5. Bölüm

270 48 1
                                    

Sabah alarmımı 5.30'a kurmuştum. Erkenden kalkıp o odaya girebilmek için. Tabikide bu olayın aslını öğrenmeden işin ucunu bırakmayacağım.

Çünkü babamın tavırları beni gerçekten çok şüphelendiriyordu ve iyice sinirleriim bozulmuştu. Hani böyle en sevdiğiniz diziyi izlerken 10 dakika reklam arası verip insanı sinir ederler ya onun gibi. Tam buldum derken yine babama yeniliyordum.

Ayıcıklı pijamalarımla yatktan kalktım ve sesizce terliklerimi giydim. Üst kata çıktığımda o iğrenç koku midemi bulandırıyordu. Kapı her zaman olduğu gibi kapalıydı. Buna pek şaşırmamaıştım da zaten. 

Yeni yolar bulup odaya nasıl gireceğimi düşünüyordum. Yere oturdum dizlerimi karnıma çekerek ellerimle sardım. Kafamı da duvara yaslayınca yukarıdaki havalandırmayı gördüm. ''İşte bu!'' diyerek ellerimin yardımıya oturduğum yerden hızlıca kalktım.

Boyum oraya asla yetişmezdi. Yandaki sandalyeyi gözüme kestirdim ve koşarak onu alıp havalandırmanın önüne koydum.

Sandalyenin üzerine çıkıp parmak ularıma kalktım. Havalandırmayı çıkarmayı denedim ama olmadı. Bende aradaki boşlukran içeriye baktım. Gördüğüm şey karşısındaçığlığı bastım. 

Yerde kanlı kadın kıyafetleri vardı.Yani gördüğüm kadarıyla kadın kyafetleriydi. Kırmızı topuklu ayakkabılar ve mini siyah elbise. Hemen sandalyeden indim ve merdivenlerden aşağı koşmaya başladım. Daha sonra sandalyeyi orada unuttuğum aklıma geldi. Merdivenlerin yarısından geri dönüp sandalyeyi yeriner koyarak tekrar koşarak aşağı indim.

Aşağıdaki merdivenlerden birinin çıktığını farettim ve odama girip ytağıma yattım.

Benim yatmamla babamın odama girmesi bir oldu. Ben gözlerimi kapatıp uyuyor numarası yaptım. Babam odamdan çıktı ve ardından dış kapının sesini duydum. Sanırım işe gidiyordu. Ama bu saatte işe gitmesi oldukça saçmaydı. Hem benim babam işe gitmez ki onun işi evde.

Bütün bunların ne olduğunu öğrenmek için kendime söz verdim. Dolabımdan kot çeketimi çıkardım ve pijamalarımın üzerine onu giydim. Botlarımıda ayağıma geçirince anahtarıda alıp sesizce evden çıkıp babamı takip etmeye başladım. Aşağı sokakta babamı bir adamla konuşurken gördüm.

''O da ne ?!''

Bu adam Utku'nun babası Selim amcaydı. Bunların hepsi ne oluyordu. Hiç bir şey anlayamıyordum. Daha sonra Selim amcanın arabasına binerek uzaklaştılar.

Bende ellerimi göğüsümde birleştirerek ayıcıklı pijamalarımla  saatin sabah 6 sında eve gidiyordum. Ne, nasıl, neden ? aklımda o kadar çok soru vardı ki kafayı yemek üzereydim. Eve girmkten korkuyordum.En son gördüklerimden sonra özellikle o kanlı elbiseler kimidi o odada ne işi vardı çok merak ediyorum.Şüphelenmekte iyice haklı olmaya başlamıştım. Bu kadar ödlek biri nasıl aynı zamanda bu kadarda ileri gideviliyordu anlamıyorum. İşte meraklı olmak başa bela..

Selim -Utku'nun babası- Ve Ata - Ela'nın babası- nın konuşmaları

Ata endişeli bir şekilde arabaya bindi ve konuşmaya başladı.

Ata: Selim Ela başıma bir iş açacak!

Selim: Sanada günaydın Atacığım.

Ata: Bırak günaydını falan, tavan arasındaki odaya kafasını taktı içeri girmek için herşeyi deniyor. Geçen gün bizim odadan anahtarı alırken yakaladım.

Selim:Ne, nasıl öğrendi. Hani evde kimse dirmiyordu o odaya?

Ata: Ya bırak sen onu. Bunu başka yere götürmemiz lazım.

ParanoyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin