23.bölüm

3K 307 213
                                    

Hellööö

Biz geldik...

Hem de upuzun bir bölümle🥳

Oy ve satır arası yorumları unutmayınız lütfen:))

Keyifli okumalar💛


"Seni kıskanmış olabilirim."

Gözlerim duyduklarımın verdiği şokla büyüdü. Bakışları gözlerimden açık kalan dudaklarıma indiğinde ağzımı hemen kapattım.

"Ne?"

Yarım ağız gülümsedi. İşaret parmağıyla burnuma hafifçe vurup göz kırptı. "Gayet iyisin. Birkaç derse beni geçersin," dedi kendini geri çekerken. "Kıskanmam normal yani."

Beni şaşkınlığımla baş başa bırakıp ayağa kalktı. Yerde öylece durmuş ona bakarken elini tutmam için uzattı. İçimden bir ses bana yalan söylediğini fısıldasa da bunu dile getirmedim. Robert'in uzattığı eli tutarak ayağa kalktım. 

Uğur hoca yoğun ısrarlarım üzerine ringe çıkmamıza izin verdiğinde mutluluktan az daha havalara uçacaktım. Bir insan dayak yiyeceği için bu kadar mutlu olmamalıydı. 

Mavi boks eldivenlerini Robert'in yardımıyla giydim. Ringin diğer köşesinde o duruyordu. Kırmızı eldiveni elinde geçirdi. Dişleriyle eldivenin bandını çekiştirip bileğine sardıktan sonra ellerini birbirine vurdu. Başını bir sağa bir sola çevirerek boynunu kütletti. Bakışlarımız buluştuğunda göz kırptı. Endişeli bir şekilde gülümsedim. Bu kadar ısınmasaydı keşke.

"Hazır mısın?" diye sordu.

Kendini beğenmiş bir gülücük dudaklarıma yerleşirken "Sen? Sen hazır mısın onu söyle," dedim. Yılların boksörüymüşüm gibi takındığım tavır onu gülümsetmişti. "Korkmadım desem yalan olur," dedi. 

"Merak etme çok sert vurmayacağım."

Başını salladığında kumral saçları alnına döküldü. "Şimdiden teşekkür ederim o hâlde."

"Ne demek lafı bile olmaz."

"Hazır mısınız gençler?" Uğur hcocanın gür sesiyle aynı anda ona baktık. Aşağıda durmuş bize bakıyordu. Aynı anda onay verdiğimizde boynuna astığı kırmızı düdüğü dudaklarının arasında yerleştirip üfledi. Tiz bir sesten sonra Robert ile birbirimize yaklaştık. Ellerini öne uzattı, yumruklarımızı tokuşturduk.

Allah'ım onu yenemeyeceğimi biliyorum, olmayacak duaya amin dememe gerek yok. Hiç olmazsa en az hasar ile kurtulayım ne olur.

Robert ellerini yüzüne siper ettiğinde aynısını yaptım. Korktuğumu belli etmemek için derin bir nefes alıp sırıttım. Hadi Mehir, hadi sarı kafa, yaparsın sen.

Önce onun saldırmasını beklesem de aklıma Putin'in bir cümlesi geldi. Eğer kavga kaçınılmazsa o zaman ilk yumruğu sen atacaksın, demişti değişik herif. Gıcık falan ama haklıydı. 

Sağ yumruğumu hızla Robert'e doğru savurduğumda elim yüzüyle buluşmadan hemen önce başını aşağı eğmişti. Reflekslerinin bu kadar iyi olduğunu tahmin etmediğimden şaşırıp kaldım. O da benim aniden saldıracağımı düşünmemiş olmalı ki gözlerini kırpıştırarak baktı bana. İlk kendine gelen ben oldum. 

Sıradaki yumruğumu karnına doğru attım. Kendini geriye çekerek bu darbemden de kurtuldu. Dişlerimi birbirine sıkıp yeniden yüzünü hedef aldım. Yakışıklı yüzüne zarar vermek istemezdim fakat bir kez inat etmiştim. Vuramasam içimde kalırdı.

Onun bana vurmamasını fırsat bilerek yüzüne abandım. Kollarını kendine siper ettiği için sadece kollarına vurabiliyordum. Onu ringin köşesine sıkıştırıp tüm gücümle vurmaya başladım. Taş gibi durmaktan başka bir şey yapmıyordu. Bana vurmam için izin veriyordu, aynı zamanda kendisine zarar vermeme de izin vermiyordu. 

Ayın Kızı (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin