Evren,Doğa,Zaman || 5.Bölüm

621 110 65
                                    

Selamlar.. Yine ben :D  İlham gelmediği için ve tabii ki ödevler olduğu için pek bir bölüm yazamıyorum. Ödevleri de geçtim, ilham gelmiyor, geldiği zamanda meşgul oluyorum.. Ödev yaparken ilham geliyor mesela, ödevi bitiriyorum tam bilgisayarı elime alacağım, ilham 'puf' diye yok oluyor ve hatırlayamıyorum ;D Yani beklettiğim için kızmayın :D Neyse umarım bölümü seversiniz.

Uyarı: Bu bölüm azıcık saçma. :D

⋆ ⋇   ⋆ ⋇   ⋆ ⋇

O beyaz ışık artık herneyse, iki gencinde canını yakmış ve Basiliks'i öldürmüştü..

Hermione, yavaşça ayağa kalkarken Tom ise aniden ayağa fırlamış ve bunun sonucunda küçük bir 'ah' çıkarmıştı. İki gencinde dışarıdan gözüken bir yara yoktu ancak kemiklerine kadar ağrıyordu vücutları.. 

Tom her ne kadar acı da çekse koşabildiği kadar hızlı bir şekilde koşarak Basiliks'in yanına gitti. Sonunda yanına vardığında durdu, gözlerinden ne kadar üzgün olduğu anlaşılıyordu ancak üzgün olduğu kadar düşünceliydi de. O beyaz ışık neydi ve neden Basiliks'i öldürmüştü? Bu soruları zihninin bir kenarına itti ve yavaşça dizlerinin üstüne çöktü. Elini yavaşça kaldırdı ve Basiliks'in kanlar içinde ki yüzünü okşamaya başladı. Bu hayatta kendisinden başka tek bir şeye değer veriyordu, o da Basiliks'ti..

Genç kız karşısında ki yosun yeşili gözlere sahip adamın her hareketini dikkatle izliyordu. Demek ki, dedi kabarık saçlı kız, Tom Riddle'da bir şeye değer verebiliyormuş..

İki gençte apayrı şeyler düşünürken, gözleri kör edecek derecede olmayan ama yine de parlak bir ışığın orada durduğunu fark etti Tom..Tekrardan bir kuvvet tarafından geriye doğru ittirildiklerinde, uçup kalktıkları duvara geri çarpıp yere düştüler. Emma, bu sefer bir yerlerinin kırıldığını hissediyordu..

Tom da farklı bir durumda değildi ancak o yine güçlü olduğunu belli etmiş ve karşısında ki genç kızdan önce ayağa kalkmıştı. Başını yavaşça karşısında ki ışık huzmesine çevirdiğinde ışığın parlaklığından dolayı gözlerini hafifçe kısmak zorunda kaldı ancak bu konuşmasına engel değildi.

"Sen nesin böyle?" İlk diyebildiği cümle bu olmuştu, zaten sorabileceği en mantıklı cümle de buydu. Bir ışık huzmesine gidipte 'Senin annen, baban kim' diye soramazdınız, değil mi?

Bir süre sessizlik hakim oldu Sırlar Odası'na, sessizliği sonlandıran kişi ise ayağa kalkmaya çalışırken acı çekmesinden dolayı inleyen karamel gözlü kız olmuştu.

Emma da sonunda ayağa kalkabildiğinde yavaş ve minik adımlarla genç adamın yanına doğru yürüdü. Tom kendisine bakmıyordu ancak Emma, inatla ona bakmaya devam etti. Tom daha fazla dayanamadı ve gözlerini yanında ki genç kıza çevirdi.

"Neden dik dik suratıma bakıyorsun Granger? Burda benim yakışıklılığımdan daha önemli bir şey var." dedi sesinde ki alaycılığı gizlemeye gerek duymadan.
Tom'un dudaklarından çıkan bu sözler Emma'nın gözlerini devirmesine sebep olmuştu ancak sonradan en son dediği kelimeler dikkatini çekmişti. "Daha önemli bir şey var derken?" dedi. Emma'nın narin dudaklarından çıkan bu sözler Tom'un dikkatini kızın üzerine vermesine neden olmuştu, nasıl yani önlerinde ki bu ışık huzmesini göremiyor muydu?

"Önümüzde ki bu şeyi, artık her neyse, göremiyor musun?" Emma 'hayır' anlamında kafasını sallayınca Tom, derin bir nefes verdi. Ne olduğunu tam olarak anlamasa da,bu ışığın sadece ona görünmesinin bir sebebi olmalıydı. O yüzden gözlerini tekrardan genç kıza kaldırdı ve ona kafasını 'git' anlamında salladı. Genç kızdan kabul etmediğini belli eden bir kaç mırıltı çıkınca kaşlarını çattı, soru sormamıştı Tom, emretmişti ve bu kız emrine uymayacak mıydı? 

Tomione || BAŞKA BOYUTTA HOGWARTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin