Emma, duvara doğru uçurduğu Tom'a baktı. Tom'un hareket etmediğini görünce korktu, yaşayıp yaşamadığını anlamak için onun yanına gitmek istedi ancak ilk adımını attığında kendisi de arkasındaki duvara doğru uçtu, çarptı ve yere düştü. Ardından midesi bulanmaya başladı. Genç kız yavaşça gözlerini açtığında ise bambaşka bir yerde, sabah Edward ile beraber olduğu yerde olduğunu fark etti. Tabii ki Edward'da yanındaydı..
Yanındaki kıza endişe ile bakan Edward, kafası karışmış kızın omzuna dokundu. Bu ani dokunuş ile ürperen Emma, kendini geriye doğru çekti. Omzuna dokunan kişinin Edward olduğunu fark ettiğinde derin bir nefes aldı, rahatlamıştı.
"İyi misin Emma?" Yanındaki oğlanın sorusuyla yere bakan gözlerini ona çevirdi. Genç kız iyi olup olmadığını bilmiyordu, şu bir kaç gün içinde akla sığmayacak şeyler yaşamıştı. İlk başta gerçek Hogwarts'a -tabii ki yüz yıl önceki gerçek Hogwarst'a- gelmişti, daha sonra ise neler olduğunu anlayamadan kendini bir koridorda bulmuştu ve Parkinson'un hayatını kurtarmıştı.. Şimdi ise Abraxas'ın öldüğünü duyurmalarından bir kaç dakika öncesine gelmişti. Gerçi, bu sefer kimse ölmemişti..
"İyiyim Edward, sadece biraz başım döndü.." Gözlerine baktığı oğlanın buna inanmadığı apaçık ortadaydı, başka bir şey olduğunu hissediyordu. Edward, Emma'yı kolları arasına alarak sarıldı ve ardından genç kızın yumuşak saçlarına bir öpücük kondurdu.
"Sadece başının dönmediğini biliyorum.." diye fısıldadı yakışıklı oğlan Emma'nın kulağına, "Ama benimle paylaşmak istemiyorsan da, zorlamam. Sen nasıl istiyorsan öyle olsun Emma." diye cümlesini bitirdikten sonra genç kızın yanağına bir öpücük kondurup geri çekildi. Emma ise böyle bir arkadaşa sahip olduğu için mutluydu ancak bu mutluluğu uzun sürmedi. Sözde 'Abraxas'ın öldüğünü duyuran Ravenclaw'lı genç, yine bir şey duyuruyordu. Emma, bu sefer korkarak dinlemeye başladı.
"Müdür Dippet tüm öğrencilerin hemen Büyük Salon'a gelmesini istiyor!"
Bir ölüm haberi almadığı için mutlu olan Emma, Edward'ın ayağa kalktığını görünce kendi de ayağa kalktı. Okula doğru minik ve aceleci olmayan adımlarla yürümeye başladılar.
。◕‿◕。 。◕‿◕。 。◕‿◕。
Kimsenin ölmediği Büyük Salon'da Gryffindor masasında oturan Emma, her tarafa gülücükler saçıyordu. Dakika başı Abraxas ve Parkinson'a bakıyor ve el sallıyordu. Abraxas Emma'nın bu hallerinin sebebini anlamasa da o da el sallıyor, etrafındaki Slytherin'lilerin bakışlarını umursamıyordu. Parkinson ise ona el sallayan genç kıza bakıp gülümsüyor ancak bu gülümsemesini kimse görmeden siliyordu.
Çoğu öğrenci müdürün ne diyeceğini umursamıyor, her zaman ki konularından konuşuyorlardı. Emma ise etrafa gülücükler saçıyor olsa da Müdür Dippet'in ne diyeceğini merak ediyordu. Umarım, dedi genç kız içinden, hızlıca biter ve bende neler olduğunu araştırabilmem için kütüphaneye gidebilirim..
Bir kaç dakika sonra Müdür Dippet kürsüye çıktı, bununla beraber Büyük Salon'da bir sessizlik oluştu. "Merhaba sevgili öğrencilerim! Biz profesörler, kendi aramızda bir karar aldık." Emma yanında oturan Helen'in gülümsemesini gördü, sanırım Helen de dahil Büyük Salon'da ki çoğu öğrenci bu kararın ne olduğunu biliyordu. Emma bunları düşünürken Müdür Dippet cümlelerine devam etti. "Sizlere minik bir hediye vermeyi, dinlenmenizi istedik. Kısa bir süreliğine de olsa derslerden kafayı kaldırmanızı istedik. Çoğunuzunda bildiği gibi balo düzenlemeye karar verdik!" Cümlesini sesli bir şekilde bitiren Müdür Dippet, çoğunlukla kız olan öğrencilerden alkış alınca minik bir şekilde gülümsedi. Ardından elini kaldırarak Büyük Salon'u tekrardan sessizliğe gömdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomione || BAŞKA BOYUTTA HOGWARTS
FanfictionBir kaza sonucu başka bir boyuta geçiş yapan Emma Watson, oyunculuğunu yaptığı Harry Potter filminin geçtiği Hogwarts'ta olduğunu fark eder. Kendi boyutunda ki kitapla tek farkı, Tom Riddle zamanında oluyor olmasıdır. !!okumayin bence cok sacma deva...