Ertesi gün hava kararana kadar dışarıdaydım. Akşam karanlığında ıssız bir yoldan evime dönerken, birden ürperdim. Arkamdan ayak sesleri geliyordu. Arkama baktım, kimse yoktu.Daha sonra önüme dönüp yoluma devam ettim. Ayak sesleri tekrar gelmeye başladı. Peşimdekinin saklanması için tekrar arkaya baktım, kimse yoktu. Peşimdeki saklanmıştı. Ben de hemen bir yere saklandım ve çantamdan biber gazı çıkarıp peşimdekini beklemeye başladım. Peşimdeki her kimse, saklandığı yerden çıktı ve beni aramaya başladı. Yürüdü, yürüdü, yürüdü ve yürüdü... Benim saklandığım yerin önündeydi artık fakat benim orada olduğumdan haberi yoktu. Ani bir hareketle saklandığım yerden çıktım ve biber gazını adamın yüzüne sıktım. Adam alaylı bir sesle "Ah ne yapıyorsun? Öldürecek misin sen beni güzelim?" dedi. O an anlamıştım. Beni takip eden kişi eski sevgilim Onur'du. Şaşkın bir şekilde "Onur?" dedim. Onur ise hiçbir şeyi hiçbir zaman ciddiye almadığı için alay edercesine "Efendim güzelim?" dedi. Onur'un bu alaylı tavrına sinirlendim ve "Senin burada ne işin var?!" diye bağırdım. Ama ne yazık ki bu da Onur'un alaylı hallerini etkilemedi ve Onur "Başka birini mi bekliyordun güzelim?" deyip güldü. Sinirlendim ve Onur'a cevap vermeden tekrar yoluma devam ettim. Daha sonra Onur'un sesini duydum arkamdan, "Biz Sude'yle boşandık!" diye bağırıyordu Onur. İyice sinirlendim, geri döndüm ve Onur'a "Sen beni ne sanıyorsun?!" diye bağırdım. Onur yine de bulunduğumuz durumu ciddiye almadı ve "İnsan" dedi. Ben zaten çabuk sinirlenen bir insanımdır ve Onur'un bu yaptıkları beni iyice sinirlendirdi, Onur'a sert bir tokat attım. Onur, elini benim tokat attığım yanağının üzerine koydu ve "Elin de amma ağırlaşmış güzelim" deyip güldü. "Yüzsüz!" diye bağırdım ve arkama dönüp yoluma devam ettim yine. Daha sonra Onur, beni kolumdan tutup kendine çekti ve "Kendine gel güzelim, sen benimsin" dedi. Onur'un soğuk nefesini yüzümde hissediyordum. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Çok özlemiştim Onur'u ama bunu belli edersem Onur'a güçsüz bir aptal aşık gibi görüneceğimi düşünüyordum. Kendimde değildim. Aklımdan Onur'u öpmek geçerken bir anda kendime gelip ittim Onur'u ve "Uzak dur benden!" diye bağırdım. Onur "Zoru sevdiğimi biliyorsun Selin" dedi. Kendimi zor tutuyordum Onur'a sarılmamak için ama "Ne sanıyorsun sen kendini? Ukala aptal!" diye bağırabildim sadece. Onur'un alaylı halinden eser kalmamıştı, "Hiç değişmemişsin güzelim, atarını bile o kadar özlemişim ki" dedi. Duygulandım ama tuttum gözyaşlarımı ve "Sakın bir daha karşıma çıkma! Bir daha da bana güzelim deme! Ben nereden senin güzelin oluyorum gerizekalı? O çok değerli karından ayrıldın diye hemen kollarına koşacağımı mı sanıyorsun? Yaptıklarını unutmadım aptal!" diye bağırdım. Onur'un alaylı hali geri dönmüştü ve "Nefes al güzelim" deyip güldü. Evime gidip içim dışıma çıkana kadar ağlamak istiyordum, "Seninle hiç uğraşamam akşam akşam gerizekalı!" dedim ve yoluma koyuldum yine. Onur arkamdan bağırdı, vazgeçmedi. "Seni seven bir çatlakla uğraşmak eğlenceli olabilir güzelim, denemelisin bence!" diye bağırdi Onur. Onur'u terk edip gitmek istemiyordum zaten, tekrar geri döndüm. "Seven biriymiş! Sevmek kim, sen kim? Çocuk mu kandırıyorsun sen? O eski Selin yok senin karşında!" diye bağırdım Onur'a. Onur, ben hala gitmediğim için mutlu gibiydi ve "Tabi, sevmiyorum ben seni! İşsizlikten her dakika fotoğrafını çekiyorum, işsizlikten sen güldüğünde gülüyorum, işsizlikten 1 yıldır seni takip ediyorum, haklısın!" diye bağırdı. Şaşırdım ve kekeleyerek "Se- sen beni takip mi? 1 yıldır? Nasıl? Neden?" dedim. Onur benim bu halime her ne kadar gülmek istese de durumun ciddiyetinin farkındaydı artık, sıktı kendini ve "Seni sevdiğim için yaptım güzelim. O inanmadığın aşk beni yıllardır yaşayan ölü kılan şey. Ben senden asla vagzeçmedim. O kızla bizim hayallerimiz için evlendim. Hayallerimiz için para gerekliydi ahu gözlüm. Her şey senin içindi aptal!" diye bağırdı. Ben hala bu tüm olanların şokundaydım ve "O kızı kullandın! Benim için veya bir başkası için, fark etmez. SEN O KIZI KUL-LAN-DIN! Sen o kızın duygularıyla oynayacak kadar alçaksın, aşık değil!" diye bağırdım. Onur ciddileşmişti artık ve "Kendi alçaklığıma seni asla bahane etmem! Senin masumluğunu, o kirli duygularla kirletmem! Her şey sana olan aşkımdandı güzelim. Hayallerimize kavuşup mutlu olalım diyeydi. Seni mutlu görebilmek içindi be. İster inan ister inanma ben sadece sen gül istedim, sadece bunu istedim be!" diye bağırdı acı çekercesine. Onur'un o halini görünce mahvoldum ama fark ettirmedim Onur'a, ağlamaklı bir sesle "Sen güya hayallerimize kavuşmamıza çabalarken ben o hayallerden vazgeçtim, sen mutluluğumu isterken içimdeki seni öldürdün Onur!" diye bağırdım. Onur'un elini aldım ve göğsüme, kalbimin üzerine koydum, "Bak kalbim hala atıyor ama senin için değil Onur, vazgeç." dedim. -Ben, Onur'a sadece ciddi olduğumuzda "Onur" derim ve bu çok nadir olur.- Onur, durumu anlamışt tı ve içi parçalanmıştı belli ki. Onur, bana sarıldı ve "Hissetmiyor musun?" dedi. Şaşırdım ve "Neyi?" diye sordum. Onur "Aramızdaki o görünmese de güçlü bağı. Biz birbirimiz için yaratılmışız güzelim, ne olur anla beni, vazgeçemem. Sonuna kadar savaşacağım." dedi. İrademe sahip çıktım ve Onur'u itip "Bizim aramızda artık nefret bağı bile olamaz. Kiminle savaşacaksın? Ben istemiyorum, benimle mi savaşacaksın? Yeter artık, yorma beni de , kendini de!" diye bağırdım. Onur "Sevmiyor musun? Git o zaman! Hadi, durma o zaman git! Ben de bırakacağım peşini. Bir daha görmeyeceksin yüzümü, söz!" diye bağırdı, gözünden yaşlar gelmişti ama tuttu Onur gözyaşlarını. Sonunda istediğini başarmıştım ama neden mutlu değildim?