12

305 26 14
                                    

İyi okumalar, sizi seviyoruz♡

LOUIS' POV.

Harry elindeki küçük kağıt parçasına anlamsız bakışlar atıyordu. Arkamızdan gelip yanımıza oturan Liam ve Zayn de Harry'nin ağzından çıkacak lafa bakıyorlardı.

"Noldu Harry?" Niall patates kızartması dolu ağzıyla sorduğunda Harry elindeki kağıdı yavaşça bize doğru döndürdü. Kaşları çatıktı. Hepimiz kağıda doğru eğilince üzerinde yamuk harflerle "December" yazdığını gördük.

"İyi de aralık ne alaka ki?" Niall'ın anlamsız sorusuna göz deviren Harry, onu "Bilsem bunun ne olduğunu sorar mıydım Niall?" diye yanıtladı.

"Bunu nereden buldun ki?"

"Şarap kadehinin altındaydı Liam. Birisi bize bir mesaj vermeye çalışıyor. Başka bir açıklaması yok gibi. Birazdan anlarız."

Zayn Liam'ın elinden tutup kafasıyla bizi işaret edince Liam boğazını temizledi.

"Ah, şey, evet... Çocuklar, ben istifa ettim."

Niall'ın yediği patates kızartması boğazında kalınca öksürerek göğüsüne birkaç kez vurdu.

"Ne? Ne demek istifa ettim? Liam ben sen olmadan Simon'ı nasıl çekeyim?" arka arkaya sıraladığı cümlelere rağmen bizi hiç takmayan Harry, elindeki kağıt parçasıyla bakışıyordu hâlâ. Zayn'in yüzünde üzgün bir ifade vardı. Niall geldiğimizden beri duraksız yediği patateslerden zaman buldukça Liam'a sitem ediyordu.

"Sakin olun çocuklar. Simon'ın dediği her şeye göz yumdum ama özel hayatıma bile karışmaya başlamıştı. Artık dayanamıyordum. Benim için en iyisi bu."

"Üzüldüm dostum. Ama senin için en iyisi buysa gerisi önemli değil. Tekrar iş bulacağına eminim."

"Teşekkürler Louis."

Harry boş kadehini hızlıca bar tezgahına çarpıp bardak kurulayan barmenden bir bardak viski istedi. Zayn ve Liam da biralarına kavuşunca Liam kulağıma eğildi.

"Neden bir şeyler içmiyorsun? Neşelen biraz." Niall üstlememesi için Liam'a kaş göz yapsa da Niall'ı durdurup açıklamamı yaptım.

"Bugün annemin ölüm yıl dönümü, pek keyfim yok yani. İdare edin."

"Çok üzgünüm Louis. Bilmiyordum. Neden öldü?"

"Lösemi. Bu yıl ikinci yılı, acısı hâlâ taze sayılır yani." Liam anlayışla kafa sallarken Niall omzuma koyduğu elini hafif sıkarak desteğini belli etti. Zayn üzgün bir ifadeyle gözlerime baktı. Harry ise... Harry'di işte. Önündeki viski dışında ilgisini çeken tek şey kağıt parçasıydı.

Annemden bahsedince saniyesinde sulanan gözlerime lanet ederek izin istedim. Tuvalete gidip yüzümü yıkamasam ağlayacak durumdaydım. Barın pis tuvaletine girince hayatımda ilk defa pisliğine aldıracak durumda değildim. Çalan telefonumu kim olduğuna bile bakmadan hızla cevaplayarak kulağıma götürdüm.

"Louis, merhaba. Nasılsın?" Bebe'nin sesini duyunca biraz olsun rahatlamıştım.

"İyiyim Bebe, yani ne kadar iyi olabilirsem o kadar işte."

"Anladım. Başsağlığı dilemek için çok mu geç? İki sene önce bu saatlerde aramızdan bir melek cennete uçtu, orada daha rahat olduğuna eminim. Sen çok güçlüsün Louis. Bu seni parçalara ayırsa da kalbini kırmasına izin verme."

"Teşekkürler Bebe, her şey için."

"Her zaman, Lou."

Birkaç saniye sessizlikten sonra derin bir nefes verip homurtu gibi bir görüşürüz dedim. Telefonu kapatıp benden habersiz akan gözyaşlarımı silmek için musluğa doğru yaklaştım. Boş tuvalet kabinleri ve pis lavobolar dolu bu tuvaletten hemen toparlanıp çıkmam gerekiyordu. Yüzüme hızlı bir su çarpıp kafamı yan taraftaki musluğa çevirdim. Musluğun ucunda ıslanmış ve bantla tutturulmuş üzerinde "10" yazan aynı Harry'deki gibi bir kağıt vardı. Kağıdı alıp pantolonumun cebine attım. Tekrar bar sandalyelerinde bıraktığım dörtlünün yanına dönmek için bir adım atmıştım ki Harry'nin Liam'a yüksek sesle güldüğünü duydum.

Kahverengi yumuşacık bukleleri omuzlarına dökülüyordu. Yüzüklü ellerinin kavradığı viski bardağı dolgun kırmızı dudaklarına her gidişinde ıslanan dudaklarını yalıyordu. Dişleri gözüktükçe daha da derinleşen gamzeleri insanda onu sürekli gülümsetme isteği uyandırıyordu. Mavi gömleğinin düğmelerinin açıkta bıraktığı haç kolyesi ve kuş dövmesinin terli göğüsünden görünmesi şu anda başka şeyler düşünmeye itiyordu beni. Kaslı kollarını süsleyen bütün dövmeleri bu mesafeden bile çok güzeldi. Onu inceledikçe terliyordum. Belki de o an anladım. Harry benim hayatımda sadece arkadaş olarak kalamazdı. Aramızda bir şey olmayacaksa canlı bir Yunan heykeline arkadaş demeye devam edemezdim.

Beni gören Niall eliyle gelmemi işaret edince Harry'nin zümrüt gözleri bana döndü. Gözlerimizi kenetleyerek yanına kadar gidip sandalyelerden birine oturdum. Lavaboda bulduğum kağıdı akıl edebilince cebimden çıkarıp önüne koydum.

"Bunu lavaboda buldum."

Harry hemen önündeki kağıdı alıp incelemeye başladı.

"10 Aralık ne ki? Üç gün sonrası ama neden?"

"Liam bazen bu beyinle bu yaşa kadar nasıl yaşadığını düşünüyorum. 10 Aralık. Grimshaw'la ilgili bir şey. Bunun dışında hiçbir şeye olasılık vermiyorum. O davanın daha kapanmadığını hatırlatırım."

Geldiğimizden beri sessiz oturan Zayn burada lafa girdi. "Grimshaw bulunmak istemiyorsa neden size ipucu bıraksın?"

"Güzel soru Zayn. İşte ben de bunun cevabını arıyorum." Yerinden kalktı ve bize de eliyle kalkmamızı işaret etti.

"Bugünlük bu kadar eğlence yeter çocuklar. Bulmamız gereken bir Grimshaw ve çözmemiz gereken ipuçları var."

Zayn ve Liam söylenerek ayaklandı. Niall'da eline aldığı bira bardağını bırakmadan çıkışa doğru ilerledi. Herkes arabalarına dağılırken Harry arabaya binmeden önce etrafını kontrol etti.

"Ne arıyorsun?"

"Bir ipucu daha. Buralarda bir yerlerde olmas- aha!" Sileceğe tutturulmuş kağıdı alarak içeriye girdi. Kağıtta yine bir sayı vardı, "7".

Kağıdı ceketinin cebine atıp yüzüklü elleriyle kavradığı direksiyonu yavaşça hareket ettirdi. Park yerinden çıkana kadar gözlerimi ellerinden ayırmadım.

"Bugün beni çok inceliyorsun Louis. Gözümden kaçmadı."

"Hm? Yok şey kafam biraz dolu da." Siz siz olun, Harry Styles'a yalan söylemeyin.

"Hiç inandırıcı değilsin." Hiçbir şey demeden kafamı eğip dizlerime baktım. Kendime itiraf edemesem de ondan deli gibi etkileniyordum. Evet herkes ondan etkilenirdi. Bunu normal bulacak bir sürü kişi vardır ama benim için Harry daima farklı bir boyuttu. Bana ailesini bile anlatmamıştı, yanımda uyuşturucu çekmeye çalışmıştı, her fırsatta beni terslemişti ve lanet olsun daha onun evinde birinci haftam dolmamıştı bile. O zaman neden ona çekiliyordum? Bu kısa araba yolculuğu, Harry'nin sorusunu cevaplamama yetmişti. Ona karşı hislerim vardı.

Harry'nin el frenini çekmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp apartmanın girişinden dairemize doğru çıktım. Kapının önünde yere eğilmiş bir Harry ise kesinlikle beklemediğim bir görüntüydü. Paspası kaldırıp altına baktı.

"28". 28 ne diye sormaya cesaret edemediğimi anlamış gibi açıklama yaptı.

"10 Aralık saat 7.28. Eve posta gelecek. Yüksek ihtimalle bir adres."

"Akşam mı sabah mı? Bu kadar donanımlı bir suçlu neden sabah mı akşam mı belirtmemiş ki?"

"Bizim çözmemizi istiyor çünkü. Sabah sabah Londra sabahları cansızken bu kadar merkezde bir eve kendi adamları posta getirirse dikkat çekeceği için kalabalık akşam saatlerini seçmiş. Bundan sonra bize düşen tek şey üç gün sonrasını beklemek."

You & IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin