"Senin elinden... ölüm."
Ve Trelawney'in gözleri Tom Riddle'a döndü.
Bu hareketle sınıftaki öğrencilerin tamamının gözleri fal taşı gibi açıldı. Sessiz duran sınıftaki öğrencilerin bir kaçı fısıldaşmaya başlamıştı.
"Nasıl yani, Granger Riddle'ı mı öldürecek?"
"Sanmam. Riddle'a 'en sevdiğin tarafından ölüm' dedi Profesör, Granger Riddle'ın en sevdiği değil."
"Merlin aşkına! Nereden biliyorsun? Bence çok yakışıyorlar."
Fısıldaşmalar yavaş yavaş gürültüye dönerken Tom, gözlerini koskocaman bir şekilde açmış ve önüne dönmüştü. Bu nasıl olabilirdi? Trelawney ona 'en sevdiğin tarafından öldürüleceksin' demişti, en sevdiği kişi Granger mı olacaktı yani?
Başını onaylamak istemezcesine iki yana salladı. Belki de Profesör yanlış görmüştü ya da kehanet gerçekleşmeyecekti. Her kehanet gerçekleşecek diye bir şey yoktu, değil mi?
Sonra bir ses duydu; tekrardan gözlerini Granger ve Profesör'ün olduğu tarafa çevirdi.
Emma, önündeki küreyi bir hışımla almış ve ayağa kalkmıştı. Profesör Trelawney'in gözlerinin içine baka baka küreyi yere fırlattı; küre yere çarpar çarpmaz parçalara ayrıldı. Emma'nın bu hareketiyle Trelawney, geriye doğru korkuyla sendeledi ve çığlık attı.
"Yeter!" dedi genç kız. "Bu saçmalıkları daha fazla dinlemeyeceğim."
Soğuk ve ciddi bir şekilde bakan gözleri geriye, sınıftaki diğer öğrencilere doğru döndü ve oralarda gezindi. "Eğer bu kaçığa inanan varsa, beyninin olup olmadığını sorgulasın."
Emma'nın bu sözüyle Michael genç kızın kolunu hafifçe çekiştirip, "böyle konuşma" diye fısıldadı.
Güzel kız kolunu kurtarıp yanında oturan gence döndü. "Ne var Michael? Yalan mı!" Gözleri tekrardan Trelawney'e döndü. "Yalan mı söylüyorum?" dedi ve ardından sırasından çıkıp minik adımlarla Profesör'ün önüne kadar geldi. Bu sırada Trelawney, korkuyla öğrencisini izliyordu.
Emma soğuk bir şekilde gülümsedi ve yüzünü Profesör'ünün yüzüne yaklaştırdı. "Yalan mı söylüyorum Profesör?" diye fısıldadı; bu fısıldamayı sınıftaki sessizlik yüzünden herkes duymuştu.
"Kaçık değil misiniz?" diye fısıldadı bu sefer ve ardından, samimi olmadığı belli olan şekilde, kısaca güldü.
Bir kaç adım geriledi ve kollarını iki yana açtı. Sesli bir şekilde, "Yalan ise yalan deyin!" dedi.
Kollarını indirip sağ elini havaya kaldırdı ve işaret parmağıyla önünde duran yaşlı kadını gösterdi. "Siz, bir kaçıksınız Profesör Trelawney ve söylediğiniz hiçbir şeye inanmıyorum."
Ardından sınıfa döndü. "Aklı olan inanmaz zaten!" diye bağırdı; ardından gözlerini Michael'e indirdi. "Sen alınma Michael."
Emma sıraya dönüp kitaplarını toplarken, sınıftaki öğrenciler genç kızın gazına gelmiş ve Trelawney'e bağırıyorlardı.
"Hogwarts'ta kaçık bir Profesör istemiyoruz!"
"Yalan söylemenin, hele ki böyle bir konuda, ne kadar yanlış olduğunu bilmiyor musunuz?"
Bağırışmalar her geçen saniye artarken Emma sinsice sırıttı. O sırada Trelawney ve Michael bağıran öğrencileri susturmaya ve sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
Emma minik adımlarla, hâlâ ona bakan ve gözünü bir saniye kaçırmamış olan, Tom'un yanına ilerledi; önüne geçti ve sıranın üzerinden genç çocuğa doğru eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomione || BAŞKA BOYUTTA HOGWARTS
FanfictionBir kaza sonucu başka bir boyuta geçiş yapan Emma Watson, oyunculuğunu yaptığı Harry Potter filminin geçtiği Hogwarts'ta olduğunu fark eder. Kendi boyutunda ki kitapla tek farkı, Tom Riddle zamanında oluyor olmasıdır. !!okumayin bence cok sacma deva...