benim ilk sergime tesadüf eseri denk gelmiş ve sanatımı beğenerek arkadaşlık teklif etmişti.

Onu akıl hocam olarak görüyordum. 

Kırk iki yaşında ama gençlere taş çıkartan bir fizik ve enerjiye sahip kadın tanıdığım en değişik insanlardandı.

Onunla olan sohbetlerimi altın değerinde görüyordum.

İkinci sergime elinde kendi yaptığı bir resimle katılmış ve bu anlaşmamız haline gelmişti. Heykel çalışmalarıma onun teşviği ile başlamıştım.

Birbirimizin işlerine hayrandık. Herkesin bir diğerini batırmak istediği böylesine bir camiada güven veren bir dostumun olması ile mutluydum.

Bugun biraz daha özenli olmaya karar vererek önüme dökülen dağınık saçlarıma hafiften şekil verdim. Uzun kollu lacivert üstüme önü açık spor bir yelek iliştirip yelek ile aynı renk dar bir pantolon giydim.

Takmazsam çıplak hissettiğim saatimi sol bileğime ve dostumun hediyesi olan üçgen şeklinde ki kolyeyi taktım.

Ona göre her insan üç kişiden ibaretti. Ruh, beden ve akıl.

Akıl bizi bulunduğumuz ortama uyum sağlamaya iten mantıklı ama sert tarafımızdı.

Ruh, tüm alt benliklerimizi barındıran her sanatçının özünü sakladığı gizli bir hazine kutusuydu.

Beden ise tüm çılgınca arzu ve fantezilerimizin zincirlendiği kendi karadeliğimizdi.

Üçünü birlikte uyumlu kullanmak imkansızken herkes birini seçiyor ve ona göre yaşıyordu. Ben ise akıl ve ruh arasında gidip geliyordum.

Bedenimi dinlemeyi çok istesem de kalbim ağır basıyor ve o basıncın altında hem ruhum hem de aklım ezilip gidiyordu.
Sevgiye ve sevgi vermeye aç biri olduğumu bilsem bile görmezden geliyordum. Dünyada ki hiç bir insan saf sevgiyi hak etmiyordu.

Hepimiz tanrının kusurlu piyonlarıydık.

Ve şah tüm sevgiyi istiyordu.

*-*-*-*-*-*-*

“Teo-Teo. Benim küçük sevgilim gelmişsin.” Kömür siyahi saçlarını savurarak bana doğru gelen kadına ilerleyip sarıldım. Bir yetmişi gecik boyuna rağmen bir de topuklu giymiş bana yetişmişti. Yanağıma tatlı bir öpücük koyarak geri çekildi.

“Bir an hiç gelmeyeceksin sandım.” Hafif yanık bir teni ve kehribar rengi gözleri yaşı ile birleşince güçlü ve güzel kadın görüntüsünü destekliyordu. Eğer kadınlardan hoşlanıyor olsaydım kesinlikle tercihim Delilah gibi birisi olurdu.

“Senin bir seslenişinin gelmem için yeterli sebep olduğunu çok iyi biliyorsun Delilah.” Gülerek koluma girmiş ve beni serginin başlayacağı salona doğru çekmişti.

“Ah, sen böyle konuşunca, başka bir beden ve başka bir zamanda karşılaşmış olmayı diliyorum Teo.” Delilah yönelimimi bilmese dahi zeki bir kadındı. Fark etmiş olması olasıydı ama bir kez bile konuyu açmamasına minnettardım.

Kes Sesini [Tamamlandı✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin